Fenerbahçe’nin Görkemli Yolculuğu

Tutkulu Fenerbahçe Taraftarlarının Coşkusuyla Renklenen Unutulmaz Anılar

Köklerden Zaferlere Türk Futbolunun İhtişamlı Hikayesi

Fenerbahçe’nin hikayesi, Türk spor tarihinde eşsiz bir yere sahip olan köklü bir kulübün doğuşunu ve gelişimini anlatır. 1907 yılında Kadıköy’de kurulan Fenerbahçe Spor Kulübü, Türk futbolunun en ünlü ve sevilen takımlarından biri haline gelmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sonrası, monarşi rejimi sona erdi ve Türkiye’de cemiyet kurma yasağı kalktı. Müslüman Türk gençleri için futbol oynamak ve bu heyecan verici sporla tanışmak artık mümkün oldu. Moda’daki İngilizlerin etkisiyle Kadıköy’ün yeşil arazilerinde futbol oynamaya başladılar. Ancak, toplumsal kısıtlamalar nedeniyle sadece Rum gençler oyunlara katılabiliyordu.

Fenerbahçe'nin Görkemli Yolculuğu
Fenerbahçe’nin Görkemli Yolculuğu

Kuşdili Çayırı’nda düzenlenen futbol maçları, Kadıköy halkının ilgisini çekti. Kalamış, Moda, Kuyubaşı ve Haydarpaşa’dan gelen insanlar, akşamüstleri bu maçları izlemek için Kuşdili Çayırı’na akın etti. Maçlar, hava durumuna ve güneşin batış saatine göre değişiyordu ve Kadıköy’ü bir panayır havası sardı.

1890’ların sonlarında İngiliz gençlerinin modern futbolu oynamaya başlaması, Kadıköylü gençlerin ilgisini daha da artırdı. Kendi takımlarını kurma tutkusuna kapıldılar ve en iyi futbolcunun kim olduğunu görmek için rekabet etmeye başladılar.

Ancak, Türk gençlerinin futbol aşkı henüz kulüp düzeyine ulaşmamıştı. Bu noktada, 1907’de Fenerbahçe doğdu. Kadıköylü gençler, kendi futbol kulüplerini kurmaya karar verdi ve Fenerbahçe Spor Kulübü resmi olarak hayata geçti. Bu adım, Türk futbol tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu ve Türk sporunda yeni bir sayfa açıldı.

Fenerbahçe’nin kuruluşuyla Kadıköy’ün futbol tutkusu daha da arttı. Fenerbahçe, Kadıköy’ün kalbinde yer etti ve hızla büyüyen bir taraftar kitlesi oluştu. Kadıköy halkı, takımlarını heyecanla takip etmeye başladı. Fenerbahçe’nin yükselişi, Kadıköy’ü Türk futbolunun merkezlerinden biri haline getirdi.

Fenerbahçe’nin köklü tarihine baktığımızda, Kadıköy’ün futbol sevdasının ve Fenerbahçe’nin ilk adımlarının ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. İngiliz etkisiyle başlayan futbol oyunları, Türk gençlerinin ilgisini çekti ve Fenerbahçe’nin doğuşuyla Türk futboluna yeni bir soluk getirdi. Kadıköy’ün futbol tutkusu ve Fenerbahçe sevgisi günümüzde hala alevlenerek devam etmektedir.

1884 Yılında Kadıköy: İstanbul’un Eşsiz Yöresinin Fenerbahçe’ye Evrilme Özlemi

1884’te Kadıköy, İstanbul’un özel bir noktasında yer alan eşsiz bir yöreydi. Kalamış, Fenerbahçe, Caddebostan gibi semtler, doğal güzellikleriyle dikkat çekiyordu. Fenerbahçe Burnu’ndaki fener, gelecekte Türk sporuna öncülük edecek bir kulübü sembolize ediyordu. Fenerbahçe sembolü, Kadıköy’ün en güzel semti olan Fenerbahçe’nin doğmasını bekliyordu. Bu semt, sporla aydınlanan bir hikayenin anlatıcısı oldu.

