İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yolsuzluk ve rüşvet soruşturması, “reklam izni” skandalıyla yeni bir boyut kazandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada, tanıkların çarpıcı ifadeleriyle ortaya çıkan iddialar, İBB’nin reklam izin süreçlerinde gayriresmi ücretlerin “tasarım bedeli” gibi kalemlerle faturalandırılarak haksız kazanç sağlandığını gözler önüne serdi. Bu skandal, milyonlarca liralık kamu zararını ve sistematik bir yolsuzluk ağını işaret ediyor. Soruşturma, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve üst düzey yöneticileri de kapsayan 99 şüpheliyle geniş bir çerçeveye oturuyor.
Tanık İfadeleriyle Ortaya Çıkan Skandal
Tanık İ.Y., 2019 sonrası reklam izinlerinin Kültür AŞ ve Medya AŞ üzerinden verildiğini, bu süreçte firmalardan yönetmelikte yer almayan bedeller talep edildiğini belirtti. “Gayriresmi ücretler, ‘tasarım’ veya ‘grafik bedeli’ gibi uydurma kalemlerle faturalandırıldı” ifadesiyle, bu paraların yasal kılıfına uydurulduğunu savundu. İ.Y., zabıta baskısıyla firmaların ödeme yapmaya zorlandığını, izinlerin kasıtlı geciktirildiğini ve Boğaz hattı gibi stratejik alanlarda şartname dışı ihaleler yapıldığını iddia etti. Bu, sistematik bir baskı ve yönlendirme mekanizmasını ortaya koyuyor.
Milyonluk İhalelerde Fatura Oyunu
Tanık O.T., 8 milyon TL’lik bir reklam ihalesi sonrası Kültür AŞ Başkanı Serdal Taşkın’ın 4 milyon TL’lik ek ödeme talep ettiğini öne sürdü. “Görsel uygunluk bedeli” adı altında istenen bu paranın, gerçekte olmayan hizmetler için faturalandırıldığını belirtti. “Ödemezsek izin alamayacağımız söylendi” diyerek, bu haksız taleplerin firmaları çaresiz bıraktığını ifade etti. O.T., Murat Ongun’un da süreçlere müdahil olduğunu ve ödemelerin Emlak İstimlak Daire Başkanlığı ile koordineli şekilde resmileştirildiğini iddia etti.
Şartname Dışı Uygulamalar ve Yönlendirmeler
Soruşturmada dikkat çeken diğer iddialar, reklam ihalelerindeki usulsüzlüklerin boyutlarını ortaya koyuyor. 1000 panoluk ihalenin 1500-2000 panele çıkarılması, ana arterlerin ilçe belediyelerine devredilmesi ve bu alanların kendi iştirakleri üzerinden ihale edilmesi gibi uygulamalar tanık beyanlarında yer aldı. O.T., “2019 sonrası iş alamadık, şirketi devretmek zorunda kaldık” diyerek, bu sistemin firmaları dışlayarak kendi şirketlerine yönlendirdiğini savundu. Bu, İBB’nin reklam gelirlerini manipüle ettiği şüphesini güçlendiriyor.
İBB’deki “reklam izni” skandalı, soruşturmanın yalnızca bir parçası olsa da, suçlamaların ciddiyetini gözler önüne seriyor. “Suç örgütü kurmak, rüşvet, irtikap ve ihaleye fesat karıştırmak” gibi ithamlarla 99 şüpheliyi kapsayan dava, Türkiye’nin gündemini sarsmaya devam ediyor. Tanıkların “sistemli bir yolsuzluk ağı” olarak tanımladığı bu yapı, kamu kaynaklarının nasıl kötüye kullanıldığına dair çarpıcı bir tablo sunuyor. Soruşturmanın ilerleyen günlerinde yeni detayların ortaya çıkması beklenirken, İBB yönetiminden henüz resmi bir yanıt gelmedi.