Türkiye’nin en yüksek dağı Ağrı Dağı, yıllardır Nuh’un Gemisi efsanesiyle anılırken, bu kez CIA’in gizli operasyonlarıyla gündeme geldi. İngiliz “Daily Mail” gazetesinin haberine göre, ABD istihbarat servisi CIA’in, Nuh’un Gemisi’ni bulmak için 1970’li yıllarda Ağrı Dağı’nı casus uçaklar ve uydularla izlediği ortaya çıktı. Bilim insanlarının son bulguları ise bölgedeki tekne biçimli yapının 5 bin yıl öncesine ait olabileceğini gösteriyor. İşte bu çarpıcı gelişmenin detayları:
CIA’in Gizli Ağrı Dağı Operasyonu
CIA’in son zamanlarda açığa çıkan “Nuh’un Gemisi raporu” adlı dosyasına göre, teşkilat 1974-1982 yılları arasında Ağrı Dağı’nı mercek altına almış. Raporda, ABD Hava Kuvvetleri’nin emriyle Yarbay Walter Brown’un, dönemin CIA Başmüfettişi William Colby’den Ağrı Dağı’nın uydu görüntülerini çekebilecek bir teknoloji geliştirmesini istediği belirtiliyor. Bu kapsamda, Soğuk Savaş döneminin efsanevi casus uçağı U-2, Ağrı Dağı üzerinde keşif uçuşları gerçekleştirmiş. CIA’in, hükümetten aldığı talimatla Nuh’un Gemisi’ni bulma çabalarına rağmen, elde edilen bulgular gizli tutulmuş ve kamuoyuyla paylaşılmamış.
Durupınar Formasyonu: Nuh’un Gemisi mi, Jeolojik Oluşum mu?
Ağrı Dağı’nın güneyindeki Durupınar Formasyonu, yıllardır Nuh’un Gemisi’nin kalıntıları olabileceği iddiasıyla tartışılıyor. 2021’den beri İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi ve ABD’deki Andrews Üniversitesi’nden bilim insanları, bu bölgede detaylı araştırmalar yürütüyor. Ekip, yapıdan alınan toprak ve kaya örneklerini İTÜ laboratuvarlarında analiz etti. Sonuçlar, örneklerin 3.500 ila 5.000 yıl öncesine, yani MÖ 5500-3000 yılları arasındaki Kalkolitik Çağ’a ait olduğunu gösterdi. Bu tarihler, kutsal kitaplarda anlatılan büyük tufan dönemine denk düşüyor ve Nuh’un Gemisi inancını destekleyenler için önemli bir kanıt olarak görülüyor. Ancak jeologlar, bu yapının tamamen doğal süreçlerle oluştuğunu savunarak tartışmayı sürdürüyor.
CIA Neden Sessiz Kaldı?
CIA’in Ağrı Dağı’ndaki takibi, Nuh’un Gemisi’ni bulma çabasının ötesinde stratejik bir anlam taşıyor olabilir. 1970’ler, Soğuk Savaş’ın en gergin dönemlerinden biriydi ve Türkiye’nin Sovyetler Birliği’ne yakın konumu, bölgeyi istihbarat açısından kritik hale getiriyordu. U-2 uçuşları ve uydu görüntülemeleriyle elde edilen verilerin, sadece arkeolojik bir arayışla sınırlı kalmayıp, askeri ve siyasi istihbarat amacıyla da kullanılmış olabileceği tahmin ediliyor. CIA’in bulguları gizli tutması, bu operasyonun çok katmanlı yapısını gözler önüne seriyor.
Bilim ve İnanç Arasındaki Çizgi
Araştırmacılar, Durupınar Formasyonu’nun boyutlarının kutsal kitaplarda belirtilen Nuh’un Gemisi ölçüleriyle (yaklaşık 150 metre uzunluk) uyumlu olduğunu belirtiyor. Analizler, bölgede insan yapımı bir yapıya işaret eden organik materyallerin varlığını da ortaya koydu. Ancak jeolojik açıdan, bu oluşumun bir heyelan sonucu şekillenmiş olabileceği tezi de güçlü bir şekilde savunuluyor. Bilim insanları, kesin bir sonuca varmak için daha fazla kazı ve inceleme gerektiğini vurguluyor.
CIA’in yarım asırlık sırrı ve bilim insanlarının son bulguları, Ağrı Dağı’nı yeniden dünyanın dikkat merkezine taşıdı. Nuh’un Gemisi’nin efsanesi, modern teknoloji ve istihbarat oyunlarıyla birleşerek hem bilimsel hem de tarihsel bir gizem olarak kalmaya devam ediyor. Bu gizemin çözülmesi, insanlık tarihinin en eski anlatılarından birine ışık tutabilir mi? Cevap, Ağrı Dağı’nın sessiz zirvelerinde saklı kalmayı sürdürüyor.