Davutoğlu, özellikle 2004 Kamışlı olaylarının ardından Esad'ın Türkiye ve Suriye'nin Kuzey Irak'a ortak operasyon düzenlemesini önerdiğini açıkladı. Bu teklifin, Kürt meselesi bağlamında iki ülke arasında yaşanan gerilimler sırasında gündeme geldiği belirtildi. Davutoğlu, öneriye şiddetle karşı çıktığını ve kabul etmediğini vurguladı. Açıklama, Türkiye-Suriye ilişkilerinin geçmişteki hassas dönemlerine ışık tuttu.
Teklifin Arka Planı ve Kamışlı Olayları
2004 yılında Suriye'nin Kamışlı şehrinde başlayan ve hızla yayılan olaylar, Suriye rejiminin Kürt nüfusa yönelik sert müdahalesiyle sonuçlanmış, onlarca kişinin hayatını kaybetmesine yol açmıştı. Bu olaylar sırasında Beşar Esad, Ahmet Davutoğlu'na doğrudan bir teklif sundu. Esad'ın "Birlikte Kuzey Irak'a girelim, bu işi bitirelim" dediği, Suriye'nin güneyden, Türkiye'nin ise kuzeyden giriş yapmasını önerdiği öğrenildi. Teklif, Kürt grupların hem Suriye kuzeydoğusunda hem de Irak'ın kuzeyinde güçlenmesini hedef alan ortak bir askeri müdahaleyi içeriyordu. Davutoğlu, bu önerinin o dönemki bölgesel dinamikler içinde iki ülke arasındaki ilişkileri derinden etkileyebilecek nitelikte olduğunu belirtti. Kamışlı olaylarının ardından Suriye'de Kürt topluluklarının tepkisi artarken, Türkiye'nin sınır güvenliği konuları da gündemdeydi.

Davutoğlu'nun Reddetme Gerekçesi
Davutoğlu, Esad'ın teklifine kesin bir ret yanıtı verdiğini ve şiddetle karşı çıktığını ifade etti. Reddetme gerekçesi olarak, böyle bir ortak operasyonun Türkiye'de Türk-Kürt çatışmasını tetikleyebileceğini gösterdi. Davutoğlu, Suriye'deki Kürt topluluklarının Türkiye'ye coğrafi ve kültürel yakınlığını vurguladı. Şam, Halep ve Afrin gibi bölgelerdeki Kürt nüfusun aile bağları ve tarihi ilişkilerle Türkiye'ye bağlı olduğunu hatırlattı. Teklifin kabul edilmesi halinde iç toplumsal gerilimlerin artacağını, milyonlarca insanın etkilenebileceğini belirtti. Davutoğlu, bu adımın hem Türkiye hem Suriye açısından ağır sonuçlar doğuracağını değerlendirerek, diplomatik yolları tercih ettiğini aktardı. Reddetme kararının, o dönemki dış politika stratejisinde barışçıl çözümleri ön plana aldığını yansıttığı görüldü.
Güncel Suriye Politikasına Yansımaları
Davutoğlu, röportajda Suriye'deki mevcut duruma da değindi. Suriye'de çözüm için Türkiye'nin farklı Kürt gruplarıyla temas kurması gerektiğini savundu. SDG içindeki unsurların yanı sıra Afrin, Halep ve diğer bölgelerdeki Kürt temsilcilerle diyalog kurulmasının zorunlu olduğunu belirtti. Bu temasların müdahaleci görülmemesi, aksine geçmiş hataların tekrarlanmasını önleyeceğini vurguladı. Suriye Kürtlerinin tek bir aktörle özdeşleştirilmesinin yanlış olduğunu, sahadaki karmaşık yapının dikkate alınması gerektiğini ifade etti. Davutoğlu'nun açıklamaları, Türkiye'nin bölgesel politikalarında Kürt meselesinin merkezi rolünü bir kez daha ortaya koydu. Ortak operasyon teklifinin reddedilmesi, o dönemki diplomatik tercihlerin uzun vadeli etkilerini gündeme getirdi. Bu detaylar, Türkiye-Suriye ilişkilerinin tarihsel derinliğini aydınlattı.
Yorumlar
Kalan Karakter: