Yemen’de İran destekli Husi hareketinin lideri Abdulmelik el-Husi, 14 Haziran gecesi El-Mesire Televizyonu’nda yaptığı konuşmada, İsrail’e karşı “zaman ve mekanla sınırlı olmayan, daimi ve açık bir savaş” tehdidinde bulundu. İsrail’in 13 Haziran’da İran’a düzenlediği ve nükleer tesisler ile üst düzey askeri yetkilileri hedef alan “Yükselen Aslan” operasyonunun ardından başlayan çatışmalar, üçüncü gününde bölgeyi kaosa sürüklerken, Husi’nin bu çıkışı gerilimi yeni bir boyuta taşıdı. Husi, İsrail’in İran’daki saldırganlığını “küstah ve acımasız” olarak nitelendirerek, tüm İslam ülkelerinin İsrail’e karşı birleşmesi gerektiğini savundu.
Husilerin bu tehdidi, İran’ın İsrail’e yönelik “Gerçek Vaat 3” misilleme saldırısının hemen ardından geldi. İran’ın hipersonik füzelerle Tel Aviv ve Hayfa’yı vurması, 10 İsraillinin ölümüne ve 208 kişinin yaralanmasına neden oldu. Husi’nin açıklamaları, Yemen’in Gazze’deki soykırıma destek vermeye devam edeceğini ve İran’la dayanışma içinde olduğunu gösteriyor. Bölgedeki bu çok katmanlı çatışma, küresel piyasaları ve diplomatik dengeleri sarsarken, Husi hareketinin rolü dikkat çekiyor.
Abdulmelik el-Husi’nin tehditleri ve Husi hareketinin pozisyonu
Abdulmelik el-Husi, konuşmasında İsrail’in İran’daki nükleer tesisleri ve askeri liderleri hedef alan saldırılarını “bölge için tehlikeli bir adım” olarak değerlendirdi. “İsrail, nükleer kirliliği hiçe sayarak İran’ın Natanz tesisini vurdu; bu, tüm bölge için riskler taşıyor” diyen Husi, İsrail’e karşı “daimi ve açık savaş” ilan etti. Al Jazeera’ya göre, Husi, İsrail’le çatışmaya giren herhangi bir İslam ülkesini desteklemenin “İslam ümmetinin sorumluluğu” olduğunu vurguladı ve İran’ın misillemelerini “meşru bir yanıt” olarak nitelendirdi. Husiler, 2014’ten beri Yemen’in başkenti Sanaa’yı kontrol ediyor ve İran’dan aldıkları balistik füzeler, dronlar ve eğitimle askeri kapasitelerini güçlendirdi. Reuters, Husi hareketinin Kızıldeniz’deki ticari gemilere ve İsrail’e yönelik saldırılarla küresel ekonomiye zarar verdiğini bildiriyor. Husi’nin bu tehdidi, hareketin İran’ın “Direniş Ekseni”ndeki rolünü pekiştirme ve Gazze’deki Filistinlilere destek stratejisini sürdürme çabası olarak görülüyor. Ancak, Yemen’deki insani kriz ve Husi kontrolündeki bölgelerde artan baskılar, bu söylemin iç politikaya da hizmet ettiğini düşündürüyor.
İsrail-İran çatışmasının üçüncü günü: Ağır kayıplar ve misillemeler
İsrail’in 13 Haziran’da başlattığı “Yükselen Aslan” operasyonu, İran’ın Tahran, Tebriz, İsfahan’daki Natanz nükleer tesisi ve diğer şehirlerdeki askeri ve enerji hedeflerini vurdu. Hürriyet’in haberine göre, saldırılarda Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami ve dokuz nükleer bilim insanı dahil 78 kişi öldü, 320’den fazla kişi yaralandı. İran, 14 Haziran gecesi “Gerçek Vaat 3” operasyonuyla misilleme yaptı. Hipersonik Fettah füzelerinin kullanıldığı saldırıda, Tel Aviv’in Weizmann Bilim Enstitüsü hasar gördü, Hayfa’da patlamalar yaşandı ve 10 İsrailli hayatını kaybetti. BBC, İran’ın 100’den fazla füze ateşlediğini, ancak İsrail’in “Demir Kubbe” sisteminin çoğunu durdurduğunu aktardı. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, “Çok hüzünlü ve zor bir sabah” diyerek kayıpları doğruladı. İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi, 15 Haziran’da İsrail’in saldırıları durdurması halinde misillemelerin sona ereceğini söyledi, ancak İsrail’den yanıt gelmedi. Çatışmalar, Kızıldeniz’deki Husi saldırılarını ve bölgesel istikrarsızlığı körükleyerek küresel endişeleri artırıyor.
Bölgesel ve küresel yansımalar: Husi tehdidinin ötesinde
Husi hareketinin İsrail’e yönelik “daimi savaş” tehdidi, İran’ın “Direniş Ekseni” stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. The Times of Israel’e göre, Husiler, 2023’ten beri İsrail’e 200’den fazla füze ve 170 dron saldırısı düzenledi, Kızıldeniz’de 100’den fazla ticari gemiyi hedef aldı. Bu saldırılar, Süveyş Kanalı’ndaki trafiği yüzde 90 azalttı ve küresel nakliye maliyetlerini artırdı. ABD ve İngiltere’nin Husi hedeflerine yönelik hava saldırıları, hareketin askeri kapasitesini sınırlamakta başarısız oldu; Husi lideri Abdulmelik el-Husi, bu saldırılara rağmen direnişlerini sürdüreceklerini belirtti. ABD Başkanı Donald Trump, İran’ı Husi saldırılarının sorumlusu tutarak “daha önce görülmemiş bir güçle” karşılık vereceği tehdidinde bulundu, ancak aynı zamanda diplomasi önerdi. Çin ve Rusya, İran’a destek vererek BM Güvenlik Konseyi’nde yaptırımlara karşı çıkıyor. Bloomberg, İran’ın enerji tesislerine yönelik saldırıların petrol fiyatlarını varil başına 82 dolara yükselttiğini bildiriyor. Husi hareketinin bu tehdidi, Yemen’deki insani krizi (19,5 milyon kişi yardıma muhtaç) daha da kötüleştirirken, bölgedeki çatışmaların genişleme riskini artırıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: