Gazze’deki insani krize dikkat çekmek için düzenlenen “Küresel Gazze Yürüyüşü”, Mısır’ın başkenti Kahire’de beklenmedik bir engelle karşılaştı. Refah Sınır Kapısı’nda barışçıl bir gösteri planlayan uluslararası aktivistler, Mısır polisi tarafından gözaltına alındı. Aralarında Türk aktivist Erdal Elibüyük’ün de bulunduğu grup, Kahire Havalimanı ve otellerde sorguya çekildi, bazıları ise sınır dışı edildi. Elibüyük, “Gazze’ye yürümek, insanlığın vicdanına seslenmektir” diyerek yaşadıkları baskıyı duyurdu. Olay, İsrail’in “Madleen” gemisine müdahalesinin ardından geldi ve Mısır’ın güvenlik politikalarına yönelik eleştirileri artırdı.
Yürüyüş, 80’den fazla ülkeden binlerce aktivistin katılımıyla, Gazze’deki ablukayı kırmayı ve insani yardım talebini dünya gündemine taşımayı hedefliyordu. Ancak Mısır’ın sert müdahalesi, organizasyonun amacına gölge düşürdü. Aktivistler, Mısır’ın İsrail’in talepleri doğrultusunda hareket ettiğini öne sürerken, Mısır Dışişleri Bakanlığı “güvenlik” gerekçesiyle kısıtlamaları savundu. Bu haber, gözaltı sürecini, yürüyüşün amacını ve uluslararası tepkileri detaylı bir şekilde ele alıyor.
Gözaltı Süreci ve Aktivistlerin Deneyimleri
12 Haziran’da Kahire’ye ulaşan aktivistler, “Küresel Gazze Yürüyüşü” için hazırlık yaparken Mısır güvenlik güçlerinin müdahalesiyle karşılaştı. Türk aktivist Erdal Elibüyük, Umut Kervanı İnsani Yardım Vakfı Genel Başkan Yardımcısı olarak yürüyüşe katılmıştı. Elibüyük, sosyal medyada yaptığı paylaşımda, Kahire Havalimanı’nda dört saat bekletildiklerini, ardından Montecairo Oteli’nde Mısır istihbaratı tarafından üç saat sorguya çekildiklerini belirtti. Su içmelerine ve namaz kılmalarına izin verilmediğini, telefonlarına el konulduğunu ve psikolojik baskıya maruz kaldıklarını aktardı. Grup, minibüslere bindirilip 20 dakika yolculuk yaptıktan sonra otele geri getirildi ve fiili gözetim altına alındı. Elibüyük, “Amacımız Gazze için ses olmaktı, ama sesimiz bizi engelleyenlere çarptı” dedi. Aynı gün, Türkiye, Fas, Tunus, Almanya, Fransa, ABD ve Cezayir’den aktivistlerin de gözaltına alındığı bildirildi. Anadolu Gençlik Derneği’nden Hasan Basri Yazıcı ve Sait Böyük, 24 saatlik hukuksuz gözaltı sonrası sınır dışı edildiklerini, telefon ve pasaportlarına el konulduğunu ifade etti. Gazeteci Furkan Çalışkan ise “terörist muamelesi” gördüklerini ve askerlerin saldırısına uğradıklarını söyledi.
Küresel Gazze Yürüyüşü’nün Amacı ve Planı
“Küresel Gazze Yürüyüşü”, Gazze’deki ablukayı kırmayı ve insani krize dikkat çekmeyi amaçlayan uluslararası bir hareket. 80’den fazla ülkeden 3.000’e yakın aktivist, 12 Haziran’da Kahire’de buluşarak, 13 Haziran’da Ariş kentine geçmeyi planladı. Buradan 320 kilometre otobüsle, son 50 kilometreyi ise üç gün yürüyerek Refah Sınır Kapısı’na ulaşmayı hedeflediler. 15 Haziran’da büyük bir miting ve 20 Haziran’a kadar çadır eylemleri düzenlenecekti. Organizatörler, Gazze’de ateşkes, sağlık kuruluşlarının korunması, insani yardıma erişim ve ablukasının kaldırılmasını talep ediyor. Türkiye’den Dr. Hüseyin Durmaz, yürüyüşün insani temelde olduğunu ve STK’larla koordineli ilerlediğini vurguladı. Fas’tan Abdulhafiz es-Sariti, “Filistin halkı soykırıma uğruyor, bu suç durdurulmalı” diyerek katılım çağrısı yaptı. Ancak Mısır’ın müdahalesi, bu planları sekteye uğrattı. Yürüyüş, “Madleen” gemisinin İsrail tarafından durdurulmasının ardından karadan başlatılmıştı.
Mısır’ın Tutumu ve Uluslararası Tepkiler
Mısır Dışişleri Bakanlığı, Ariş ve Refah bölgelerine ziyaretlerin önceden onay gerektirdiğini, güvenlik gerekçesiyle kısıtlamalar uygulandığını açıkladı. Ancak aktivistler, iki ay öncesinden Mısır büyükelçilikleriyle iletişime geçtiklerini ve prosedürleri yerine getirdiklerini belirtti. Mısır’ın tutumu, İsrail’in Refah’a ulaşımı engelleme talepleriyle ilişkilendirildi. Doğruhaber, gözaltıların İsrail’in baskısıyla gerçekleştiğini öne sürdü. Avrupa Parlamentosu milletvekili Jaume Asens, Mısır’ın engellemelerini eleştirerek, “İsrail’in soykırımına karşı durmak ahlaki bir zaferdir” dedi. Güney Afrika’dan Nkosi Zwelivelile Mandela, yürüyüşün küresel bir vicdan çağrısı olduğunu savundu. Sosyal medyada, Mısır’ın “İsrail’in ablukasına ortak olduğu” eleştirileri yaygınlaştı. Öte yandan, bazı aktivistler sınır dışı edilirken, Türk yetkililerin İstanbul’da kendilerine destek olduğunu belirtti. Gözaltındaki aktivistlerin sayısı ve durumu belirsizliğini koruyor, organizatörler serbest bırakılma çağrısı yapıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: