Hüzün Üçgeni (Triangle of Sadness), Ruben Östlund’un İktidar ve Sınıf Ayrımı Eleştirisi

Hüzün Üçgeni'nde Güç, Eşitsizlik ve İnsan Davranışlarının Katmanlarını Keşfetmek

“Hüzün Üçgeni”, İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un yönettiği bir film olarak dikkat çekiyor.

Woody Harrelson, Charlbi Dean ve Harris Dickenson gibi önemli oyuncuların yer aldığı bu film, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü kazanarak büyük bir başarı elde etmiş ve aynı zamanda Woodstock Film Festivali’nde En İyi Kurgu ödülünü almıştır.

Triangle of Sadness, sanat çevrelerinin kendi kendini beğenmişliğine hiciv dolu bir yaklaşım sergileyen “Kare” adlı filmin ardından, İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un ikinci Altın Palmiyesi olarak nitelendirilen “Hüzün Üçgeni” ile bir kez daha dikkatleri üzerine çekiyor. Bu filmde, Östlund acımasız bir sinema dili kullanarak büyük burjuvazi ve toplumsal yapı üzerindeki oklarını yönlendirerek eleştiri yapar.

Triangle of Sadness

Filmin temel öğelerini etkin ve verimli bir sinema diliyle hızla tesis eden prolog bölümünde, eşitliğin söylemde yüceltilen değerler dünyasında gerçek bir karşılığı olmadığını ve toplumun her kesimi tarafından normalleştirilen eşitsizliklerin hakim olduğu özneler arası alanda vurgulanır. Film, sınıflar arasında eşitsizliği tesis etmek ve bu eşitsizliği sağlayacak iktidar ağını kurmak için özgün bir film evreni sunar.

Östlund, bu iktidar ağını bir defile sahnesi üzerinden işler. Defilede, üst sıradaki sandalyelere oturanlar, alt sınıflardan olanları utandırarak ve sosyal şiddetle yerlerinden kaldırarak üst sınıfı temsil eden kişileri oturtur. Böylece, sınırlı kaynakların, talep geldiğinde alt tabakalardan alınıp üst sınıflara verildiği bir iktidar ağına dikkat çeker. Östlund, sandalyelerin yerleştirilmesiyle de eşitliğin göreceli olduğunu gösterir ve aslında eşitliğin olmadığını vurgular.
Film, sınıflar arası geçişkenlik konusunu da ele alarak, orta sınıftan olan modeller Carl ve Yaya’yı merkeze alır. Carl, Yaya’nın manipülasyonlarına karşı koyarak kendisini araçsallaştırmaktan kurtulmaya çalışırken, Yaya ise zengin bir üst sınıfla ilişki kurarak daha iyi bir yaşam peşindedir. Bu ilişki, filmde fahişeliğe benzetilir ve iktidarın öznelerin davranışlarını nasıl şekillendirdiği gösterilir.

Film, gemi yolculuğu alegorisiyle de toplumsal yapıyı eleştirel bir şekilde gözler önüne serer. Geminin altında mavi yakalı proleterya, ortasında beyaz yakalı orta sınıf ve üstünde büyük burjuvazi yer alır. Filmdeki karakterler, bu sosyal sınıflara ait temsilciler olarak gösterilir. Östlund, gemi sahnesiyle toplumun farklı katmanlarını ele alarak iktidarın nasıl işlediğini gösterir.

Filmdeki diğer karakterler arasında, gerçeklikten kopukluğu ve toplumsal gerçekliğe uzaklığı simgeleyen yarı felçli kadın da dikkat çeker. Bu karakter, büyük burjuvazinin gerçeklikten uzak yaşamını sembolize eder.

Filmin genel yapısında, iktidarın insanların davranışlarını ve düşüncelerini nasıl etkilediği, dil ve kültür aracılığıyla nasıl bir bilgi sistemi kurduğu eleştirilir. İktidarın belirlediği arzular ve düşünceler, öznelerin hareketlerini şekillendirir ve onları kontrol altına alır.

Östlund’un eleştirel perspektifi, film boyunca günümüz toplumunun bazı yönlerini alaycı bir şekilde ele alarak işlenir. Film, farklı temalar ve simgeler kullanarak toplumun sınıf ayrımcılığı, iktidarın etkisi ve insan davranışları gibi konularını sorgular.

Hüzün Üçgeni: Ruben Östlund’un İktidar ve Sınıf Ayrımı Eleştirisi

Ancak film, bazı eleştirmenler tarafından fazla işlenmiş ve orijinalliğini yitirmiş olarak nitelendirilir. Yine de “Hüzün Üçgeni”, karmaşık bir yapı ve etkileyici bir eleştirel perspektif sunarak, günümüz toplumunun sorgulanmasına katkıda bulunan güçlü bir yapıya sahiptir.

Exit mobile version