Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN Türk’te Hakan Çelik’in sunduğu Hafta Sonu programında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. CHP’nin başlattığı gösteri ve boykotların ekonomiye zarar verdiğini vurgulayan Yılmaz, Merkez Bankası’nın döviz rezervleriyle ilgili yaratılan algının gerçeği yansıtmadığını belirtti. “Döviz rezervi yok oldu havası yanlış, Merkez Bankası’nın döviz rezervi sağlam” diyerek rezervlerin yeterli seviyede olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu ve demokraside suç işleme özgürlüğü bulunmadığını da sözlerine ekledi.
Merkez Bankası rezervleri ve ekonomik temeller
Cevdet Yılmaz, piyasalarda yaşanan kısa vadeli dalgalanmalara rağmen Türkiye ekonomisinin temellerinin güçlü olduğunu savundu. Cari açığın makul seviyelerde, bütçe açığının deprem harcamalarına rağmen kontrol altında olduğunu belirtti. Finansal piyasalardaki hareketliliğin Gezi benzeri bir kargaşa endişesinden kaynaklandığını, ancak alınan kararlarla dengelenme sağlandığını söyledi. “Rezervler buharlaşmıyor, Merkez Bankası rezervlerini kullandığında karşılığında TL alıyor” diyerek, rezervlerin konjonktüre göre tekrar kullanılabileceğini vurguladı. Ayrıca, ekonomi programına sonuna kadar bağlı olduklarını ve ana hedeflerde sapma olmadığını ifade etti.
CHP’nin boykot çağrısı ve toplumsal gerilim
Yılmaz, CHP’nin boykot çağrısını sert bir dille eleştirdi. “Boykot ettiğiniz 85 milyonun ekonomisidir” diyerek, bu tür çağrıların esnafa ve iş dünyasına zarar verdiğini, ayrıştırıcı bir dil kullanıldığını belirtti. CHP içindeki çekişmelerin toplumsal gerilime dönüştüğünü savunan Yılmaz, muhalefetin yapıcı öneriler sunmak yerine ekonomiye zarar verdiğini söyledi. “Bütün milli sermaye grupları bizim varlığımızdır, bunları hedef almak toplumla mücadele etmektir” diyerek, boykotun tutmadığını ve halkın bu yaklaşıma itibar etmeyeceğini dile getirdi.
Demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Yılmaz, demokrasinin meşru zeminlerde işlemesi gerektiğini belirtti. “İfade hürriyeti hakaret etme hürriyeti değildir” diyerek, özgürlüklerin sorumluluklarla birlikte ele alınması gerektiğini ifade etti. Saraçhane olayları ve gösteriler sırasında yaşanan şiddet olaylarına değinen Yılmaz, “Sokağı terörize etmek, gençleri bu ortamlara sevk etmek doğru değil” dedi. Tutuklamaların yargının bağımsız bir süreci olduğunu ve esas olanın özgürlükler olduğunu, ancak kimsenin başkasına zarar verme hakkına sahip olmadığını vurguladı.
Uluslararası gelişmeler ve Türkiye’nin avantajları
Yılmaz, ABD’nin yeni vergi politikalarının Türkiye’nin lehine olduğunu ve yüzde 10’luk verginin düşmesi için temasların süreceğini belirtti. AB ile ilişkilerin yeniden canlanmasının sevindirici olduğunu, güvenlik ve ekonomik açıdan Türkiye’nin öneminin arttığını söyledi. Suriye’deki gelişmelere de değinen Yılmaz, “Suriye’nin geleceği Suriyelilerin kararlarına bağlı” diyerek, istikrarlı bir Suriye’nin Türkiye’nin menfaatine olduğunu ifade etti. Ayrıca, Devlet Bahçeli’nin terör örgütüne yönelik çağrısının ezber bozduğunu ve bu sürecin kalkınma standartlarını artıracağını belirtti.