Hakan Fidan, yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin Suriye’ye yönelik yaklaşımının merkezine milli güvenlik hassasiyetini koydu ve “Suriye sahasından ulusal güvenliğimizin tehdit edilebileceği bir ortamın kök salmasına izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı. Bu çerçevede, özellikle sınır hattı boyunca Türkiye’yi hedef alabilecek yapılanmalara, terör örgütlerine ve istikrarsızlık üreten aktörlere karşı önleyici bir tutum benimsendiğini dile getirdi. Fidan, Suriye’nin güvenliğinin Türkiye’nin güvenliğinden ayrı düşünülemeyeceğini vurgularken, 911 kilometrelik kara sınırının getirdiği risklere dikkat çekti ve askeri, istihbari ve diplomatik tüm araçların bu amaç doğrultusunda kullanılacağını söyledi.
Terörle mücadele ve toprak bütünlüğü vurgusu
Fidan’ın açıklamasında, Suriye’nin tüm terör örgütlerinden arındırılması Türkiye’nin temel önceliklerinden biri olarak öne çıktı ve PKK/YPG ile DEAŞ uzantılarının Suriye’de kurmaya çalıştığı düzenin kabul edilmeyeceği mesajı verildi. Türkiye’nin, “DEAŞ ile mücadele” gerekçesiyle Suriye’de fiili alan kazanan ve sınır ötesinden Türkiye’ye tehdit oluşturan yapılara karşı hem sahada hem masada baskıyı artırdığı belirtildi. Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, tek ordu ve tek devlet yapısının desteklenmesi, bu kapsamda Şam ile yürütülen güvenlik ve istihbarat temelli temasların da Ankara açısından güvenlik denkleminde önemli bir unsur haline geldiği ifade edildi. Fidan, Suriye’yi istikrarsızlık kaynağı olmaktan çıkaracak her sürece destek verdiklerini, ülkenin terörden temizlenmesinin bölgesel güvenliğe de katkı sağlayacağını aktardı.
ABD, bölgesel aktörler ve diplomasi trafiği
Açıklamalar, Türkiye’nin Suriye dosyasında ABD başta olmak üzere uluslararası ve bölgesel aktörlerle yürüttüğü yoğun diplomasi trafiği bağlamında da dikkat çekti. Fidan, 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanmasına yönelik ABD ve Suriye hükümetiyle yakın eşgüdüm sürdürüldüğünü, bunun Suriye’nin terörle mücadele kapasitesini güçlendirmeye dönük daha sistematik bir yapıya dönüştüğünü anlattı. Ankara, SDG/YPG yapılanmasının Suriye ordusuna entegrasyonu gibi başlıklarda Washington ile temaslarını sürdürürken, İsrail’in Suriye’nin güneyindeki faaliyetlerinin yeni bir gerilim hattı yarattığına işaret ediyor ve bu tabloyu da güvenlik hesaplamalarına dahil ediyor. Fidan’ın mesajları, Türkiye’nin hem sahadaki askeri mevcudiyetini hem de diplomatik girişimlerini, milli güvenliği merkeze alan bir çizgide devam ettirme iradesini ortaya koyan son halkalardan biri olarak öne çıktı.
Yorumlar
Kalan Karakter: