İYİ Parti lideri Meral Akşener: Saray sefasını bozacağız

İYİ Parti lideri Meral Akşener YÖK skandallarından cep ekonomisine, bütçe görüşmelerine kadar birçok konuyu ele aldı. 

İYİ Parti lideri Meral Akşener: Saray sefasını bozacağız

İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.Meral Akşener YÖK skandallarından cep ekonomisine, bütçe görüşmelerine kadar birçok konuyu ele aldı. 

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşuyor.

ALTILI MASA'NIN YENİ ANAYASA ÖNERİSİ

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Pazartesi günü altı siyasi parti olarak anayasa değişikliği önerimizi paylaştık. Yargıyı bağımsız, Meclis'i güçlü, Yürütme'yi de istikrarlı hale getirmek için ortaya koyduğumu bu önemli çalışma ülkemizin kalkınması yolunda atacağımız adımları tariflerken istibdada karşı hürriyetin sesini savunuyor.

Meclisin etkin denetimi deyince iktidardakileri bir rahatsızlık alıverdi. Temel hak ve hürriyetlerin, hürriyeti sınırlamanın istisna olduğunu görünce tedirgin oldular. Hayvan haklarının ilk kez Anayasal güvence altına alındığını görünce mutsuz oldular.

Sayın Erdoğan'ın dediği gibi “Bunlar daha iyi günlerin” daha yeni başlıyoruz. Bu vesileyle Anayasa değişikliği çalışmamızda emeği geçenlere teşekkür ediyorum. İstibdadın bitişine az kaldı, hürriyete az kaldı. Yurt dışında yaşayan Türklerin, hak ve menfaatlerini korumanın, devletin bir görevi olarak benimsendiğini ve Meclis'te, yurt dışındaki vatandaşlarımızın da, temsil edilmesi için 15 milletvekili ayrıldığını görünce paniğe kapıldılar.

“SARAY'DA SEFAYA ALIŞANLARIN RAHATINI BOZACAĞIZ”

Elbette bu durumu yadırgamıyoruz. Sayın Erdoğan'ın dediği gibi: “Bunlar daha iyi günleri…” Çünkü, daha yeni başlıyoruz. Bu arkadaşlara, daha çoook, panik atakları yaşatacağız. Durmadan, dinlenmeden, yorulmadan çalışmaya ve Saray'daki sefaya alışanların rahatını, her adımımızla bozmaya, itinayla devam edeceğiz. Hiç kusura bakmasınlar. Bu vesileyle; anayasa değişikliği çalışmamızda, emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bu önerimiz, İYİ Parti olarak, Büyük Türk Milleti’ne verdiğimiz sözün, bir kez daha, gür bir sesle tekrarıdır. İstibdadın bitişine AZ KALDI! Hürriyete AZ KALDI! Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’ye, çok AZ KALDI! Kimse merak etmesin!

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ ATAMA SKANDALLARI

Liyakatsizliğin, keyfiliğin bir başka örneği de Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanıyor. Üniversitemiz sarayı aratmayan ucube bir yönetim anlayışına sahne oluyor. 18 Ocak 2022'de üç fakültenin seçilmiş dekanları görevden alındı. Ardından 4 Mart 2022'de üniversiteyle alakası olmayan üç akademisyen tepeden indirmeyle üç fakülteye dekan olarak atandı. Bu kişiler akademisyen bile olmadıkları üniversitede dekan oldular.

Geçtiğimiz ekim ayında iktisadi ve idari bilimler fakültesinde işletme bölümünün seçilmiş başkanı görevden alınıyor, tepeden inme dekan da kendisini bölüm başkanı olarak atıyor. Bu kasım ayında ekonomi bölüm başkanı da aynı şekilde görevden alınıyor. Ekonomi bölümünde aynı dekan yine, tamamen hukuksuz şekilde kendisini buraya da atıyor. Böylece Türkiye'nin en yüksek puanlı ekonomi bölümüne 'ben aslında ekonomistim' diyerek saray sakinlerinden alıştığımız buram buram cehalet kokan bir özgüvenle vekaleten bölüm başkanlığı yapıyor.

Rezalet, maalesef burada da bitmiyor. Bu kasım ayında, Ekonomi Bölüm başkanı da aynı şekilde görevden alınıyor. Ekonomi Bölümü'nde idari açıdan oldukça tecrübeli akademisyenler olmasına rağmen aynı dekan yine, tamamen usulsüz ve hukuksuz bir şekilde kendisini buraya da atıyor. Böylece Türkiye’nin, en yüksek puanlı ekonomi bölümüne ekonomiyle alakası olmayan bir dekan adeta, 'Ben aslında ekonomistim' diyerek, Saray sakinlerinden alıştığımız, buram buram cehalet kokan bir özgüvenle, vekaleten bölüm başkanlığı yapıyor.

