Şehit Gazeteci Hasan Tahsin anıldı

Şehit Gazeteci Hasan Tahsin İzmir'in işgaline karşı ilk kurşunu atan kahramandır. Şehit edilişinin 104'üncü yılında unutulmadı. Meslektaşları Hasan Tahsin'i Konak'ta bulunan anıtına çelenk koydu.

Şehit Gazeteci Hasan Tahsin İzmir’in işgaline karşı ilk kurşunu sıkan gazeteci, şehit edilişinin 104’üncü yılında unutulmadı.

İzmir’in işgalinin evi 15 Mayıs 1919 tarihinde ilk kurşunu atarak direnişin simgesi olan gazeteci Hasan Tahsin, Konak Atatürk Meydanı’nda bulunan İlk Kurşun Anıtı binası binasıyla anıldı. Anma törenine İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vekili Mustafa Özuslu, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ile gazeteciler katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi tarafından anıta çelenk konuldu.

Hasan Tahsin “Bağımsız bir ülke, demokratik ve özgür bir yaşam”

Bugün emperyalizme karşı tarihin en büyük direnişinin bulunduğu yerde bulunduklarına dikkat çeken İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vekili Mustafa Özuslu, “Tarih 1919. Mayıs’ın 15’iydi. İzmir’de bir kahraman Anadolu kurtuluş destanının ilk cümlesini söyledi: ‘Sen başlat, bitiren bulunur.’ Bu sözler akraba, yaşlısı, çocuğu, genciyle koca bir vatan için istiklal mücadele rehberinin yaktı. Halkın beklentisi o ilk ateş yakan kahramanın adı Hasan Tahsin’di. Tam burada. İşgal ordularına ilk kurşun atıldı. O kurşun ümitsizliğe gömülmüş bir memleketin cesareti ve umudu oldu” diye konuştu.

…Ey bedbaht Türk!.. Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık Meydanındadır. Oraya yüzbinlerle toplan.. Orada zengin, yoksul, bilgin, cahil yok. Fakat Yunan egemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma!.. Binlerler, yüzbinlerle Maşatlık’a koş. Ve Millî Kurul’un buyruğuna uy..
Hasan Tahsin’in bu cennet yurdun bağımsızlığı için canını feda ederken şüphe duymadığını dile getiren Özuslu, “Çünkü onun bir hayali vardı. Bağımsız bir ülke, demokratik ve özgür bir yaşam” ifadesini kullandı.

İlk kurşun

İzmir’i Yunanlara teslim etmek istemeyenlerce “Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi” isimli bir dernek kurmuşlardı. 14 Mayıs’ı 15 Mayıs’a bağlayan gece binlerce İzmirli eski Musevi mezarlığında (Maşatlık Meydanı) toplanmıştı. Bu esnada İngiliz, Fransız, Amerikalı, İtalyan ve Yunan zırhlıları İzmir Körfezi’nde bulunuyordu. Kalabalığa hitap eden önemli bir isim, o zamanın Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa’ydı. Belediye Başkanının yanı sıra topluluğa hitap eden bir diğer önemli isim ise Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan Hasan Tahsin’di. Halkı direnmeye çağırıyorlardı.

Tahsin, konuşmasında Paris Barış Konferansı kararlarını sert bir dille eleştiriyor, gazetede yazdığı gibi “Burayı Yunan’a vermeyeceğiz. Vermek isteyen kuvvetle paylaşacak kozumuz var” diyordu. Bu geceye yakın akşam üzeri Moralızade Halit Bey, Mustafa Necati ve Ragıp Nurettin’in bir grup vatansever ile birlikte hazırladığı, “Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi” tarafından dağıtılan bildiride yazıyordu.

15 Mayıs 1919 sabahı saat yedi buçuk sıralarında Hasan Tahsin Konak Meydanı Kordonboyu’nda koyu renkli takım elbisesi ile bekliyordu. Önce Yunan gemilerinden Patris ve Atronitos isimli gemiler Pasaport’a yanaştı ve bir grup Yunan Efzon Alayı saat 08:55 sıralarında askeri gemiden inerek karaya çıktı. Themistokles gemisi ise 5. Piyade Alayı’nı Punta iskelesine çıkardı. Bunlar Punta’dan ilerleyerek Kadifekale’yi işgal edeceklerdi. Bu esnada onbinlerce yerli Rum ellerindeki Yunan bayrakları ve çiçekler ile Kordonboyu’nu kaplamışlardı. İzmirli Rumlar işgal haberini 13 Mayıs Salı günü öğleden sonra Aya Fotini Kilisesi’nde Yunan albay Mavrudis tarafından okunan Elefterios Venizelos’un beyannamesiyle öğrenmişlerdi.[9] Kalabalık inen Yunan askerlerine alkış tutuyordu.

