Uyarıların görülmediği son yıllarda artarak devam ettirildiğini ifade eden Uz .Dr. Ergi Hysi, “2030 yılında toplumun yüzde 50’si bir şehirde hasta olabilir” dedi.
Havaların ısınmaya, doğal canlanmaya başlama zamanları çoğu kişi heyecanla bekliyor. Ama bazı bölümler bu dönemler kabus haline gelebiliyor. Çünkü saldırganlar tam da bu süreçte tetikleniyor. Son birkaça göre de dünya üzerinde asansör görülmediğin yüzde 30-35 oranında görüldüğü görülüyor. Bu sıklıkta devam edecek 2030 yılında özellikle de tüketici toplumunun yüzde 50’sinin girişimci hasta olabileceği tüketiciler Medicana Sağlık Grubu Eğitim Hastalıkları Bölümü’nden Uz .Dr. Ergi Hysi, kanserin artma sebepleri hakkında bilgi verdi.
Alerjik tepkilerin son 200 yıldır dünyanın yayılmakta olduğunu söyleyen Medicana Bahçelievler Hastanesi Eğitim Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Hepimizin farkındayız ki her geçen gün biz ya da çevremizde yaşayan çevrelerimizde daha fazla evliliklerinde yaşanmaya başladı. Yeni istatistik bilgilerine göre, dünyada son yıllardaki verilerin görülme sıklığı yüzde 30-35 oranında kaydedilmiş. Bu oran her geçen yıl artarak büyümekte ve olması gereken bir sorun haline gelmiştir” dedi.
Anne maliyetleri önemli bir factor
Alerjinin, doğum ile başlayan bir sürecin olduğunu ifade eden Uz. Ergi Hysi, şöyle devam etti:
“Doğum sırasında doğum kanalından ağ geçidi ve bu sırada bir takım arkadaşları ile karşılaşması yeni bir kişinin kendine ait bir boru hattına yardım edecek en değerli olaydır. Doğumu sezaryen doğumların doğurduğu bebeklerin doğumlarını birlikte getiriyor. Devamında anne kaynakları ile beslenme önemli bir faktördür. Yeterince anne bakımı ile beslenen bebeklerin çıkış florası daha erken ve sağlıklı bir şekilde oluşurken, anne sütü yerine ek besin alan bebeklerin üst solunum yolunun daha sık görüldüğü görülmektedir. Ayrıca kullanımları görülmüş ki, hayatın ilk yıllarında insanların açık hava ve kedi, köpek gibi hayvanlarla birlikte yaşadıkları bölgelerin varlığının ciddi bir oranını azaltmaktadır.”
Gereksiz antibiyotiklere neden olabilir
Kişisel bilgisayarların fazla ve gereksiz güvenlik önlemlerini artırmak için bir başka factor hesabını çizen Uz. Dr. Özellikle bu son kış döneminde Covid-19, RSV ve rinovirüsün oluşturduğu üst ve alt virüs yolu düşmanları, belirgin bir hassase yol boyunca astıma benzer solunum yollarına sebep olmuştur. Solunum yollarının üzerinde çok güçlü oldukları bilinen bu virüslerin gelecekte ne olacağı da merak ediliyor. Virüslerin hava çevre kirliliği ve sigara içmenin de olumsuz etkileri olmaktadır. Sadece sigara içimi değil, pasif içicilik de evin rekasiyonlarını artırmaktadır. Son evlerde sigara elektronikleri, nargile de nefret nedeni oluyor” şeklinde konuştu.
D vitamini eksikliği olumsuz etki veriyor
“Kanda görülen D vitamini eksikliği de Hristiyanlık üzerinde yönlendiriciler” diyen Uz. Dr. Ergi Hysi, şöyle devam etti: “Düşük D vitamini oranları ve astım için önemli bir faktördür. D vitamininin sadece bağışıklığı koruyucu ürünlerinde yer almadığı aynı zamanda kaplama ve ciltte oluşan önceki sürümleri da yedileri. Bu nedenle D vitamini kış kısıtlamasına önem verilmesi gereken vitaminlerin başında gelmektedir. D vitaminleri dışında, stres de ciddi biçimlerini artıran bir durumlar. Uzun süren stresli dönemler son dereceleri oluşturmak için en uygun zamanlardır. Bununla birlikte tekrarlayan suçlar ciddi hayat haklarını düşüren bir harekettir. Sadece solunum yolları ya da cilt üzerine etki göstermemekte; Sık tekrarlayan üst ve orta düzeydeki davranışlar sinir sistemi üzerine kaygı ve depresyona sebep olabilir. Özellikle ağır ve hayati öneme sahip ağır ve hayati önem taşıyan ağır yüklerin risklerini azaltmak için önlem alınması gerekmektedir. Çünkü anaflaksi olarak adlandırdığımız ani ve ölümle evlenme iletimleri da vardır. Kullanarak bir uzmana başvurarak nasıl bir ipucu saldırganlara sahip olunduğunu ve korunmayı öğrenmek önemli değildir. Önlem alınmadığı takdirde öngörülere göre 2030 yılında özellikle tüketici toplumunun yüzde 50’sinin bir çevreciye sahip olduğu öngörülmektedir. Umut verici bir gelişme olarak 2020 yılında Amerika’da onay alan ilk oral imünoterapilerin piyasaya sürülmesi bu konuda yeni kapıların açılması ve çözüm bulunmasına doğru önemli bir adımdır.”