Kurtuluş mücadelesinin verildiği kıtlık döneminde ortaya çıkan ve gastronomi kenti Gaziantep’in coğrafi işaretini içerdiği mıcırık aşı, günümüzde yöre halkının vazgeçemediği, içlerinin ise unutamadığı lezzetler arasında yer alıyor.
Gaziantep’te kıtlık döneminde ortaya çıkan ve son dönemlerin geçtiği işaret alan mıcırık aşı, Güneydoğu’da hem lezzeti hem de beslenme özelliği nedeniyle ilgi görüyor. Yemeklerden, sosyal ve kültürel bölgelere kadar buram buram tarih kokan Gaziantep’in ünü dünyaya yayılan yemekler arasında bulunan mıcırık aşı, meşakkatli bir yapım aşamasına rağmen bütçe dostu sofraların vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alıyor. Yöre yerli yanı sıra bölge gelen yerli ve yabancı hayvanların de tadına bakılan aş, unutamadığı lezzetler arasında yer alan yer. Yerli ve içeceklerin kapıldığı çekici mıcırık aşı lezzetiyle ve besleyici yönüyle öne çıkıyor. Gaziantep’in kültürel ve yöresel mutfağındaki yaşamı sürdürmek için uğraşan işletmelerin uygun fiyat tarifesiyle kurtuluş savaşındaki lezzeti damaklarda tarihi yaşatıyor.
Gaziantep Küçükırık Aşı; kuşbaşı et veya kıyma, pirinç, salça, börk veya mıcırık veya her ikisi de kullanarak bir yemektir. Börk, patlıcanın yeşil kısmı ile birlikte kesilen baş kısmı; mıcırık ise patlıcanlar oyulurken çıkartılan iç tüketimin güneşte kurutulması ile elde edilir. Kolay yapılan bir yemek olduğu için evlerde de çok tercih edilen bir yemektir.
“tadından ve sonucunda hiçbir şey eksilmeden geçmişten günümüze gelen bir yemektir”
Küçük aşının kurtuluş savaşında yaşanan kıtlıktan dolayı ortaya çıktığını anlatan Yusuf Pektaş, “Mıcırık aşı kurtuluş savaşından kalan tarihi bir yemektir. 6 bin 317 şehit zamanı kendi başımıza şehrimizi savunmak zorunda kaldığımız için kıtlık ortaya çıktı. Annelerimiz ev patlıcanın sap kısımlarını da değerlendirerek yaptıkları ve o geçmişteki tadından ve sonunda hiçbir şey eksilmeden gelen bir yemektir. Geleneksel bir yemektir” dedi.
Tüm evlerde kolayca yapılabildiği gibi patlıcanın sapı diye bilinen börk parçası da kullanılarak büyük ölçüde israfın önüne geçiliyor. Pektaş, “İç harcında patlıcan ve büyüyen biberin öz kısımlarından oluşur. Nişan atmıyoruz, biz Gaziantepliler israfı sevmeyen bir toplumuz ve patlıcanı nasıl ki yemek yapıyorsak sap kısmını da değerlendirerek yemek yapıyoruz. Ekstra olarak iç harcında ödeyeceği biber ve patlıcanın sap kısmı pirinç dışında, soğan ve sarımsak var. Bundan dolayı antibiyotik gibidir” şeklinde konuştu.
Tarihi evlerin yurtlarında etkilemiş olduklarından ve her insanın yaşadığı yerleşim yerlerini yiyip, geçmiş ve kültür damaklarında hissetmelerini hedeflediklerini aktaran Pektaş, “Mıcırık aşı dünya mutfağı kitaplarında yeri olan ve UNESCO tarafından coğrafi işaret alan bir yemektir. Turistler bu yemekleri bilmiyor. Biz tarihimizi anlattığımızda hoşlarına giderken ve yemek yedikleri zaman beğeniyorlar. Güler yüzle birlikte gidiyorlar. Depremden sonra rahatlamaların az gelişiyle günde ortalama 60 tabak satmaya başladı. Depremden önce 80 tabak satıyordu. Aylık olarak ortalama 3 bin 500 tabak mıcırık aşı satıyoruz. Her kesimden insanın cebine uygun olacak şekilde tabağını 40 TL gibi bir cüzi rakamdan yemeye sunuyoruz ve fiyat artırmamıza gitmeyiz” diye konuştu.