“ERDOĞANIMSI DEKAN…”

Bu sayede İçerisinde 3 bölüm olan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi‘nin, 2 bölümüne bu her konunun uzmanı dekan arkadaş, vekaleten başkanlık yapıyor. Şimdi hepiniz, bu “Erdoğanımsı” dekanın, kendi alanı nedir diye, merak ediyorsunuz değil mi? İşte o da, 3’üncü bölümde saklı… Bu arkadaşın alanı, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkilermiş… Ancak ne hikmetse, kendi alanına bir türlü başkan atamıyor. Peki neden biliyor musunuz? Çünkü, bu dekan arkadaş, kendisini Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümüne, akademisyen olarak atatmak için uğraşıyor. Bu yüzden de, herhalde göze batmamak için, bu bölüme, vekaleten başkanlık yapmıyor. Çünkü esas amacı, asaleten başkan olmak…

Hatta, bunun için çalışmalara da, Ağustos ayında başlıyor. Bölümün ve fakültenin, hiçbir talebi olmamasına rağmen, kadro kullanma izin talebi için, YÖK’e gidiyor. YÖK de, her zamanki ciddiyetsizliğiyle, Fakülte Yönetim Kurulu ile, bölümün onayı olmamasına ve yapılan tüm itirazlara rağmen, dekanın talebini onaylayıp 27 Ekim 2022’de, kadro ilanı çıkıyor. Üstelik ilanda, doktora tezinin başlığına kadar, tüm koşullar da bu arkadaşın, akademik geçmişiyle yakından örtüşüyor… Yaa, bakın siz şu tesadüfe… İşte tüm bu rezillik, Boğaziçi Üniversitesi’nin, ne denli hedef alındığını, kişisel çıkarlar ve rant arayışları için, ne denli tahrip edildiğini çok net bir şekilde, ortaya koyuyor. Bu durum; Ülkemizdeki, her gelir grubundan, en parlak çocuklarımızın alınlarının teriyle girip, kamu kaynaklarıyla, dünya standardında eğitim aldıkları, saygın bir üniversitemizin liyakatsizlikle, kayırmacılıkla ve keyfilikle, düşürüldüğü durumun özetidir.

“AHBAP-ÇAVUŞ İLİŞKİSİ”

Boğaziçi Üniversitesi’ni esir alan, bu örnek; ülkemizdeki, en büyük sorunlarımızdan biri olan; tepeden inme ve liyakatsiz atamaların, ahbap çavuş ilişkisiyle, yürütülen işlerin ortak akıl ve demokrasiden uzak, yönetim anlayışının, ibretlik bir iz düşümüdür. Bu vesileyle; bu arkadaşa, işgal ettiği dekanlık ile başkanlıklara, çok alışmamasını tavsiye ediyor; içinde bulunduğumuz dönemde, keser ve sapın hızla döndüğünü ve hesap gününün, artık çok yakın olduğunu, hatırlatmak istiyorum.

Ayrıca; iki yılı aşkın süredir, maruz kaldıkları hukuksuzluk karşısında hakkını arayan, her gün, nöbetler tutarak, bu ahlaksızlığa itiraz eden, demokratik, özerk ve özgür bir üniversite hayalinden vazgeçmeyen, Boğaziçi Üniversite’mizin tüm akademisyenlerine ve öğrencilerine, her zaman yanlarında olduğumuzu, bir kez da söylemek istiyorum. Siz hiç merak etmeyin; yaşadığınız bu kabus bitecek! Türkiye, özgürleşecek! Türkiye, gelişecek! Türkiye, güzelleşecek! Türkiye, zenginleşecek! Ve Türkiye iyileşecek! Üstelik buna engel olmaya, hiç kimsenin gücü yetmeyecek!

MERKEZ BANKASI'NIN FAİZ İNDİRİMİ KARARI

Bay Kriz ve ekonomi yönetiminin, akıl ve bilime düşman davranışları artık tüm dünyada devlet yönetiminde, liyakatsizlik ve beceriksizlik dendiğinde neredeyse literatüre girecek, bir vaka haline geldi. Bu durumun, son örneği olarak, geçtiğimiz hafta, Merkez Bankası, politika faizini, yüzde 9’a indirdi. Böylece faiz, tek haneli rakama indi. Sayın Erdoğan da, nihayet muradına erdi. Peki ülkemizde ne değişti? Hiçbir şey… Ne kur oynadı, ne de faizlerde, bir değişiklik oldu. Yani bu vesileyle, bir kez daha görmüş olduk ki, Merkez Bankası’nın politika faizinin, düşük olması, bir tek, Sayın Erdoğan’ı mutlu etmeye yarıyor. Çünkü ekonomide, herhangi bir sinyal etkisi yok. Dolayısıyla artık, politika faizine de, “Erdoğan faizi” diyebiliriz…

