Hablemitoğlu’nun eşi, tetikçi Mumcuoğlu ile yüzleştirildi

Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine ilişkin açılan davanın dün görülen ilk duruşması bugün de devam etti. Duruşmada, tetikçi olduğu öne sürülen eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ile Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu yüzleştirildi. Mumcuoğlu, cinayet günü Kazakistan’da olduğunu söyledi.

Hablemitoğlu’nun eşi, tetikçi Mumcuoğlu ile yüzleştirildi

Cumhuriyet tarihinin son 30 yılının en karanlık cinayetlerinden biri olarak kabul edilen Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine ilişkin açılan davanın dün görülen ilk duruşması bugün de devam etti.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, tetikçi olduğu öne sürülen eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu hakim karşısına çıktı.

Hazırlanan iddianamede, iz bırakmamak için o dönem görevli olduğu Kazakistan’dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC), oradan da gizlice Türkiye’ye gelerek cinayeti işlediği öne sürülen Mumcuoğlu, suçlamaları reddetti.

‘Kazakistan’daydım, hiç ayrılmadım’

Hablemitoğlu’nun suikasta uğradığı günlerde Türkiye’de olmadığını söyleyen Mumcuoğlu, “Ben Hablemitoğlu cinayeti işlendiğinde o tarihte, 18 Aralık 2002’de Kazakistan’da görevdeydim. Kazak subayları eğitmek için gitmiştim. Kasım 2002-Mayıs 2003 döneminde hep Kazakistan’daydım, hiç ayrılmadım” dedi.

Mumcuoğlu, cinayetin işlendiği 18 Aralık 2002 tarihinde Kazakistan’da görevde olduğuna dair kanıtlar olduğunu söyledi ve “Aralık ayında Kazak subayların kurs bitim tarihi olan 23 Aralık 2002 tarihinde çekilmiş fotoğrafım var. Bu kurs 20 gün sürüyor. Buna ilişkin askeri ateşe tarafından ve benim tarafımdan imzalı kurs bitim belgesi var” diye belirtti.

Mumcuoğlu devamında, iz bırakmamak için Kıbrıs’tan Türkiye’ye geldiği iddiası üzerine ise “Benim cinayeti işlemek için Kıbrıs’a gittiğim oradan Ankara’ya gittiğim iddia ediliyor. Ben Kıbrıs’a ilk kez 2008 yılında gittim” dedi.

‘Bakışları ve gülüşü çok benziyor’

Mumcuoğlu’nun sözlerinin arından Necip Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu’na teşhis işlemi yaptırıldı. Mumcuoğlu’na bakan Şengül Hablemitoğlu, “Aradan 20 yıl geçti. Kimsenin günahına girmek istemem ama eşimin yanında gördüğüm kişiye bakışları ve gülüşü çok benziyor. Ama çok zaman geçti. Kendisi beni hayatında görmediğini söylüyor. Bunun üzerine bir şey diyemiyorum” dedi.

Şengül Hablemitoğlu’nun ifadelerinin ardından söz alan Mumcoğlu, “Benim fotoğraflarımı bu dava nedeniyle internet siteleri yayınladı. 20 yıllık bir acının üzerine benzetmiş olabilir ama sizin gözlerinizin içine tüm masumiyetimle bakarak diyorum ki sizi ve eşinizi hayatımda hiç görmedim” diye belirtti.

Cinayeti organize ettiği öne sürülen Eski Özel Kuvvetler MAK Alay Komutanı Levent Göktaş ile ilgili konuşan Mumcuoğlu, “Ben cinayet tarihinde resmi görev için Kazakistan’daydım. Oradan hiç ayrılmadım. İzne çıkmadım. Beni Kazakistan’a gönderen Levent Göktaş değil o tarihteki Özel Kuvvetler Komutanıdır. Ben görevde iken Levent Göktaş’ın emrinde değildim. MAK’dan ayrılıp Özel Şube isminde bir komutanlığın emrine girdim. Yurt dışındaki görevlere girenler için aynı prosedür uygulanır. Göktaş’la benim bir emir komuta ilişkim Hablemitoğlu cinayetinin işlendiği tarihte yoktu” ifadelerini kullandı.

İddianamede neler vardı?

Ankara’daki evinin önünde 18 Aralık 2002’de uğradığı suikast sonucu yaşamını yitiren Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine yönelik soruşturma tamamlanmıştı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 364 sayfalık iddianame, Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.

İddianamede, FETÖ lideri Fethullah Gülen, FETÖ’cü Mustafa Özcan, eski MİT’çi Enver Altaylı, Hablemitoğlu’nu tasarlayarak öldürmeye azmettirmekle suçlanmıştı. İddianamede, firar ettikten sonra Bulgaristan’da tutuklanan ve hakkında iade talebi bulunan emekli Albay Levent Göktaş, emekli Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ve emekli binbaşı Fikret Emek’in Hablemitoğlu’nu “tasarlayarak öldürdükleri” belirtildi ve ağırlaştırılmış müebbet talep edilmişti.

Nuri Gökhan Bozkır’ın, Türkiye’ye getirildikten sonra 8 Şubat 2022’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca alınan ifadesi iddianamenin en önemli bölümlerini oluşturmuştu.

2015 yılında Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde durdurulan soğan yüklü bir TIR’da “infilaklı fitil” taşınmasına ilişkin dosyada adı geçen Bozkır, bu tarihlerde Ukrayna’ya kaçmıştı.

Suriye’ye silah ticaretini Levent Göktaş’la beraber yaptığı iddia edilen Bozkır, yıllarca kaçak yaşadı. Ancak Bozkır, Ukrayna’ya kaçmadan bir yıl önce yani 2014’te Hablemitoğlu cinayeti üzerine dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan ve dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan ile görüşmüştü.

Bozkır ifadesinde, 2014 yılında Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in yeğeni olarak bildiği Gültekin isimli kişinin aracılığıyla Zihni Çakır ile tanıştığını anlatmıştı. Zihni Çakır, FETÖ kumpası olan Ergenekon davasında “Ergenekon’un 1 numarasını tanıdığını” ileri süren isimdi. Çakır’ın beyanı FETÖ ve iktidar medyasında da çokça kullanılmıştı. Ergenekon kumpasında tanık da olan Çakır, dava kapsamında yüzlerce kişinin hapis yatmasına sebep olmuştu.

Bozkır, Zihni Çakır ile tanıştıktan sonra, FETÖ üzerine konuştuklarını, Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili bilgisinin olduğunu ve Çakır’ın kendisini İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne yönlendirdiğini belirtmişti.

Zihni Çakır’ın yönlendirmesiyle İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne dört defa giden Bozkır, daha sonra Mustafa Çalışkan ve İrfan Fidan ile görüştüğünü anlattı. Bozkır bu görüşmelerinde, MİT TIR’ları ve Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili önemli bilgilerinin olduğunu söylediğini fakat resmi bir ifadesinin alınmadığını ifade etmişti.

Yani Hablemitoğlu cinayetinin zanlılarından Bozkır, anlattıklarına göre Mustafa Çalışkan ve İrfan Fidan ile görüşmüş, suikast ile ilgili bilgiler vermiş fakat resmiyete dökülmesi engellenmişti.

Exit mobile version