Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘The Economist’ tepkisi: Türkiye’nin kaderini İngiliz dergi tayin edemez

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiliz The Economist dergisinin skandal kapağına ilişkin, "Türkiye’nin kaderini İngiliz dergisi mi tayin ediyor. Benim milletim ne derse, Türkiye’de o olur. Türkiye’nin kaderini İngiliz dergisi tayin edemez" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'The Economist' tepkisi: Türkiye'nin kaderini İngiliz dergi tayin edemez

The Economist’in kapağıyla ilgili soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk medya mensubu olarak The Economist’in yorumuna evet diyor musunuz? Türkiye’nin kaderini İngiliz dergisi mi tayin ediyor. Benim milletim ne derse, Türkiye’de o olur. Türkiye’nin kaderini İngiliz dergisi tayin edemez” yanıtını verdi.

Ne olmuştu

Londra merkezli The Economist dergisi bu haftaki sayısında büyük bir skandala imza attı. 21 Ocak tarihli sayısında AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili özel bir dosya hazırladı.
Kapağında Türk bayrağı üzerindeki hilale Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siluetini yerleştiren dergi, seçim analizinde ‘Türkiye felaketin eşiğinde’ ifadesini kullandı.

“Sayın Erdoğan iktidarda kaldığı süre uzadıkça daha da otokratikleşti. 11 yıl başbakanlık yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı seçildi ve daha önce zayıf olan bu makamı baskın bir makama dönüştürmeye başladı. 2016’daki darbe girişiminden sonra on binlerce insanı, çoğu zaman en ufak bir bağlantı fısıltısı nedeniyle işlerinden tasfiye etti ya da tutuklattı, çoğu zaman darbe girişiminden sorumlu tutulan dini grupla, örneğin çocukken bu grubun okullarından birine gitmiş olmak gibi, en ufak bir bağlantısı olduğu gerekçesiyle.”

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter hesabından The Economist’e tepki gösterdi. İngilizce olarak yaptığı paylaşımlarda Altun, şunları ifade etti:

‘Yine başladılar! The Economist, entelektüel açıdan tembel, sıkıcı ve kasıtlı bir cehalete dayalı Türkiye tasvirini yeniden piyasaya sürdü. Klişe sözler, dezenformasyon ve küstah bir propagandayla kendilerince Türk demokrasisinin sonunu ilan ediyorlar. Ölçüyü aşan manşetler ve provokatif görsellerle oluşturdukları pazarlama teknikleri sözde dergilerini satmalarına yardımcı olabilir. Ancak okuyuculara bunun ucuz propaganda ve dezenformasyona dayalı sahte bir gazetecilik olduğunu hatırlatmalıyız. Türk halkı demokrasiye, eşitliğe ve özgürlüğe olan bağlılığını defalarca göstermiştir.

Siyasi sistemimiz, halkımızın demokrasimizi korumak için kanını akıttığı 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimi de dahil olmak üzere pek çok musibeti atlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaşlarımızı darbecilere karşı direnmeye çağırdığında milletimizin bu çağrıya cevabı asırlık bir ders niteliğindeydi. Economist’teki sözde gazeteciler ve editörler, belli ki halkımızın demokrasimiz için verdiği mücadele hakkında düzgün bir gazetecilik yapma zahmetine asla girmemişler. Bu, büyük ölçüde, girdiği her seçimi kazanmış ve demokratik yollarla seçilmiş Cumhurbaşkanımıza karşı açıklanması güç ve sonu gelmeyen nefretlerinden kaynaklanıyor.’

“Türk halkının Erdoğan’a nasıl ve neden güvendiğini araştırma zahmetine katlanamıyorsanız, sizi kim ciddiye alsın? Ülkemiz, hararetli tartışmaların gerçekleştiği bir seçim dönemine doğru gidiyor. Ülkemiz gerçek anlamda demokratik siyasete sahiptir. Muhalefet aylardır stratejisini belirlemek için çabalıyor. Çok canlı bir demokrasimiz var ve halkımız siyasi sistemini çok güçlü bir şekilde sahipleniyor.”

‘The Economist’in Türkiye’de gerçekte neler olup bittiği hakkında haber yapma zahmetine asla girmeyeceğinden eminim. Sadece okudukları haberlerden şüphe duymayan okuyucuları, derginin hazin durumu hakkında uyarmak istiyorum.’

 

Exit mobile version