BUİATRİ Derneği Türkiye Başkanı ve Kırıkkale Üniversitesi öğretim üyesi Veteriner Hekim Prof. Dr. Serkal Gazyağcı
“Hayvanlara, özellikle köpeklere bakarsak, gözlerdeki asimetri önemlidir. Gözler simetrik değilse ilk akla kuduz olabileceği geliyor” dedi.
Salya akması, saldırganlık veya felç olması durumunda veya sokak ve aşısız hayvan olduğu biliniyorsa kuduz şüphesi ortaya çıkmalıdır” dedi.
Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde köpek ısırması sonucu kuduz teşhisi konulan 10 yaşındaki Mustafa Erçetin'in hayatını kaybetmesi, ülkedeki kuduz vakası sorununu gündeme getirdi.
Her yıl kuduz vakasına tanık olunduğunu ifade eden Gazyağcı, “En son 2014 yılında 4 kez Kırıkkale'de karşılaştık.”
Vakaların zaman zaman Türkiye'nin farklı yerlerinde de görüldüğü biliniyor” dedi.
Gazyağcı, kuduzun bir döngüsü olduğunu ve bir bulaşma sistemi olduğunu aktardı. En önemlisi yaban hayatı dedi.
Doğada kurt, çakal, tilki ve yer altı gelinciği gibi hayvanlar ya doğrudan insanları ısırarak ya da ev ve çiftlik hayvanlarını ısırarak kuduz bulaştırabilirler” dedi.
Çiftliklerde yetiştirilen köpeklerin vahşi hayvanlarla temasa geçebileceğini kaydeden Gazyağcı, kuduzun tüm memelilerden bulaşabileceğine dikkat çekti.
Çiftlik hayvanlarına kuduza karşı aşı yapılmadığını, özellikle çiftlikte tutulan köpekler için kuduz aşısının da yasal zorunluluk olduğunu belirtti.
Evdeki kedi-köpek veya diğer memeli hayvanlar için bu aşının her yıl tekrarlanmasında fayda var” dedi.
Gazyağcı, Türkiye'de kuduzun ana kaynağının tilkiler olduğuna dikkat çekti.
Ayrıca kısırlaştırılan ve aşıları yapılan kulaklarında küpe bulunan hayvanlara da dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
“Bazen sokaklarda etiketli hayvanlar görürsünüz. Bu tamamen aşı oldukları anlamına gelmez. Kısırlaştırıldılar, aşılandılar ama bildiğiniz gibi aşı sadece bir yıl bağışıklık sağlıyor” dedi.
Bir yıl sonra etiket yerinde kalsa bile bu her zaman hayvanın aşılandığı anlamına gelmez” dedi.