Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı sona erdirmek için tarihi bir çağrı yaptı. Vladimir Putin, Volodimir Zelenski ve Donald Trump’ı İstanbul veya Ankara’da bir araya getirme arzusunu dile getiren Erdoğan, Türkiye’nin barış diplomasisindeki lider rolünü pekiştirmeyi hedefliyor. 2 Haziran’da Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen ikinci tur görüşmelerin ardından konuşan Erdoğan, İstanbul’u bir barış merkezi haline getirme vizyonunu vurguladı.
Erdoğan’ın bu çıkışı, Türkiye’nin savaşın başından beri sürdürdüğü arabuluculuk çabalarının yeni bir zirvesi. 1000’e 1000 esir takası gibi somut başarılar elde edilen süreçte, liderler düzeyinde bir buluşma, savaşın seyrini değiştirebilir. Ancak, Putin’in katılım konusundaki sessizliği ve Ukrayna’nın son saldırıları, bu girişimin önündeki engeller olarak dikkat çekiyor. Peki, Erdoğan’ın çağrısı ne anlama geliyor, süreç nasıl ilerliyor ve bu zirve neden kritik?
Erdoğan’ın Barış Vizyonu ve İstanbul’un Rolü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “En büyük arzum, Putin, Zelenski ve Trump’ı İstanbul veya Ankara’da bir araya getirmek. Kabul ederlerse ben de katılırım ve İstanbul’u barış merkezi yapalım” dedi. Türkiye, 2022’den bu yana Antalya ve İstanbul’da tarafları buluşturan girişimleri ve Karadeniz Tahıl Girişimi gibi başarılarıyla arabuluculukta güven kazandı. Erdoğan, Hakan Fidan’ın liderliğindeki ikinci tur görüşmelerde esir takası ve ceset iadesi gibi adımların atıldığını, bu buluşmanın “muhteşem” olduğunu belirtti. Türkiye’nin tarafsız duruşu ve Erdoğan’ın liderlerle doğrudan iletişim kurabilmesi, bu çağrıyı güçlendiriyor. Ancak, Zelenski’nin sadece Putin’le görüşme ısrarı ve Trump’ın katılım belirsizliği, sürecin kırılganlığını gösteriyor.
Müzakerelerin Gölgesindeki Zorluklar
2 Haziran’daki Çırağan Sarayı görüşmeleri, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın katılımıyla gerçekleşti. Rus heyetinde Vladimir Medinskiy, Ukrayna heyetinde Rüstem Umerov yer aldı. 16 Mayıs’ta Dolmabahçe’de yapılan ilk turda 1000’er esir takası sağlanmıştı; bu kez rakam 1000’in üzerine çıktı. Ancak, Ukrayna’nın “Örümcek Ağı” operasyonuyla Rus hava üslerini vurması, müzakereleri gerginleştirdi. Zelenski, 30 günlük ateşkes ve toprak bütünlüğü talebinde ısrarcı, Putin ise Donbas’ın tanınması gibi koşulları dayatıyor. Trump’ın “ateşkes için kararlılık” mesajları umut verse de, Putin’in İstanbul’a gelip gelmeyeceği belirsiz. Erdoğan’ın liderler zirvesi önerisi, bu engelleri aşmayı hedefliyor.
Türkiye’nin Diplomasi Stratejisi ve Gelecek Adımlar
Erdoğan’ın çağrısı, Türkiye’nin barış diplomasisi’ni küresel ölçeğe taşıma çabasını yansıtıyor. NATO üyesi olarak Ukrayna’nın güvenliğini destekleyen Türkiye, aynı zamanda Rusya ile diyalog kanallarını açık tutuyor. Erdoğan’ın Zelenski ile Ankara’da, Putin ile telefon görüşmeleri ve Trump ile kişisel ilişkisi, bu girişimi mümkün kılıyor. Sosyal medyada, “Erdoğan’ın bu hamlesi, İstanbul’u dünya barışının merkezi yapabilir” yorumları dikkat çekiyor. Ancak, Putin’in güvenlik gerekçesiyle Türkiye’ye gelmekten kaçınması ve Zelenski’nin “Putin korkuyor” söylemi, süreci zorlaştırıyor. Erdoğan, 1 Temmuz’da Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu ve Moskova’daki Karma Ekonomik Komisyonu toplantılarında bu konuyu gündemde tutacak.
Erdoğan’ın Putin, Zelenski ve Trump’ı İstanbul’da buluşturma çağrısı, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı bitirme yolunda tarihi bir fırsat sunuyor. Çırağan Sarayı’ndaki görüşmeler ve esir takası gibi adımlar, Türkiye’nin arabuluculuk gücünü kanıtlarken, liderler zirvesi önerisi, barış sürecini hızlandırabilir. Ancak, Ukrayna’nın saldırıları ve Rusya’nın koşulları, bu vizyonun önünde ciddi engeller. Türkiye’nin diplomatik sabrı ve Erdoğan’ın liderliği, İstanbul’u barışın merkezi yapma yolunda belirleyici olacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: