Trump yönetiminin üst düzey isimleri, ABD’nin Yemen’deki askeri operasyonlarına dair gizli bilgileri yanlışlıkla gazeteci Jeffrey Goldberg’in de bulunduğu bir grup sohbetinde paylaştı. Olay yalnızca bir güvenlik ihlali olarak değil, aynı zamanda Hillary Clinton’ın e-posta sunucusu üzerinden yapılan geçmiş eleştirilerin çifte standardını da gözler önüne seriyor.
İçerik Yapısı:
Gizli bilgiler gazeteciye nasıl sızdı?
CNN’in doğruladığı bilgilere göre, ABD’nin Yemen’de planladığı askeri saldırılara dair operasyonel detaylar, Trump yönetiminden yetkililerin mesajlaştığı bir grupta, yanlışlıkla The Atlantic’in genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg’e iletildi. Normalde yalnızca SCIF (hassas bölmeli bilgi tesisi) içinde konuşulması gereken bu bilgiler, bu hatayla açık ortama taşınmış oldu.
Gruptaki dikkat çeken isimler
Grup sohbetinde adı geçen ve daha önce kamuoyunda gizli bilgi skandallarına sert tepki vermiş olan isimler şunlar:
-
Pete Hegseth – Eski Fox News sunucusu, Trump’ın Savunma Bakanı
-
Stephen Miller – Beyaz Saray Genelkurmay Başkan Yardımcısı
-
Mike Waltz – Ulusal Güvenlik Danışmanı
-
Marco Rubio – Dışişleri Bakanı
-
Tulsi Gabbard – Ulusal İstihbarat Direktörü
Hillary Clinton’a yöneltilen geçmiş eleştiriler
Gruptaki birçok yetkilinin geçmişte, özellikle Hillary Clinton’ın dışişleri bakanıyken özel e-posta sunucusu kullanmasına sert eleştiriler yönelttiği dikkat çekiyor. Şimdi ise benzer bir güvenlik ihlalinin merkezinde bulunmaları, kamuoyunda “çifte standart” tartışmalarını alevlendirdi.
Rubio’nun sert çıkışları
Marco Rubio, 2015-2016 yıllarında Clinton’a yönelik onlarca eleştiri paylaşmış, “Kimse yasaların üstünde değildir. Hillary Clinton bile değil” demişti. Aynı zamanda gizli belgelerin sadece güvenli odalarda görüntülenmesi gerektiğini savunmuştu.
Hegseth’in “suç” nitelendirmesi
Pete Hegseth, Clinton’ın e-posta sunucusunu kullanmasını “pervasızlık” ve “beceriksizlik” olarak nitelendirmiş, “İnsanlar Clinton’ın yaptıklarının 1/100’ü için hapse girdi” ifadelerini kullanmıştı.
Waltz’tan DOJ’a eleştiri
Mike Waltz ise 2023 yılında Adalet Bakanlığı’nın Clinton’a dava açmamasına tepki göstererek, “Biden’ın danışmanı Jake Sullivan, Clinton’a çok gizli mesajlar gönderdi, DOJ hiçbir şey yapmadı” şeklinde tweet atmıştı. Ayrıca 2024’te Biden’ın gizli belgeleri garajında saklamasını “suç” olarak tanımlamıştı.
Miller ve Gabbard’ın vurguları
Stephen Miller, Clinton’ın sunucusunun “yabancı düşmanlar tarafından gerçek zamanlı olarak hacklenebileceğini” belirtmişti. Tulsi Gabbard ise, mesajlaşma grubunun kurulduğu günün ertesi, “Gizli bilgilerin açıklanması yasalara aykırıdır” diyerek basına bilgi sızdırılmasını kınamıştı.
Zero Dark Thirty örneği ve Obama dönemi eleştirileri
2012’de Hegseth, CIA’nin Usame Bin Ladin operasyonunu konu alan “Zero Dark Thirty” filminin yapımcılarına bilgi verilmesini sert şekilde eleştirmişti. “Eğer film yapımcılarıyla istihbarat paylaşılıyorsa bu kırmızı çizgidir” demişti. Bu açıklamalar, şimdiye dek Clinton ve Obama dönemlerine yönelik sürdürülen “gizli bilgi hassasiyeti” söyleminin Trump kadrosuna yansımadığını gösteriyor.
Trump ne dedi?
Başkan Donald Trump, Roosevelt Odası’nda yaptığı kısa açıklamada, gazetecilerin sorusu üzerine “Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum” yanıtını verdi.
Bu güvenlik zafiyeti, yalnızca operasyonel bir risk değil; aynı zamanda kamuoyunda sıkça kullanılan siyasi argümanların tutarlılığı açısından da ciddi bir sınav. Geçmişte gizlilik skandallarını en sert dille eleştiren isimlerin benzer bir olayda yer alması, hem etik hem de siyasi boyutlarıyla tartışma yaratmaya devam edecek.