Nitekim; Sayın Erdoğan, her ne kadar faize karşı zafer kazanmış gibi, nutuklar atsa da; milletimizin yaşadığı gerçekler, maalesef değişmiyor. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” yalanına, artık kimse inanmıyor. Çünkü, çarşıdaki, pazardaki pahalılık vatandaşlarımızın, canını yakmaya, aynen devam ediyor. Mutfaklardaki yangın büyüyerek devam ediyor. Memur, esnaf, emekli, asgari ücretli, enflasyon canavarının altında, ezilmeye devam ediyor. Ama Bay Kriz’e göre, artık sıra enflasyondaymış… Aklınca faizi halletti ya, şimdi sıra enflasyona gelmiş… Biliyorsunuz, en son, “Merak etmeyin, o da inecek.” dedi. Tabi, bu aslında, olumlu bir gelişme… Çünkü, hatırlasınız kendisi, uzun bir süre enflasyonun varlığını bile kabullenememişti. Sonrasında; “enflasyon demesek, hayat pahalığı desek…“ diyerek işi iyice lakaytlığa vurmuştu.

“TAYYİP BEY’İ ÜZMEYEN İSTATİSTİK KURUMU”

Ve bu yılın başından beri de, enflasyon için, düşüş tarihi vermeye çalışıyor. Martta düşecek dedi, olmadı. Nisanda düşecek dedi, olmadı. Mayısta düşecek dedi, yine olmadı. Şimdi artık, tarih de veremiyor. “3 vakte kadar” edebiyatıyla, konuyu geçiştirmeye çalışıyor… Değerli dava arkadaşlarım; Yalnız, Sayın Erdoğan’ın, kahve fallarına endekslediği enflasyonu düşürme masalında Tayyip Bey’i Üzmeyen İstatistik Kurumu, TÜİK’in katkılarını da saymazsak olmaz. Bu süreçte, onlar da, çok çektiler. Tayyip Bey’i mutlu etme yolunda, çok başkan eskittiler. Sayın Erdoğan’ın istediği rakamı, söylemeyen başkanlar, sonbaharda düşen yapraklar gibi, birer birer döküldüler. Adaya, teker teker veda ettiler…

Ve en sonunda, TÜİK de çareyi, her şeyi gizlemekte buldu. Mayıs 2022’den beri, ayrıntılı veri açıklamayı durdurdu. Şimdi de, hummalı bir biçimde baz etkisiyle, hesap oyunlarıyla, milletimize, enflasyon düştü masalları anlatmaya hazırlanıyorlar. Ama yemezler! Milletimiz artık, son derece açık ve net bir şekilde görüyor ki bu iktidar artık, ülkemizi yönetemiyor. Memleketimizi içine sürükledikleri yangın, artık kürsü nutuklarıyla gizlenemiyor. Makyajlı rakamlarla kapanamıyor. Süslü yalanlarla örtülemeyecek kadar, açık bir şekilde sokaklarda, marketlerde, pazarlarda görülüyor.

Milletimiz artık, markete gitmek bile istemiyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü, parasının yetip yetmeyeceğini bilemiyor. Çünkü, kasada mahcup olmaktan çekiniyor. Çünkü, aldığı ürünleri, iade etmek zorunda kalmaktan korkuyor. Ama biz bu gerçekleri dile getirdikçe, iktidar bize; “Abartıyorsunuz” diyor. “Yaygaracılık yapıyorsunuz” diyor. “Yalan söylüyorsunuz” diyor. O yüzden gelin, şimdi hep beraber, enflasyon sepetindeki gıda ürünlerinin, son 1 yıldaki, fiyat artışlarını inceleyelim. Üstelik öyle, her marketin değil, süper indirimli, üç harfli marketlerin fiyatları üzerinden gidelim. Bakalım, yalan mı söylüyormuşuz? Bakalım, abartıyor muymuşuz? Bakalım, yaygara mı yapıyormuşuz?

FAHİŞ FİYAT ARTIŞLARI

Mesela; her evin vazgeçilmezi sütün, 1 litresinin fiyatı; 2021 yılının kasım ayında, 7,13 lirayken, 2022 yılının, kasım ayında, 15 buçuk liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış oranı, yüzde 117,4. Mesela; 1 kiloluk beyaz peynirin fiyatı; 2021 yılının, Kasım ayında, 32,89 lirayken, 2022 yılının, Kasım ayında, 85,80 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış oranı, yüzde 160,9. Mesela; 1 kilo yoğurdun fiyatı; 8,74 lirayken, 17,98 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış, yüzde 105,6. Mesela; 1 kilo patlıcan; 7,12 lirayken, 18,90 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış, yüzde 165,6.

Exit mobile version