İsrail’in 13 Haziran’da İran’a yönelik başlattığı geniş çaplı saldırılar, ağır bir insani bilanço bıraktı. İran Sağlık Bakan Yardımcısı Abdurrahman Rustemiyan, 21 Haziran’da Tahran’daki İmam Humeyni Hastanesi’nde yaptığı açıklamada, saldırılarda hayatını kaybeden sivil sayısının 430’a, yaralı sayısının ise 3.500’e yükseldiğini duyurdu. Çatışmalar, nükleer tesisler ve üst düzey askeri yetkilileri hedef alan İsrail operasyonlarıyla başladı ve İran’ın misilleme saldırılarıyla devam ediyor. Bölgedeki gerilim, uluslararası toplumun endişelerini artırıyor.
Saldırıların başlangıcı ve hedefler
İsrail, 13 Haziran 2025’te İran’ın nükleer tesislerini ve askeri altyapısını hedef alan sürpriz bir operasyon başlattı. Natanz Nükleer Tesisi başta olmak üzere, Alborz, Fars, Hamedan, Kermanşah, Tahran ve diğer illerdeki tesislere 200’den fazla savaş uçağıyla 330’un üzerinde mühimmat kullanıldı. Saldırılarda, İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami ve 9 nükleer bilim insanı öldürüldü. İran, bu saldırılara “Ciddi Ceza Operasyonu” adını verdiği misillemeyle yanıt verdi ve Tel Aviv, Hayfa gibi şehirlerde 100’den fazla füze ve İHA ile saldırılar düzenledi. Çatışmalar, 7 Ekim 2023’teki Gazze savaşından bu yana artan gerginliğin doğrudan bir çatışmaya dönüşmesi olarak değerlendiriliyor.
Sivil kayıplar ve insani kriz
İran Sağlık Bakanlığı’nın 15 Haziran’daki açıklamasında, İsrail’in saldırılarında 224 sivilin öldüğü ve 1.277 kişinin yaralandığı bildirilmişti. Ancak 21 Haziran’da Rustemiyan’ın güncellediği rakamlar, sivil kayıpların 430’a, yaralıların ise 3.500’e ulaştığını ortaya koydu. Saldırılar, Tahran’daki devlet televizyon binası ve enerji altyapısı gibi sivil alanları da vurdu. İran Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in “sivil hedeflere yönelik kasıtlı saldırılar” gerçekleştirdiğini iddia ederken, Uluslararası Af Örgütü, her iki tarafın da uluslararası insancıl hukuka uyması gerektiğini vurguladı. İsrail tarafında ise İran’ın misilleme saldırılarında en az 24 sivil öldü, 600’e yakın kişi yaralandı.
Uluslararası tepkiler ve diplomasi çağrısı
İsrail’in saldırıları, İran ile ABD arasında nükleer müzakerelerin kesintiye uğradığı bir dönemde gerçekleşti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), 12 Haziran’da İran’ı nükleer yükümlülüklerine uymamakla suçlamış, İran ise saldırılar sonrası Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’ndan çekilme sürecini başlatmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’daki İİT toplantısında, İsrail’in saldırılarını “haydutluk” olarak nitelendirerek diplomasi çağrısı yaptı. Avrupa Birliği liderleri de de-eskalasyon için müzakere önerdi. Ancak İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, “Bombardıman altındayken müzakereye oturamayız” diyerek diplomasi için öncelikle saldırıların durması gerektiğini belirtti. Çatışmaların bölgesel bir savaşa dönüşme riski, küresel endişeleri artırıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: