Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’nin 3’üncü toplantısı İstanbul’da gerçekleşti

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde gerçekleşen ve 13 kuruldan oluşurulan Ulusal Risk Kalkanı Modeli'nin yeni toplantısı şehirlerin doğal afetlere karşı hazır hale getirilmesini gündeme aldı.

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş depremlerinin ardından yaralar hızla sarılmaya başlandı. Şehirlerin ayaklanması ve eskisinden daha iyi bir hale gelmesi için çalışmalar hızlandırıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu sürecin daha iyi yönetilmesi için Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’ni oluşturacağını duyurarak, bir ilke imza attı.

158 bilim insanı, uzmanlar ve 13 kuruldan oluşan “Bilim Kurulu”nun toplantısının üçüncüsü İstanbul’da yapıldı.

Şehirlerin doğal afetlere daha hazırlıklı hale getirilmesi için oluşturulan bilim kurulunun ilk toplantısı ise 3 Mart’ta İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde gerçekleştirildi.

Türkiye afetler karşısında dayanıklı ve hazırlıklı bir hale getiriliyor

İlgili kurumların teknik ekiplerine yabancı uzmanların da destek vereceği çalışmada görev alacak yetkin bilim insanları kurul üyeleri olarak belirlendi.

Ardından, projedeki çalışma gruplarının görev alanları da belli oldu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum koordinasyonunda yapılan ikinci toplantı ise  10 Mart’ta Gaziantep’te yapılmıştı.

Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli'nin 3'üncü toplantısı Murat Kurum başkanlığında başladı

Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli 13 kuruldan oluşturuldu

Bakan Kurum, toplantı sonrası yaptığı açıklamada, şehirleri afetlere karşı dirençli hale getirecek kurulların, “Destek Hizmetleri ve Sosyal Politikalar”, “Deprem ve Yer Bilimleri”, “Hasar Tespit” “Enkaz ve Atık Yönetimi”, “Şehirleri İnşa ve İhya”, “Kentsel ve Kırsal Dönüşüm”, “Mekansal Planlama”, “Yeni Yapı Teknolojileri”, “Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Akıllı Şehirler”, “İklim Dostu Yeşil Dönüşüm”, “Kentsel ve Kırsal Altyapı”, “Tarihi ve Kültürel Miras” ve “Kriz Yönetimi ve İletişim” isimleriyle oluşturulduğunu ifade etti.

Toplantı Murat Kurum koordinasyonunda gerçekleşti

3’üncü toplantı ise İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde bugün başladı. İstanbul ve Marmara Bölgesinin önemli bir gündem olduğunu belirten Deprem ve Yer Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak, toplantı öncesi değerlendirmelerde bulundu.

“Her zeminin davranışını biliyoruz”

 Deprem ve Yer Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak’ın açıklamaları şu şekilde:

Benim de o paralelde yürüttüğüm çalışmalar var. Onları izleyeceğiz. Yani bakanlık neler yapıyor? O konuda bilgi alacağız. Büyük ihtimalle bir yol haritası gösterilecek. Onun üzerinden, biz de kendi yaptıklarımızı, neler yapılması gerektiği yönündeki görüşlerimizi Bakanlığa ileteceğiz. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışma sonucu yeni bir fay haritası yapıldı. 2022 yılında da dünyanın en iyi dergilerinden birinde yayınladık bunu. Bu fay haritası daha önceki haritalardan daha çok veri kapsıyor. Yani 22 bin kilometre sismik veriden yapılmış bir harita. Daha önceki haritalar 2001 yılında işte bin 630 kilometre ve ona katkıda bulunan bir miktar, yani 2 bin 500’ü bulan kilometre bir veriye sahipti.

Şu anda elimizde çok büyük bir veri setinden yapılmış bir fay haritası var. Bütün yaptığımız hesaplamalar üç boyutlu, daha öncekilerin hepsi iki boyutluydu. Zaman bağımlı olarak yapıyoruz. Aynı zamanda elimizde oluşturduğumuz, Marmara Bölgesi’ndeki zeminlerin özel bir haritası var. O özel haritaya göre de ivmeler, tasarım ivmeleri, spektral ivmeleri hesaplayabiliyoruz. Şimdilik çok büyük bir veri ile uğraştığımız için 120 bin noktada 750’ye 750 metrelik pikseller içinde her zeminin davranışını biliyoruz.

“Hastanın hangi hücreleri tehlikeliyse onları alacağız”

Eskiden olmuş yani 2019 depremleri, bu en son Düzce’de olan depremde de modelimizi test ettiğimiz zaman yaptığımız hesaplamaların yüzde 95 başarılı olduğunu görüyoruz. Bu çok önemli bir şey çünkü Marmara’da 100 tane istasyon var. Rastgele bu istasyonlar ve biz 750 metreye 750 metre piksellerde hesapladığımız veriler ve koyduğumuz algoritmayla görülüyor ki yüzde 95 başarımlı. Yani bunlar yüz metreye, yüz metre inse de büyük ihtimalle başarım oranı, bu oranlar içinde kalacak. Bu çok önemli, büyük bir şey. Daha henüz farkında da değiller. Bu bütün yaklaşımları değiştiriyor, çünkü bu ilkelere göre aynı sokaktaki bir binaya hasar atayabilirsiniz, birine atamayabilirsiniz. Çünkü binayı da bu işin içine kattığınız zaman, kentin topluca yıkılması gerekmiyor.

İstanbul’u baştan aşağı yenilemek gerektiği söyleniyor. Biz de öyle değil diyoruz. Laparoskopik cerrahiyle müdahale gibi, hastanın hangi hücreleri tehlikeliyse onları alacağız. Büyük bir ekonomik açmazın içine sürükleyebilecek bir yapılaşmaya karşı; çünkü malzeme yok, insan yok, kısa zamanda yapmak da mümkün değil. Yanlış yerden başlarsanız doğru yapılması gereken yeri de yapmamış olacaksınız. Onun için bu anlayışı değiştirilmesine çalışıyoruz.

“Karar vericilere ne gibi öneriler sunabiliriz, bunları yazılı hale getirdik”

Prof. Dr. Haluk Özener ise, şu ifadelere yer verdi:

Bu toplantı buradaki üçüncü toplantı olabilir ama bu grubun üyeleri olarak defalarca uzaktan bağlantı yaparak biz belirli toplantılar yaptık ve sonucunda karar vericilere bir öneriler silsilesi hazırlamış bulunuyoruz. Özellikle deprem ve yer bilimleri çalışma grubu üyeleri olan jeofizik, jeodezi, jeologlar, yer bilimciler yani deprem mühendisleri, inşaat mühendisleri ve tarihçiler de var. Özellikle, faylardaki deprem tekrarlama aralıkları, sakınım zonları ve deprem zararlarının azaltılması konusunda üzerimize düşen hangi görevler olabilir ve karar vericilere ne gibi öneriler sunabiliriz, bunları yazılı hale getirdik. Cumhurbaşkanlığımıza, dolayısıyla da bugün burada Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum Beyefendiye takdim edeceğiz.

Exit mobile version