1884’te Kadıköy’de doğan Fenerbahçe, semtin spor tutkusunu simgeledi ve yarınlara umutla bakan bir takım olarak tarih yazdı. Kadıköy’ün büyüleyici geçmişi, Fenerbahçe’nin evrimini anlatıyor ve semtin heyecanını yansıtıyor.

İzmir Rekabetinden Kadıköy’ün İlk Futbol Takımı: İngiliz, Rum ve Ermeni Gençlerin Futbol Aşkı

1890’lı yıllarda İstanbul’da, Moda’da yaşayan İngiliz aileleri arasında futbol oyunu yeni yeni popülerlik kazanmaya başlarken, İzmir’deki İngiliz aileleri Bornova çayırlarında bu oyunu uzun zamandır oynamaya devam ediyordu. Selanik ve İzmir, İstanbul’a göre daha uzak ve rahat şehirler olduğu için futbol, Osmanlı topraklarında ilk olarak bu bölgelerde yaygınlaşmıştı. Müslüman Türkler arasında ise dini inançlar ve diğer etkiler nedeniyle futbol oyunu gelişme gösterememişti. Ancak bu dönemde, Osmanlı topraklarında yaşayan gayrimüslim ve levanten (ülkeye yerleşmiş yabancı uyruklu) vatandaşlar arasında futbol oynamak yaygınlaşmaya başladı.

Moda’da futbolla tanışan ilk aileler, İstanbul’da İngiltere elçiliği personeli olarak görev yapanlarla aralarında yaptıkları maç rekabetini, 1894 yılında İzmir’de “Football Club Smyrne”nin kurulmasıyla birlikte İstanbul – İzmir rekabeti şeklinde takip etmeye başladılar. James La Fontaine, İzmir’de futbolun öncülüğünü yaparken, 1889 yılında İstanbul’a yerleştiğinde Kadıköy’de İngilizlerin futbol-rugby karışımı bir oyun oynadığını fark etti. Kısa sürede bu grupla dostluk kurarak, daha tanınmış futbol oyununu benimsetmeye çalıştı.

1897 yılında James La Fontaine ve arkadaşları, Kadıköy yakasında Kadıköy Football Association adı altında bir futbol takımı kurdu. İngiliz, Rum ve Ermeni gençlerden oluşan bu takım, Kadıköy’ün çayırlarında maçlar yaparak halkın ilgisini çekti. Bu faaliyetler, İstanbul ve İzmir arasındaki rekabeti körükleyerek futbolun yayılmasına katkı sağladı. Kadıköy Football Association’ın kuruluşu, Türk futbol tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilirken, İstanbul’un futbol kültürünü inşa etme yolunda atılan ilk adımlardan biri oldu.

Gençlerin Gelecekteki Buluşması: Fenerbahçe Kulübünün İlk Girişimi ve Kuruluş Süreci

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Black Stockings FC ismiyle 1899’daki ilk girişimi, kulübün köklü geçmişinde önemli bir noktayı ortaya koyuyor. O dönemde kurulan Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve sonrasında Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) altında birleşecek gençlerin genellikle aynı kişilerden oluşması, kulübün gayri resmi kuruluş tarihini 1899 olarak kabul etmesine neden oldu. Ancak kulüp, iki kez kapatılması sebebiyle resmi olarak 1907 yılında faaliyetlerine devam edebildi.

İstanbul’da futbolun yaygınlaşmasında etkin rol oynayan diğer kulüpler de dikkat çekiciydi. Moda Futbol Kulübü, Cadi-Keuy Football Club ve Imogen gibi takımlar İngiliz uyruklular tarafından, Elpis takımı Rumlar tarafından, Black Stockings, Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe kulüpleri ise Osmanlı uyrukluları tarafından kuruldu.

Fenerbahçe’nin kuruluşundaki bu geçmiş, kulübün günümüzdeki başarılı ve köklü durumunun temellerini oluşturmuştur. Kulüp, kökenlerinden gurur duyar ve İstanbul futbolunun zenginliğine katkı sağlayan diğer kulüpleri de önemser. Fenerbahçe’nin birleştirici gücü ve çeşitliliği, Türk futbolunun gelişimine ve zenginleşmesine önemli katkılarda bulunmuştur.

Yasaklar ve Özlem: Black Stockings FC’nin Kuruluşu ve Kısa Süren Serüveni

Sultan 2. Abdülhamid’in padişahlığı döneminde, Türk gençlerinin dernek kurmaları yasaktı ve bu nedenle Kadıköylü Müslüman Türk gençlerinin kendi topraklarında futbol oynamaları engelleniyordu. Bu durum, gençler arasında üzüntü, öfke ve hırs yaratıyordu. Fuat Hüsnü (Kayacan), Reşat Danyal, Mehmet Ali ve diğer arkadaşları, bu özlemi sona erdirmek için İngiliz bir isim altında Black Stockings FC (Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü) adıyla bir futbol kulübü kurdu. Ancak, hafiye baskınıyla karşılaşarak hemen dağıtıldılar. Bu kısa serüven, Fenerbahçe’nin kökeninde önemli bir noktayı temsil ediyor. Yasaklara rağmen cesurca futbol oynamak isteyen Türk gençlerinin ilk adımlarını yansıtıyor.

Black Stockings FC’nin kuruluşu, Türk futbolunun ilerideki önemli kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’nin ilham kaynağı oldu. Yasaklarla mücadele eden siyah çoraplılar, Türk futbol tarihinde iz bırakan unutulmaz girişimlerini gerçekleştirdiler.

Kadıköy’de Kuruluşu Bekleyiş

1900’lerle henüz tanışan İstanbul’un semtleri parılarken, Kadıköy yakasında sürekli puslu bir hava hüküm sürüyordu. Fenerbahçe’nin bahçeleri çiçeksiz, kanaryalar sessizdi; gençlerin spor aşkı sarayca engellenmişti. Levanten ve gayrimüslimler izin alırken, Kadıköylü gençler mağlup olmuştu. Kadıköy halkı sessiz ve yaralıydı. Kalamış’ta esen rüzgar mahzundu, Fenerbahçe’de “Beyaz Fener” mahzun görünüyordu. Galip gibi görünseler de mağlupmuş gibi hissediyorlardı.

İstanbul’un silüeti, “ışıksız FENER, çiçeksiz BAHÇE” gibiydi. Kuruluş izni hayalini taşırken, umutla bir sabahın doğmasını bekliyorlardı. Engellere rağmen, Fenerbahçe’nin kuruluş iznini ümitle beklemeye devam ettiler. Yolculukları içinde mahzunluk ve yaralanma duygusu barındırıyordu. Ancak inançla ilerlediler.

Bu metinde, Fenerbahçe’nin kökeni olan Black Stockings FC’nin 1899’daki ilk girişimi ve yaşanan zorluklar vurgulanıyor. Kadıköy gençlerinin spor aşkı, sarayın engeline rağmen, Fenerbahçe’nin köklü ve başarılı durumunun temellerini atmıştır. Gelecekteki bir sabahın umuduyla, ümitle yolculukları devam etmektedir.

Rejim Engelleri ve Bekleyişin Mahzunluğu

Kadıköy’deki gençler, 1901 yılında Kadıköy Futbol Kulübü’nü kurma çalışmalarına başladılar. İlk girişimdeki öncü gençler, yeni katılımlarla takımın kurulması için çalışmalarına devam etti ve isimlerini siyah çoraplılar yerine Kadıköy Futbol Kulübü olarak değiştirdiler. Bu yeni takımla birlikte, İngiliz ve Rum takımlarını yenmek hedefleri haline geldi. Kadıköy Futbol Kulübü’nde Sine Kemani Nuri Bey, Emced Bey, Mehmet Ali, Neşet Bey, Reşat Danyal Bey ve diğerleri yer alıyordu.

Haftalık Malumat Mecmuası, bu girişimi destekleyen bir yazı yayımlayarak teşvik etti. Ancak, bir hafiye tarafından saraya bildirilmesi nedeniyle rejim ve futbolun haram sayılmasıyla engellenmeye çalışıldı. Zaptiye teşkilatının baskını sonucunda, girişimleri dağıtıldı ve kurucuları sürgün edilmekten kıl payı kurtuldu. Olimpiyat Oyunları’nın açılış gününe rastlayan bir zamanda, Rumların “Tatavla-Heraklis Jimnastik Kulübü” kurmasına rağmen, Türk gençlerinin çabaları geciktirildi.

Buna rağmen, Kadıköy’deki gençlerin içindeki spor aşkı sönmüş değildi. Kadıköy’ün bağrından doğacak ve milyonlarca taraftara sahip olacak bir kulübü kurmak için birkaç yıl kaldığına inanıyorlardı. Mahzun girişimlerine rağmen, umut ve kararlılıkla dolu bir şekilde geleceğe doğru ilerlemeye devam ettiler.

Türk Gençlerinin Engellenen Girişimleri ve Yabancı Kulüplerin Kuruluşu

İstibdat rejimi, o dönemde “mutlak hakimiyet” anlayışıyla Türk gençlerinin dernek kurma ve spor yapma haklarını yasaklamıştı. Bu nedenle, Fenerbahçe’nin Black Stockings F.C. ve Kadıköy Futbol Kulübü girişimleri de saray tarafından engellenmiştir. Türk gençlerinin, tamamen kendi aralarında oluşturdukları bu spor kulüpleri, yasaklar sebebiyle birkaç kez dağıtılmış ve kurucuları sürgün edilmekle tehdit edilmiştir.

Ancak, gençlerin içindeki spor aşkı ve tutkusu bu zorluklar karşısında sönmemiştir. İçlerindeki umut ve kararlılıkla, Kadıköy’de bir futbol kulübü kurma hayalinden vazgeçmemişlerdir. 1902 yılında, tamamen Türk gençlerinden oluşan Cadıkeuy Football Club (Kadıköy Futbol Kulübü) kurulmuş ve izin almayı başarmıştır. Bu adım, Türk futbolunun gelişiminde önemli bir dönüm noktası olmuştur.

Aynı dönemde, İstanbul’da diğer semtlerde de farklı kulüpler kurulmuş ve futbol heyecanı yayılmıştır. James La Fontaine, Constantinople Football League’yi kurarak futbol maçlarını organize etmiş ve Papazın Çayırı’nda büyük ilgi çekmiştir.

1906 yılında ise Galatasaray Futbol Takımı, Galatasaray Lisesi öğrencileri tarafından kurularak Türk futboluna önemli bir katkı sağlamıştır.

Tüm bu zorluklara rağmen, Türk gençleri spor aşkıyla dolu bir şekilde geleceğe doğru ilerlemeye devam etmiş ve Türk futbolunun temelleri atılmıştır. Bu mücadele, Türk sporunun köklü geçmişine ve bugünkü başarısına önemli bir katkı sağlamıştır.

Gençlerin Buluşması ve İlk Antrenman

1907 ilkbaharının serin bir Pazar gününde, Kuşdili Çayırı’nda İngiliz ve Rum takımları arasında oynanan futbol maçını izleyen St. Joseph Mektebi talebeleri, Fenerbahçe’nin ilk temsilcileri olarak tarihe geçecek bir buluşma gerçekleştirdi. Nuri zade Ziya Bey, Ayetullah Bey, Sami Paşa zade Sezai Bey’in yeğeni Bahriye zabiti Necip Bey, Hintli lakaplı Mühendis Asaf Bey ve S. Joseph Mektebi Türkçe öğretmeni Enver Bey gibi gençler, Moda İskelesi’nden sandallara binerek Fenerbahçe semtine geçtiler. Bu grup, daha önce orada bulunan Hasan ve Hüseyin, Galip, Nasuhi Esat, Şevkati, Elkatipzade Mustafa ve Hamdan gibi gençlerle buluştu.

Bu gençlerin çoğunluğu, yakında kurulacak olan Fenerbahçe takımının ilk oyuncularını oluşturacaktı. İngiltere’den getirilen sarı-beyaz formaları, lacivert şort pantolonları ve sarı löverli yün çorapları ile Fenerbahçe’nin çayırlarında ilk antrenmanlarını yapacakları gün, o serin Pazar günüydü. Çevredeki futbol yetenekli gençler de kısa sürede bu kulübe katıldı. Fenerbahçe’nin ilk kadrosu, Hintli Asaf – Necip, Ziya – Hasan, Hassan, Sabri – Nasuhi, Şevkati, Galip, Hüseyin, Hayrullah gibi bir terkibe sahipti. Başka bir şekilde oluşturulan kadroda ise Asaf – Ziya, Sami – Ayetullah, Mazhar, Necip – Fethi, Galip, Hüseyin, Hasan, Nevzat gibi isimler yer alıyordu.

Özetle, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Black Stockings FC ismi altında 1899 yılındaki ilk girişiminde öncülüğünü yapan gençler, Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve ileride kurulacak olan Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) ismi altında bir araya gelerek aynı ideali paylaşan kişilerdi. Ancak, iki kez kapatılmaları nedeniyle resmi kuruluş yılı olan 1907’ye kadar faaliyet gösteremediler. Yani, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kuruluş yılı aslında 1899’dur. Bu gerçeği tüzüğe geçirip ilan etmek gerekmektedir, çünkü Beşiktaş Kulübü 1940 yılında tüzük değişikliği yaparak kuruluş tarihini düzeltmiştir.

Fenerbahçe’nin kökeni, gençlerin özveri ve tutkusuyla şekillenmiş, Türk futboluna önemli katkılar sağlamış ve bugünkü başarılı durumunun temelleri bu zorlu ama umut dolu yolculuğuyla atılmıştır.

Kadıköy’deki Gençlerin Bir Araya Gelmesi ve Kulübün İsmi

1907 yılı ilkbaharında, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında, Kadıköy semti bir dönüşüm yaşamaktaydı. Saltanatla uğraşanlar ve padişahın siyasi mücadeleleri, gençlerin spor yapma ve dernek kurma özgürlüğünü sınırlıyordu. Ancak, 2. Abdülhamid’in baskılarından biraz ferahlama döneminde, futbol oynamak isteyen Türk gençleri Kadıköy’de rahatça bir araya gelmeye başlamışlardı.

O dönemde İstanbul’da futbol oynayan takımlar çoğunlukla gayrimüslimler ve yabancılar arasında yer alıyordu. Ancak Kadıköy’deki Türk gençleri, uzun süren yasakların ardından artık futbol oynama heyecanını doyasıya yaşamak istiyorlardı.

İşte tam da bu dönemde, Saint Joseph Mektebi öğrencileri arasında yer alan bir grup Türk genç, Kadıköy’de kendi futbol takımlarını kurma fikrini ortaya attı. Nurizade Ziya Bey, Ayetullah Bey, Necip Bey, Enver Bey, ve Sami Paşazade Sezai Bey gibi gençler, bir araya gelerek futbol oynayabilecekleri bir kulüp oluşturma kararı aldılar. Bu görüşmenin sonucunda, kulübün ismi, amblemi ve renkleri belirlendi. Kulübe Fenerbahçe adı verilirken, amblemi Fenerbahçe Burnu’ndaki fenerden esinlenilerek tasarlandı ve sarı-lacivert renkleri tercih edildi. Ayrıca kulübün finansmanını sağlamak için çeşitli zenginlerin desteği alındı.

Fenerbahçe’nin kurucusu ve ilk başkanı Nurizade Ziya Songülen

Ancak Fenerbahçe’nin resmi kuruluşu için son adım olan 11 oyuncunun bir araya gelmesi biraz zaman aldı. Nihayetinde, gençlerin çabaları sonuç verdi ve 1907 yılında Fenerbahçe Spor Kulübü resmen kuruldu. İşte bu nedenle, Fenerbahçe’nin kuruluş yılı olarak 1907 kabul edilir. Kulüp, 1909 yılında sarı-beyaz renklerini sarı-laciverte çevirdi ve tarihindeki önemli adımlardan birini atmış oldu.

2. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte, dernek ve kulüp kurma hakları genişledi ve Türkiye’de spor kulüpleri hızla çoğalmaya başladı. Anadolu, Beykoz ve Vefa Futbol Kulüpleri de 1908 yılında resmen kurulan Türk kulüpleri arasında yerini aldı. Bu durum, İstanbul’da yeni bir futbol liginin kurulması ihtiyacını doğurdu ve Cuma günleri oynanan “Cuma Ligi” adlı bir lig oluşturuldu.

Takımların sayısı artarken, futbol sahalarının sayısı da hızla çoğaldı. Anadolu ve Rumeli yakasında birçok saha kullanılmaya başlandı. Fenerbahçe, 1909-1910 sezonunda İstanbul Futbol Ligi’ne katılan ikinci Türk takımı oldu ve Galatasaray ile aralarındaki rekabet, Türk futbolunun varlık gösterdiği bir döneme işaret etti.

Fenerbahçe, tarihi boyunca zorluklarla mücadele etse de, özveri ve azimle büyüdü ve gelişti. Kuruluş yıllarındaki cesur girişimleri, Türk futbolunun temellerini atmada önemli bir rol oynadı. Bugün, Fenerbahçe Spor Kulübü milyonlarca taraftarı ve büyük bir başarı geçmişiyle Türk sporuna damgasını vurmaya devam ediyor.

Fenerbahçe’nin 1906-1907’de oluşturulan ilk takım formasyonu.

Yeni amblemin anlamları

Fenerbahçe Spor Kulübü, 1910 yılında aldığı yeni amblemi ve sarı-lacivert renkleriyle Türk sporunun tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Zamanla diğer spor branşlarında da faaliyet göstermeye başlayarak Fenerbahçe Spor Kulübü adını almıştır. Bu dönemde, Türk futbolunda Türk takımlarının şampiyonlukları İngiliz ve Rum takımlarının üstünlüğünü sona erdirmiştir.

Fenerbahçe’nin başarısı ve etkisi hızla artmış ve kulüp, birçok yeni üyenin katılımıyla güçlenmiştir. 1911-1912 sezonunda hiç yenilmeden kazandığı şampiyonluk, Türk futbolunun geldiği noktayı gösteren bir dönüm noktası olmuştur. Bu başarı, kulübün itibarını artırarak imkanlarını genişletmiştir.

Ancak tarihin bu parlak sayfaları, işgal altındaki İstanbul’da karanlık bir döneme denk gelmiştir. 16 Mart 1920 sabahı İstanbul halkı, işgal ordularının korkunç manzarasıyla karşılaşmıştır. İşgalci İtilaf devletleri, İstanbul’u kuşatmış ve halkı manevi baskı altında tutmaktaydı. Halk, sosyal hayatta ikinci sınıf vatandaş olarak muamele görmekte ve aşağılanmaktaydı.

Bu zorlu dönemde Fenerbahçe, halkın moralini yüksek tutmak için önemli bir role sahip olmuştur. Takım, İstanbul halkına umut veren bir güç haline gelmiştir. Zor günlerde Fenerbahçe’nin başarısı ve zaferleri, halkın yüreğinde umut çiçeklerinin açmasını sağlamıştır. Fenerbahçe, İstanbul halkının yüzünü güldüren ve onları bir araya getiren önemli bir sembol haline gelmiştir.

İşgal altındaki İstanbul’da Fenerbahçe’nin zaferleri ve başarıları, sadece spor alanında değil, aynı zamanda toplumsal birlikteliğin ve dayanışmanın da sembolü olmuştur. Kulüp, milli mücadeleye katkı sağlayan önemli bir güç haline gelmiştir. İstanbul halkı, Fenerbahçe’nin maçlarına akın ederek günlük sıkıntıları bir kenara bırakıp birlik ve beraberlik içinde coşmuştur.

Fenerbahçe Spor Kulübü, işgal altındaki zorlu dönemde İstanbul halkının yanında olmuş, onlara moral ve umut vermiştir. Kulüp, sporun sadece bir oyun olmadığını, aynı zamanda toplumsal birleştirici bir güç olduğunu göstermiştir. Fenerbahçe’nin bu zorlu dönemdeki tutumu ve başarıları, Türk sporunun ve toplumunun tarihinde unutulmaz bir yer bulmuştur. 300 kelimeye ulaşmış bulunmaktayız.

İşgal Altındaki İstanbul’un Milli Gururunun Sembolü

Mütareke döneminde, özellikle İngiliz ve Fransız işgal kuvvetlerine karşı yapılan futbol maçları, İstanbul’da büyük bir futbol heyecanı ve ilgiye yol açtı. Türk takımları, Fenerbahçe’nin öncülüğünde, 5 yıl içinde toplam 80 maç yaparak işgalci takımlarıyla karşılaştı. Türk takımları, işgal kuvvetlerine karşı kazandıkları galibiyetlerle İstanbul halkının milli duygularını canlandırdı ve yaralı gönüllere teselli verdi. Bu galibiyetler, özellikle Fenerbahçe’nin General Harrington Kupası’nı kazanması gibi önemli olaylar, İstanbul halkının milli gururunu okşadı.

I. Dünya Savaşı sonrası kulübü ziyaret eden Mustafa Kemal Paşa’nın stadyumdaki resmi

Mütareke yıllarının karanlık döneminde, her hafta işgal kuvvetlerine ait takımları yenerek halkın rencide olmuş gururunu okşayan Fenerbahçe, tüm halkın sevgilisi haline geldi ve milli mücadelenin İstanbul’daki bir temsilcisi haline geldi. Fenerbahçe, cephelere gönderdiği futbolcularıyla Çanakkale’deki müdafaanın bir örneğini verirken, toplu hücumlarıyla da Kocatepe’de gerçekleştirilecek milli taarruzun şahlanışının provasını yapıyordu. Bu heyecan ve inançla, mütareke ve işgal altındaki İstanbul’da Türk futbolu denince akla ilk gelen takım Kadıköy’ün Fenerbahçe’si oldu. Cephe zaferleri moralini yükseltirken, Fenerbahçe takımı da aldığı galibiyetlerle halkın başını dik tutmasını sağladı.

1910’lu yıllarda sadece iki bin kişinin izlediği Fenerbahçe maçları, 1919-1920 yıllarında 6-7 bin kişilik tribünleri dolduran bir kalabalığın önünde oynanmaya başladı. Tezahüratlar da artık gür sesli ve açıkça yapılmaya başlandı. Fenerbahçe takımı, artık sadece futbol oynamaktan çıkarak vatanın asıl sahipleri ile işgalcilerin hesaplaşması haline gelmişti. Takım, “Kuvayi Milliye” ruhunun halk içinde sembolü haline gelmişti. Bunun birinci sebebi, işgal takımlarıyla yapılan 50 maçın sadece ikisini kaybetmemeleri ve 41 maçta galip gelmeleriydi. Maalesef Altınordu ve Galatasaray takımları bu başarıyı gösterememişlerdi. İkinci sebep ise, Anadolu harekatının lideri olan Mustafa Kemal’in Fenerbahçeli olmasıydı.

Exit mobile version