Gazze Şeridi’nde İsrail ordusunun yardım dağıtım merkezlerine yönelik saldırıları, insani krizi derinleştiren bir trajediye dönüştü. Filistin hükümetinin açıklamasına göre, 27 Mayıs’tan bu yana bu merkezlerde düzenlenen saldırılarda 125 kişi hayatını kaybetti, 736 kişi yaralandı ve 9 kişi kayıp. Açlıkla mücadele eden sivillerin umut bağladığı yardım noktalarının, ölüm tuzaklarına dönüşmesi uluslararası toplumda büyük yankı uyandırdı.
Saldırılar, özellikle Refah ve Netzarim Koridoru çevresindeki yardım merkezlerinde yoğunlaştı. Filistinli yetkililer, bu merkezlerin İsrail ve ABD güdümünde organize edildiğini ve bağımsız yardım kuruluşlarının devre dışı bırakıldığını öne sürüyor. Peki, bu saldırılar nasıl gerçekleşiyor, hangi aktörler tartışmaların odağında ve uluslararası toplum neden alarma geçti?
Yardım merkezleri hedefte: Sivillere ateş açılıyor
Filistin hükümetinin Medya Ofisi, İsrail ordusunun ve bir ABD merkezli güvenlik şirketinin yardım merkezlerinde toplanan sivillere ateşli silahlar ve patlayıcılarla saldırdığını bildirdi. Son saldırılarda 13 kişi hayatını kaybetti, 153 kişi yaralandı. Yetkililer, bu merkezlerin insani yardım dağıtımı için değil, sivilleri hedef alan operasyonlar için kullanıldığını vurguladı. Açıklamada, “Yardım adı altında kurulan bu noktalar, açlıkla mücadele eden halkı tuzağa düşüren kanlı senaryoların parçası oldu” ifadeleri yer aldı.
Saldırıların sistematik bir şekilde gerçekleştiği belirtiliyor. Refah’ın Mevasi bölgesinde zırhlı araçlardan açılan ateş ve Netzarim Koridoru’nda patlayıcılarla düzenlenen saldırılar, sivillerin güvenliğini tamamen ortadan kaldırdı. Yerel kaynaklar, aralarında çocukların da bulunduğu yaralıların Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’ne taşındığını, ancak hastanelerin yetersiz ekipman ve personel nedeniyle çaresiz kaldığını aktardı. Bu durum, Gazze’deki sağlık sisteminin çöküşünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Tartışmalı vakıf: Gazze İnsani Yardım Vakfı
Yardım dağıtım sürecini yönettiği belirtilen Gazze İnsani Yardım Vakfı, eleştirilerin merkezinde yer alıyor. Şubat ayında İsviçre’nin Cenevre kentinde kurulan vakfın bağımsız olduğu iddia edilse de, Filistinli yetkililer ve BM ajansları, vakfın İsrail ve ABD tarafından yönlendirildiğini savunuyor. Vakfın icra direktörü Jake Wood’un istifası, bu iddiaları güçlendirdi. Wood, istifa açıklamasında, yardım modelinin “insani ilkelerle bağdaşmadığını” ve tarafsızlık, insanlık ve bağımsızlık ilkelerinden ödün verildiğini belirtti.
Filistin hükümeti, vakfın faaliyetlerinin Birleşmiş Milletler ve bağımsız yardım kuruluşlarını devre dışı bıraktığını öne sürüyor. Yerel kaynaklar, yardım merkezlerinin İsrail ordusunun kontrolünde olduğunu ve dağıtım sürecinin sivilleri bir araya toplayarak hedef haline getirdiğini iddia ediyor. Bu durum, yardım bekleyen halkın güvenlik tehdidiyle karşı karşıya kalmasına yol açıyor. Saldırılar, Gazze’deki insani krizi daha da ağırlaştırırken, vakfın rolü uluslararası toplumda tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Uluslararası toplumda endişe: Çağrılar artıyor
İsrail’in yardım merkezlerine yönelik saldırıları, uluslararası toplumda ciddi endişe yaratıyor. BM ve insan hakları örgütleri, sivillerin hedef alınmasının savaş suçu teşkil edebileceğini belirtiyor. Saldırılar, Gazze’deki insani dengeleri altüst ederken, yardım çalışmalarının güvenliğini de tehdit ediyor. Avrupa Birliği ve bazı Arap ülkeleri, İsrail’e saldırıları durdurma çağrısı yaptı, ancak bu çağrılar henüz karşılık bulmadı.
Gazze’deki sağlık sektörünün durumu da alarm veriyor. İngiliz doktor Victoria Rose, Nasır Tıp Merkezi’nde gönüllü çalışırken, hastanelerin ateşli silah yaralanmalarıyla dolu olduğunu ve tıbbi malzeme eksikliğinin hayat kurtarmayı imkânsız hale getirdiğini anlattı. Bu durum, uluslararası yardım kuruluşlarının Gazze’ye erişiminin engellenmesiyle daha da kötüleşiyor. Filistinli yetkililer, bağımsız yardım kanallarının açılması ve İsrail’in kuşatmasının kaldırılması gerektiğini vurguluyor.
Gazze Şeridi’nde yardım merkezlerine yönelik saldırılar, insani krizi bir katliam boyutuna taşıdı. 125 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı bu trajedi, uluslararası toplumun acil harekete geçmesini gerektiriyor. Filistinli yetkililer, sivillerin güvenliğinin sağlanması ve bağımsız yardım kuruluşlarının devreye girmesi için çağrıda bulunurken, dünya bu vahşete sessiz kalmamalı. Saldırıların durdurulması ve sorumluların hesap vermesi, Gazze’deki halkın hayatta kalması için kritik önem taşıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: