Şehir planlaması ve sosyal imkanların ön plana çıktığı değerlendirmelerde, özellikle Avrupa ve Asya-Pasifik bölgelerindeki şehirlerin performansı dikkat çekti. Yaşam kalitesi endeksindeki puan değişimleri, şehirlerin sadece ekonomik büyüklükleriyle değil, aynı zamanda güvenli ve sürdürülebilir bir yaşam sunma kapasiteleriyle de ölçülüyor. Listede gerçekleşen sürpriz yükselişler, kentsel dönüşüm projelerinin ve kapsayıcı sosyal refah politikalarının başarısını kanıtlıyor.
Zirvede Yaşanan Değişim ve Sıralama Kriterleri
Yıllık olarak güncellenen yaşanabilirlik endeksinde bu yıl zirvedeki liderin değişmesi, kentsel rekabetin ulaştığı yeni seviyeyi gösteriyor. Avusturya'nın başkenti Viyana'nın uzun süren hakimiyeti, altyapı maliyetleri ve konut erişilebilirliği gibi alanlarda yaşanan göreceli puan kayıplarıyla sarsıldı. Yeni liderlik koltuğuna oturan şehir, özellikle dijital dönüşüm hızı ve karbon nötr hedefleri konusundaki somut başarısıyla rakiplerini geride bıraktı. Endeks puanlaması; istikrar (%25), sağlık hizmetleri (%20), kültür ve çevre (%25), eğitim (%10) ve altyapı (%20) olmak üzere beş ana kategori üzerinden hesaplanıyor.
Avrupa ve Okyanusya'nın Yaşam Kalitesi Yarışı
Listede ilk 10 sırada yer alan şehirlerin büyük bir kısmının Avrupa ve Okyanusya bölgelerinde yoğunlaştığı görüldü. Kopenhag, Zürih ve Cenevre gibi merkezler, istikrarlı ekonomik yapıları ve düşük suç oranlarıyla üst sıralardaki yerlerini korudu. Avustralya'dan Melbourne ve Sydney, pandemi sonrası toparlanma sürecini tamamen tamamlayarak sosyal yaşamın canlanmasıyla puanlarını yükselten şehirler arasında yer aldı. Asya kıtasından ise Osaka ve Tokyo, dakik toplu taşıma sistemleri ve sağlık altyapısındaki mükemmeliyetle listeye girmeyi başardı. Kanada şehirleri de eğitim ve sağlık alanındaki yatırımlarıyla ilk 20 içerisindeki yerini sağlamlaştırdı.
Yaşanabilir Şehirlerin Ortak Özellikleri ve Gelecek Projeksiyonu
En yaşanabilir şehirler listesinin zirvesinde yer alan merkezlerin ortak özelliği, birey odaklı kentsel politikalar yürütmeleridir. Yeşil alanların kişi başına düşen miktarının artırılması, toplu taşımanın tamamen elektrikli hale getirilmesi ve kültürel etkinliklerin her kesime ulaşması, bu şehirleri cazibe merkezi haline getiriyor. Küresel iklim krizi ve artan konut maliyetleri, şehirlerin gelecekteki yaşanabilirlik puanlarını etkileyecek en önemli risk faktörleri olarak görülüyor. Uzmanlar, önümüzdeki yıllarda "akıllı şehir" teknolojilerinin ve yenilenebilir enerji entegrasyonunun bu sıralamalarda daha belirleyici bir rol oynayacağını öngörüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: