Türk savunma sanayii, son yıllarda geliştirdiği yerli ve milli projelerle küresel ölçekte dikkat çeken başarılara imza atıyor. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) mühendisleri, iki önemli projeyi geliştirdi. Bunlar Milli Muharip Uçak KAAN ve insansız savaş uçağı ANKA-3'tür. Bu uçaklar, havacılık teknolojisinde önemli bir noktayı gösteriyor. Bu projeler, sahip oldukları "görünmezlik" ve "yapay zeka" teknolojileriyle Türkiye'yi bu alanda sayılı ülkeler arasına sokuyor.
AK Partili Mustafa Varank, CHP'nin eleştirilerinin ardından Türkiye'nin ay yolculuğu için tasarlanan yeni sistemi Meclis kürsüsünden tanıttı. CHP aynı kürsüden 'tekerlek' diye alay etmesi dikkat çekti.
Siyasi gündemde ise bu teknolojik atılımlar zaman zaman teknik özelliklerinden ziyade fiziksel görünümleri üzerinden tartışmalara konu oluyor. Daha önce KAAN için yapılan "kalorifer peteği" benzetmelerinin ardından, son dönemde ANKA-3'ün tasarımı ve iniş takımları üzerinden yapılan "tekerlek" eleştirileri dikkat çekiyor. Ancak uzmanlar, bu eleştirilerin aksine, söz konusu tasarımların aerodinamik gereklilikler ve radar görünmezliği (stealth) teknolojisinin bir parçası olduğunu vurguluyor.
ANKA-3 Nedir ve Neden Önemli?
ANKA-3, "uçan kanat" yapısına sahip, radar izi son derece düşük olan ve insansız hava aracı (İHA) teknolojisinde yeni bir nesli temsil eden stratejik bir platformdur. TUSAŞ tarafından geliştirilen bu araç, kuyruksuz tasarımı sayesinde radarlarda tespit edilmesi oldukça güç bir yapıya sahiptir. Bu özellik, düşman hava savunma sistemlerinin etkisiz hale getirilmesinde (SEAD/DEAD görevleri) kritik bir rol oynuyor.
Teknik verilere bakıldığında ANKA-3, 40.000 feet irtifaya kadar çıkabiliyor ve 0.7 Mach (yaklaşık 800+ km/s) hıza ulaşabiliyor. 1200 kilograma kadar faydalı yük taşıma kapasitesine sahip olan araç, gövde içi silah istasyonları sayesinde mühimmatlarını gizli taşıyarak radar görünmezliğini koruyor. Bu özellikleriyle ANKA-3, sadece bir keşif aracı değil, aynı zamanda derin darbe (deep strike) yeteneğine sahip bir saldırı platformu olarak görev yapıyor.
KAAN ile "Sadık Kanat" Konsepti
ANKA-3'ün en dikkat çeken özelliklerinden biri de Milli Muharip Uçak KAAN ile entegre çalışabilecek olmasıdır. "Sadık Kanat" (Loyal Wingman) olarak adlandırılan bu konseptte, insanlı savaş uçağı KAAN'ın yanında uçan ANKA-3'ler, pilotun komutası altında tehlikeli görevleri üstleniyor. KAAN, geride daha güvenli bir bölgede kalırken, ANKA-3 önden giderek radar köreltme, hedef tespiti veya doğrudan saldırı görevlerini icra ediyor.
Dünyada bu teknolojiyi geliştirebilen ülke sayısı oldukça sınırlıdır. ABD ve Çin gibi süper güçlerin üzerinde çalıştığı bu konsepti Türkiye, yerli imkanlarla hayata geçirerek savunma doktrininde önemli bir değişiklik yapıyor. Dolayısıyla, kamuoyunda "tekerlek" veya basit bir maket gibi algılanan bu sistemler, aslında arka planda çok gelişmiş otonom uçuş algoritmaları ve veri bağı teknolojileri barındırıyor.
Savunma Sanayiinde Yerlilik Oranı ve İhracat
Türk savunma sanayii projelerinde yerlilik oranı %80'ler seviyesine ulaştı. ANKA-3 ve KAAN projelerinde kullanılan motor, aviyonik sistemler ve radar teknolojilerinin büyük bir kısmı yerli mühendislik ürünüdür. Bu durum, Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltırken, aynı zamanda bu teknolojilerin ihracat potansiyelini de artırıyor. Özellikle Körfez ülkeleri ve Asya pazarında Türk İHA/SİHA'larına olan talep, bu yeni nesil sistemlerle birlikte artarak devam ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: