Anayasa Mahkemesi’nden kadınlar için soyadı devrimi

Anayasa Mahkemesi, kadınların evlendikten sonra da tek başına kendi soyadlarını kullanmasının önünü açan bir karara imza attı. Bunun için hükümetten yeni bir düzenleme yapmasını istedi.

Anayasa Mahkemesi’nden kadınlar için soyadı devrimi

Anayasa Mahkemesi (AYM), evlenen kadının kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabileceği hükmünü eşitliğe ilkesine aykırı bulunarak iptal etti. Hükümetten, kadınların kendi soyadlarını kullanabilmesine imkan veren bir düzenleme yapmasını isteyen AYM, bunun için 9 aylık süre verdi. Kararda, kadın ve erkeğin evlendikten sonra ortak bir adı soyadı yapabileceği de önerildi.

İstanbul 8. Aile Mahkemesi, baktığı bir davada Türk Medeni Kanunu’nun 187. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. “Kadının soyadı” başlıklı 187. Madde, kadının evlendiğinde tek başına kendi soyadını kullanmasını yasaklıyordu.

Maddede, “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir” hükmü yer alıyordu. İptal davasının gerekçesinde, erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömür boyu kullanmasının mümkünken, bu hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı vurgulandı.

AYM’den soyadı kararı

Anayasa Mahkemesi, 22 Şubat’ta yaptığı toplantıda söz konusu düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğuna karar vererek, iptaline hükmetti. Karar, 6’ya karşılık 9 oyla alındı. AYM, kararın bu konuda yeni bir düzenleme yapılması amacıyla 9 ay sonra yürürlüğe girmesine de karar verdi.

Kararın gerekçesinde, kişiliğin bir parçası olan soyadı taşımanın yalnızca bir yükümlülük değil aynı zamanda Anayasa’nın 20. Maddesi kapsamında bir hak niteliğinde olduğu vurgulandı.

Anayasa’nın 42. Maddesinde evliliğin eşler arasında eşitliğe dayandığı şeklindeki düzenlemeye işaret edilen kararda, Anayasa’nın 10. Maddesinde de herkesin cinsiyet nedeniyle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu anımsatıldı.

Soyadı kararının gerekçesi

Kararda, kadının evlendikten sonra soyadını ancak kocasının soyadının önünde kullanmasının benzer durumda olan eşler arasında cinsiyet temelinde farklı muamelenin yapıldığının açık olduğu ifade edildi.

Kararda, “Anayasa koyucunun eşitlik ilkesinin eşler arasındaki görünümüne verdiği önem gözetildiğinde eşler arasında cinsiyet temelli farklı muamele bağlamında kanun koyucunun son derece sınırlı bir takdir yetkisi bulunduğu da açıktır” denildi.

Nüfus kayıtlarındaki karşıtlığın önlenmesi ve soy bağının sağlıklı şekilde tespit edilmesinde kamu yararı bulunduğu ifade edilen kararda, şöyle devam edildi:

“Bununla birlikte bireylerin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının bulunması ve nüfus hizmetlerini bilişim teknolojilerinden faydanılmak suretiyle sunulduğu gözetildiğinde söz konusu kamu yararının sağlanmasının yegâne yolunun kadının evlendikten sonra kendi soyadını ancak eşinin soyadının önünde kullanması olduğu söylenemez. Bu nedenle nüfus kayıtlarının düzeninin sağlanması amacının kuralla öngörülen farklı muamelenin makul nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değildir.”

Anayasa Mahkemesi, gerekçesinde kadın ve erkeğin evlendikten sonra yeni bir ortak soyadı belirleyebileceğini de şu sözlerle önerdi:

“Ayrıca kadının evlendikten sonra kocasının soyadını almasının ailenin ortak bir soyadına sahip olmasını mümkün kılan tek seçenek olmadığı açıktır. Bu bağlamda eşlere içlerinden birinin soyadını veya bunun dışında bir adı ortak soyadı olarak belirleme imkânının tanınması ya da ortak soyadının eşlerin evlenmeden önceki soyadlarının birleşimden oluşacağının öngörülmesi de mümkündür. Kaldı ki ortak soyadının aile bağlarını korumanın zorunlu unsuru olduğunun, bu manada eşlerin ortak soyadı taşımamaları hâlinde aile bağlarının hiçbir şekilde korunamayacağının söylenmesi de zordur. Buna göre aile bağlarının korunup güçlendirilmesi amacının da kuralla öngörülen farklı muamelenin makul nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu değerlendirmeler ışığında, evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da tek başına kullanılması bağlamında kadın ve erkek arasında kuralla öngörülen farklı muamelenin eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.”

6 üye karara muhalefet etti

Karara, AYM Başkan Vekili Kadir Özkaya, üyeler Yıldız Seferinoğlu, Selahattin Menteş, İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal muhalefet etti.

Topal dışındaki 5 üyenin muhalefet şerhinde, şu ifadeler kullanıldı:

“İtiraz konusu kural ile aile ismi olarak kullanılan soyadının kuşaktan kuşağa geçmesi, böylece de Türk toplumunun temeli olan ailenin birlik ve bütünlüğünün devamı sağlanmış olmaktadır. Soyadının kişilik haklarından olması, ona hiçbir müdahalede bulunulamayacağı şeklinde anlaşılmamalıdır. Yasa koyucunun soyadı kullanımına kamu yararı ve kamu düzeni gerekleri uyarınca Anayasa’ya uygun olmak koşuluyla müdahalede takdir hakkının bulunduğu açıktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de soyadı kullanımı ile ilgili başvuruları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde yer alan ‘özel hayatın ve aile hayatının korunması’ ilkesi kapsamında incelemiş ve kararlarında, nüfusun eksiksiz ve doğru olarak kaydedilmesi, aile adlarının istikrarına verilen önem, kişisel kimlik saptaması veya belli bir ismi taşıyanların belli bir aile ile bağlantılarının kurulabilmesi gibi kamu yararının gerekleri uyarınca, soyadı değiştirme imkânına yasal sınırlamalar getirilebileceği; ulusal yasa koyucunun bu sınırlamaları da kendi devletiyle ilgili tarihi ve siyasal yapısına bağlı kalarak seçmesinde takdir hakkının bulunduğunu belirtmiştir.

Dolayısıyla, yasa koyucunun aile soyadı konusundaki takdir hakkını, aile birliği ve bütünlüğünün korunması ve aile bağlarının güçlendirilmesi başta olmak üzere, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kimi zorunluluklar nedeniyle, eşlerden birisine öncelik tanıyacak biçimde kullanmasının hukuk devletine ve eşitlik ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır. Kaldı ki itiraz konusu kuralda kadının başvurusu durumunda önceki soyadını kocasının soyadının önüne ekleyerek kullanabileceği belirtilerek, kişilik hakkı ile kamu yararı arasında adil bir dengenin kurulması da sağlanmıştır.

Ayrıca belirtmek gerekir ki kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayırımına dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir. Zira yasa koyucu bir soyadı kullanılmasını gerekli görmüş, bu bağlamda da takdir hakkını itiraz konusu kuralda belirtilen yöntem yönünde ve kocadan yana kullanmıştır. Kaldı ki çoğunlukça da kabul edildiği üzere durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Hal böyle olunca yasa koyucunun takdir yetkisi kapsamında aile soyadı olarak kocanın soyadına öncelik vermesinin eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu söylenemez. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural Anayasa’ya aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.”

Exit mobile version