Suriye’de Baas rejiminin devrilmesi ve Türkiye ile Şam arasındaki yakınlaşma, bölgesel enerji politikalarında kartların yeniden karılmasını sağladı. Katar doğalgazının Suriye üzerinden Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya taşınması projesinin yeniden gündeme gelmesi, İsrail’i rahatsız etti. Tel Aviv, bu gelişmelerin kendi enerji koridoru planlarını sekteye uğratabileceğini düşünüyor.
Yediot Ahronot gazetesinin analizi, Türkiye’nin Suriye’yi stratejik bir öncelik olarak gördüğünü ve bu sahayı İsrail’e bırakmayacağını vurguluyor. Ankara’nın istikrarlı bir Suriye hedefi, İsrail’in bölgedeki hareket alanını daraltabilir. Peki, bu gerilim nasıl ortaya çıktı ve neler bekleniyor?
Katar-Türkiye Boru Hattı Projesi Yeniden Masada
Suriye iç savaşı öncesinde, 2009’da gündeme gelen Katar-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı projesi, savaş nedeniyle rafa kalkmıştı. Ancak Assad rejiminin çöküşü ve Türkiye’ye yakın bir yönetimin Şam’da güç kazanması, bu projeyi yeniden canlandırdı. Katar gazının Suriye üzerinden Türkiye’ye, oradan Avrupa’ya taşınması, hem ekonomik hem de jeopolitik açıdan büyük bir hamle olarak görülüyor. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, bu proje Ankara için hayati bir öneme sahip ve İsrail’in buna engel olmasına izin verilmeyeceği belirtiliyor.
İsrail basını, bu boru hattının Tel Aviv’in Leviathan sahası üzerinden Avrupa’ya gaz ihracatını baltalayabileceğini düşünüyor. Nadav Eyal’ın analizinde, Türkiye’nin bu projeyi hayata geçirme konusundaki kararlılığı, “Suriye sahasını İsrail’e bırakmayacak” ifadesiyle vurgulandı. Uzmanlar, bu durumun İsrail’in Doğu Akdeniz’deki enerji üstünlüğü hedeflerine darbe vurabileceğini söylüyor.
İsrail’in Strateji Eksikliği Tartışılıyor
İsrail’in Suriye’deki hamleleri, özellikle hava saldırıları ve Golan Tepeleri’nde genişleyen işgal, Tel Aviv’in net bir politika oluşturamadığı eleştirilerine yol açıyor. Yediot Ahronot’ta yer alan yazıda, İsrail’in Dürziler ve diğer azınlıklarla bağ kurma çabalarına rağmen, Suriye’de uzun vadeli bir vizyon geliştiremediği belirtildi. Yazı, İsrail’in mevcut müdahalelerinin mezhep çatışmalarını körükleme veya Türk ordusuyla yeni bir cephe açma gibi riskler taşıyabileceğini öne sürüyor.
Eski İsrail Türkiye Büyükelçisi Amira Oron, “İsrail, askeri çatışma yerine Ankara ile diplomatik temas kurmalı” diyerek, Türkiye’nin Suriye’nin istikrarındaki kilit rolüne dikkat çekti. Oron, bazı bölge ülkelerinin İsrail’in Suriye’yi parçalama niyeti taşıdığından şüphe duyduğunu ve Türkiye’nin buna karşı birleşik bir Suriye için çalıştığını ifade etti. Bu görüş, İsrail’in bölgedeki yalnızlığını artırabilir.
Bölgesel Gerilim ve Diplomasi Çağrısı
Türkiye’nin Suriye politikası, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Antalya Diplomasi Forumu’ndaki açıklamalarıyla da netleşiyor. Fidan, Suriye’de istikrar ve güvenliğin öncelik olduğunu ve İsrail’in provokatif eylemlerden kaçınması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Ahmed al-Sharaa liderliğindeki yeni Suriye yönetimine verdiği destek, Ankara’nın bölgedeki etkisini artırıyor. Buna karşın, İsrail’in Netanyahu yönetimi, Suriye’deki Türk varlığını bir tehdit olarak görüyor.
Yazıda, İsrail’in Gazze ve Lübnan gibi cephelerde devam eden çatışmalar nedeniyle yeni bir gerilim hattını göze alamayacağı belirtiliyor. Katar-Türkiye boru hattı gibi projeler, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir güç mücadelesini de temsil ediyor. Analistler, İsrail’in bu gerilimde diplomatik bir çıkış yolu araması gerektiğini, aksi takdirde bölgedeki yalnızlığının derinleşebileceğini düşünüyor.