Ama asıl sürpriz, arkasındaki meleklerden birinin gizli el hareketinde gizli.
Vatikan’ın Kalbinde Saklı Bir İsyan
Rönesans’ın dâhi sanatçısı Michelangelo, sadece mermerden dev heykeller yontmakla ya da tanrısal freskler boyamakla kalmadı; aynı zamanda saray entrikalarının, kişisel öfkelerin ve sanatsal zekânın keskin bir sentezini de fırça darbelerine gizledi.
Bunun belki de en etkileyici örneklerinden biri, Sistina Şapeli’nin tavanındaki Zekeriya Peygamber tasvirinde saklı.
Zekeriya mı, II. Julius mu?
Araştırmacı yazar Roy Dolinger, “The Sistine Secrets: Michelangelo’s Forbidden Messages in the Heart of the Vatican” adlı kitabında çarpıcı bir iddiayı ortaya koyuyor:
Michelangelo, Zekeriya Peygamber’in yüzünü Papa II. Julius’a benzetti. Ancak bu sadece bir benzetme değil; aynı zamanda simgesel bir hesaplaşma.
Papa, Michelangelo’ya Sistina Şapeli’ni boyama görevini verirken hem aşırı baskıcı hem de müdahaleci bir tavır sergilemişti. Bu durum sanatçının huzurunu kaçırmış, öfkesini ise tuvale değil, tavana taşımıştı.

Melekten Gelen Hakaret
Zekeriya figürünün arkasındaki iki küçük melekten biri, dikkatli gözlerden kaçmayacak belirgin bir el hareketiyle dikkat çekiyor:
Sol elini kolunun altına sokup avuç içini karşıya çeviriyor.
Bu jest, Rönesans İtalya’sında açık bir hakaret sayılıyordu — tıpkı günümüzün argo el hareketleri gibi. Michelangelo, bu hareketi Zekeriya’nın (ve dolayısıyla Papa’nın) arkasındaki meleklerden birine yaptırarak sanat tarihinin en zarif ve zekice “pasif agresyonlarından” birine imza atmış oldu.
Sanat Tarihinde Mizah ve İsyan
Bu tür gizli jestler, Michelangelo’nun eserlerinde azımsanamayacak kadar çoktur.
Sanatçının, sisteme, dinî otoriteye ve hatta müşteri olan Papalığa karşı duyduğu rahatsızlık, kimi zaman ikonografik detaylara, kimi zaman da sembolik düzenlemelere yansımıştır.
Söz konusu jest, bir sanatçının ifade özgürlüğünü ne kadar yaratıcı bir biçimde kullandığının da çarpıcı bir örneğidir.
Tavanın Altında Yatanlar
Günümüzde Sistina Şapeli’ni ziyaret eden milyonlarca kişi, başlarını yukarı kaldırıp o ihtişamlı tavan freskine hayran kalıyor. Ancak az kişi, o freskin içinde saklı olan küçük ama keskin bir isyanı fark ediyor.
Michelangelo’nun II. Julius’a karşı duyduğu öfke, bir meleğin eliyle asırlar sonrasına sessiz ama güçlü bir şekilde fısıldanıyor.
Daha ayrıntılı inceleme için aşağıdaki kaynağa göz atabilirsiniz: