İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, ABD merkezli The New York Times gazetesinde yayımlanan makalesinde, asılsız suçlamalarla tutuklandığını vurguladı. “Demokrasinin kaderi, kurumlar çökerken sessiz kalmayı reddedenlerin cesaretine bağlıdır” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ABD’nin saygın gazetelerinden The New York Times’ta kaleme aldığı yazıda, 19 Mart sabahı gözaltına alınma sürecini detaylarıyla anlattı. Yazının başlığı dikkat çekiciydi:
“Ben, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ana rakibiyim. Tutuklandım.”
İmamoğlu, yazısını Silivri Cezaevi’nden kaleme aldığını belirterek, şunları yazdı:
“Kapıma sabahın erken saatlerinde gelen silahlı polislerin görüntüsü, bir belediye başkanını değil, bir teröristi yakalıyormuş gibiydi.”
Bu gözaltı operasyonunun, CHP’nin cumhurbaşkanlığı ön seçimlerine sadece dört gün kala gerçekleştiğine dikkat çeken İmamoğlu, olayın dramatik ama beklenen bir gelişme olduğunu belirtti.
Hedef gösterme ve yargı yoluyla tasfiye iddiası
İmamoğlu yazısında şu suçlamaları öne sürdü:
-
Hükümetin üniversite diplomasını iptal ederek adaylığını düşürmeye çalıştığı,
-
Kendisine yöneltilen yolsuzluk, rüşvet ve PKK’ya yardım suçlamalarının kanıtsız olduğu,
-
Gözaltına alınmasının, hukuki değil siyasi bir operasyon olduğu,
-
İstanbul’daki görevinin, mali suçlar gerekçesiyle askıya alındığı,
-
Seçilmiş başkanların yerine kayyum atamalarının bir rejim stratejisi haline geldiği.
Halktan büyük tepki: “Hiç kimse susturulamayacak”
İmamoğlu, gözaltının ardından ülke genelinde başlayan protestolara ve destek gösterilerine de yazısında geniş yer verdi:
-
CHP’ye yüzbinlerce yeni üye kaydı yapıldı.
-
İstanbul’dan Rize’ye kadar halk sokağa çıktı.
-
İBB önünde günler süren nöbetler tutuldu.
-
Baskılara rağmen CHP ön seçimini tamamladı; 15 milyon kişi oy kullandı.
“Beni görevden almak ve susturmak istediler ama halk buna izin vermedi,” diyen İmamoğlu, yaşanan sürecin sadece kendi şahsıyla ilgili olmadığını, Türkiye demokrasisinin varoluş mücadelesi olduğunu vurguladı.
İmamoğlu: “Artık geri dönüşsüz bir eşiğe yaklaşıyoruz”
Makalesinde Erdoğan yönetimini sert sözlerle eleştiren İmamoğlu:
“Türkiye’de cumhuriyet, bir korku cumhuriyetine dönüştü. Kurumsal çöküş, artık bilinçli bir inşanın parçası. Bu, geri dönüşü olmayan bir noktaya gidiş olabilir,” ifadelerini kullandı.
Yüzden fazla kişinin tutuklandığını, çoğu belediye çalışanı ve iş insanı olan bu kişilerin “gizli tanık” ifadeleriyle hedef alındığını belirtti.
Dünya sessiz, halk ayakta
İmamoğlu, uluslararası kamuoyunun tepkisizliğini de eleştirdi:
“Washington yalnızca endişe belirtti, Avrupa liderleri ise çoğunlukla sessiz kaldı. Sessizlik, otoriterleri cesaretlendirir.”
Makalesinde, demokratik ülkelerin “realpolitik” uğruna insan hakları ihlallerine göz yumamayacağını ifade etti. Türkiye’nin Avrupa güvenliği açısından stratejik önem taşısa da bu durumun insan hakları ihlallerine bahane olmaması gerektiğini savundu.
Dilek İmamoğlu da The Economist’e yazdı
İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, İngiltere merkezli The Economist dergisinde yayımlanan makalesinde, süreci bir kırılma noktası olarak nitelendirdi:
“Ekrem’in tutuklanması, sindirme amacı güdüyordu ama tam tersi oldu. İnsanlar harekete geçti. Onun davası artık daha büyük bir şeyin sembolü: hukukun çöküşü ve demokrasiye inancın sınanması.”