Gelen askeri tabur, İzmir Metropoliti Hrisostomos tarafından takdis edildi. Metropolit Yunan bayrağını öptü ve bu esnada ağladığı görülüyordu. İlk Yunan taburu daha sonra buradan yaya olarak Hükûmet konağı, kışla, kokaryalı istikametinden Karantina’ya doğru yürüyüşe geçti. Hasan Tahsin’in Bülbülderesi Mezarlığı’nda bulunan anıt mezarı Yürüyüş kolunun baş tarafı kışla hizasını geçip yola saptıktan sonra, Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılarak öne geçti. Tahsin’in sesli bir şekilde “Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler” diye söylendiği duyulmuştur. Tahsin daha sonra yanında bulunan revolver ile düşmana ilk ateşi açtı.

Tahsin ilk anda isimleri Basile Delaris ve Jorj Papakostos olan iki Efzon askerini öldürmüştü. Bazı anlatımlara göre ise Tahsin sadece Yunan Efzun Alayı’nın bayraktarını öldürdüğü belirtilmekte ve bu görüş daha fazla kabul görmektedir. Tahsin tabancasındaki tüm fişekleri düşman askerine karşı ateşlemişti. Böyle bir direniş beklemeyen Yunan Alayı şaşırmıştı. Daha sonra ise yanında fazla yandaşı olmayan Tahsin, Yunan Alayı tarafından açılan ateş ve ardından süngüleme sonucunda, Kordonboyu’nda kalabalığın önünde henüz 31 yaşında yaşama veda etti.

Hasan Tahsin’in naaşı ise İzmir Saat Kulesi’nin altında bulunmuştur. Hasan Tahsin’in işgal askerlerine sıktığı ilk kurşun, Türk Kurtuluş mücadelesinde diğer yerlere de örnek teşkil etti. Aydın ve Balıkesir’de işgale karşı direniş baş gösterdi. Çerkez Ethem Yunan işgaline karşı efeleri toparladığı gün Demirci Mehmet Efe ayağa kalkarak; “Bir genç düşmana ilk kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer!” demiştir.

Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Kimdir?

Şehit Gazeteci Hasan Tahsin
Şehit Gazeteci Hasan Tahsin

Hasan Tahsin Recep ya da gerçek adıyla Osman Nevres (1888, Selânik – 15 Mayıs 1919, İzmir), 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e çıkartma yapan, seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine, Kordonboyu’ndan ilk kurşunu sıkarak Türk direnişini başlatan ulusal sembol kişi, yazar ve gazetecidir.

Babasının adı Recep’tir. Tahsin, ilköğretimine Selanik’te bulunan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de eğitim aldığı Şemsi Efendi Okulu’nda başlamış, daha sonra Selanik Feyziye Mektebi’ni bitirmiştir. Bu okulun ardından İttihat ve Terakki tarafından burslu olarak. Paris Sorbonne Üniversitesi’nde siyasal bilimler öğrenimi görmüştür.

Yurda döndükten sonra, verem tedavisi için İsviçre’ye gitmek zorunda kalınca, tanınmamak için pasaportuna Hasan Tahsin’i yazdırdı ve daha sonra hep bu adı kullandı. Hasan Tahsin adı, “Silah” gazetesini çıkartan ve bu nedenle “Silahçı Hasan Tahsin” olarak bilinen eski bir bahriye yüzbaşısının adıydı veya Hasan Tahsin Teşkilat-ı Mahsusa’nın silahşoru olarak biliniyordu.

1918’de İzmir’e yerleşerek “Hatıra” isimli bir şirket kurar ve Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti’nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) gazetesini yayımlamaya başlar. Gazetedeki yazılarında ise “Vatanperver Hasan Tahsin” lakabını kullanır. Tahsin, yazdığı yazılarla Türkiye’de kadın haklarının savunuculuğunu yapan “İlk erkek”tir. Ayrıca Tahsin, İzmir’e geldiği yıl Sudiye hanımla gizlice evlenmiş, bu evlilikten Mehmet Kemal isimli bir oğulları olmuştur.

 

 

 

Exit mobile version