AB İlaç Reformları, Araştırmayı Zorlaştırarak Hastalara Zarar Verebilir!
Avrupa Birliği, ilaç politikalarında büyük değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. Amacı, tüm Avrupalıların daha hızlı ve uygun maliyetli yaşam kurtaran ilaçlara erişmesini sağlamak. Bu, kesinlikle olumlu bir hedef; ancak önerilen reformlar, beklenen sonuçları doğurmayabilir.
Avrupa Birliği’nin ilaç politikalarında iki on yıllık bir süreçte yapılan ilk büyük değişiklik olan EU pharma reforms, iyi niyetli olmak, ancak politika olarak iyi sonuçlar doğurmak anlamına gelmez. Önerilen reformlar, şirketlerin araştırma yapmasını ve Avrupalıların en son ilaçların faydalarını elde etmesini zorlaştıracak. Annette Bakker, Çocuk Tümör Vakfı’nın başkanı ve CTF Europe‘un yönetim kurulu başkanıdır.
Komisyon, bu reformlarla tüm Avrupalıların, ulusal kökenlerine bakılmaksızın, daha hızlı erişebileceği ve uygun maliyetli hayat kurtaran ilaçlara sahip olmasını sağlamayı hedefliyor – politika yapıcılar, hastalar ve sağlık hizmeti sağlayıcıları olarak herkesin paylaştığı değerli bir hedef.
Reformlar, yeni ilaçların piyasa özel tekel süresini kısaltarak, daha ucuz jenerik ilaçların daha erken piyasaya sürülmesine olanak tanıyor. Ancak ilaç şirketleri, korumalı dönemdeki gelir kaybını telafi edebilmek için yeni ilaçlarını tüm AB üye ülkelerinde belirli bir süre içinde piyasaya sürmek ve acil tıbbi ihtiyaçları karşılayan ilaçlar geliştirmek zorunda kalıyor.
Bu yaklaşım, daha uzun bir düzenleyici koruma süresi sunabilir, ancak ilaç şirketleri için zorlayıcı koşullar içeriyor. Dolayısıyla, daha az ilaç piyasaya sürülmesine ve Kıta’da daha az araştırma yapılmasına neden olabilir.
Mevcut durumda, Avrupa İlaç Ajansı tarafından onaylanan ilaçlar, tüm AB üye ülkelerinde satılabilir. Ancak, bu ülkelerin ekonomik durumları ve sağlık bütçeleri farklılık gösteriyor, bu da daha küçük ve fakir ülkelerin yeni ilaçları daha sonra veya hiç piyasaya sürmesine engel oluyor.

Bu nedenle, Komisyon, bu farkı azaltmaya çalışıyor ve şirketleri ilaçlarını bu ülkelerde daha erken piyasaya sürmeye teşvik etmeye çalışıyor. Ancak ilacın piyasaya sürülme zamanı, ülkelerin fiyat ve geri ödeme konusundaki görüşmelerini tamamlamalarına bağlıdır ve bu süreç sık sık belirsizlik yaratıyor.
Önerilen politika, ülkeleri fiyat görüşmelerini uzatmaya teşvik edebilir ve ilaç şirketlerini düşük geri ödemelere razı olmaya zorlayabilir. Bu da ilaç fiyatları üzerinde daha fazla kontrol sağlayacak ve Avrupalı hastaların ilaçlara erişimini daha da kısıtlayacaktır.
Bu tür politikalar, Avrupa’daki ilaç araştırmalarını sınırlayarak, daha az yenilikçi ilaçların piyasaya sürülmesine neden oldu. Eğer ilaç şirketlerinin yatırımlarından elde ettikleri geliri daha da kısıtlarsak, daha az araştırma yapmalarına neden olabiliriz.
Ayrıca, bu yasa teklifi, Avrupa’nın ekonomik politikalarıyla da çelişiyor ve ilaç endüstrisinden gelen büyük ekonomik değeri riske atıyor. Ayrıca, Avrupalılar kanser, kalp hastalıkları ve diğer hastalıklar için yeni tedavilere katılma fırsatlarından da mahrum kalabilir.
Bunun yerine, ilaç şirketlerini Kıta çapında yeni ilaçları daha hızlı piyasaya sürmeye teşvik etmek için klinik deneme sürecini daha basit ve hızlı hale getirmek daha iyi bir yaklaşım olabilir. Bu, araştırma maliyetlerini azaltabilir ve Avrupa’da daha fazla ilaç araştırması yapılmasına teşvik edebilir.
Sonuç olarak, Komisyon’un niyeti iyi; ancak önerilen politika, şirketlerin zorlayıcı koşullarla karşılaşmasına ve Avrupalı hastaların son teknoloji ilaçların faydalarını elde etmelerini zorlaştırmasına neden olabilir. Daha iyi bir yol, ilaç araştırmalarını desteklemek ve yeni ilaçların hızlı bir şekilde piyasaya sürülmesini kolaylaştırmak olabilir.