ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, İsrail’in İran’a yönelik bir saldırı olasılığının “güçlü ve olası” olduğunu ifade ederek Orta Doğu’daki tansiyonu yükseltti. Trump, “Yakın olduğunu söylemek istemiyorum ama İsrail’in İran’a saldırısı pekala gerçekleşebilir. Bu güçlü ve olası ihtimal. Ben ise İran ile çatışmadan kaçınmak istiyorum,” diyerek diplomasiye öncelik verme isteğini vurguladı. Ancak bu sözler, bölgedeki hassas dengeleri sarsarak küresel piyasalarda ve diplomasi çevrelerinde endişe yarattı.
İsrail-İran gerilimi, son haftalarda artan karşılıklı açıklamalar ve istihbarat sızıntılarıyla yeni bir boyut kazandı. İran, İsrail’in nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırıya karşı en yüksek hazırlık seviyesinde olduğunu duyururken, Tahran’ın elinde İsrail’e ait gizli belgeler bulunduğu iddiası, çatışma riskini artırıyor. Trump’ın açıklamaları, ABD’nin bölgedeki personelini çekme kararıyla birleşince, Orta Doğu’da yeni bir krizin kapıda olabileceği yorumlarına yol açtı. İşte Trump’ın açıklamalarının detayları, İran’ın tepkisi ve bölgedeki son durum.
Trump’ın Açıklamaları ve ABD’nin Tutumu
12 Haziran’da Beyaz Saray’da gazetecilere konuşan Donald Trump, İsrail’in İran’a yönelik olası bir askeri harekâtını değerlendirdi. İsrail’in İran’ın nükleer programını hedef alma ihtimalini “güçlü ve olası” olarak nitelendiren Trump, kişisel olarak İran ile çatışmadan kaçınmayı tercih ettiğini belirtti. 11 Haziran’da yaptığı başka bir açıklamada, Orta Doğu’nun bazı bölgelerinin tehlikeli hale geldiğini söyleyerek ABD personelini çekme kararı aldığını duyurdu. Bu karar, Trump’ın diplomasiye şans vermek istediği yorumlarına yol açsa da, İsrail’e yönelik net bir kırmızı çizgi çizmediği için spekülasyonları artırdı. Trump, daha önce nükleer müzakerelerde ilerleme kaydedilmezse ABD’nin İsrail ile birlikte İran’a karşı askeri harekâta liderlik edebileceğini ima etmişti. Ancak şu an için diplomasiyi önceleyen bir yaklaşım sergiliyor.
İran’ın Sert Tepkisi ve Hazırlıkları
İran, İsrail ve ABD’den gelen tehditlere karşı en üst düzeyde askeri hazırlık yaptığını duyurdu. İran’ın İngilizce yayın yapan devlet televizyonu Press TV’ye konuşan bir üst düzey güvenlik yetkilisi, “İsrail veya ABD herhangi bir saldırganlık eylemine kalkışırsa, hızlı ve beklenmedik bir karşılık verilecek,” dedi. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, 7 Haziran’da İsrail’e ait binlerce gizli belgenin ele geçirildiğini açıklamıştı. Bu belgeler, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Mariano Grossi tarafından doğrulandı. Belgelerin, İsrail’in nükleer tesisleri, ekonomik ve askeri altyapısına yönelik hedefleme için kullanılabileceği belirtildi. İran Savunma Bakanı Aziz Nasırzade, 11 Haziran’da yaptığı açıklamada, herhangi bir saldırıda bölgedeki tüm ABD üslerini hedef alacaklarını ifade ederek, “Tereddüt etmeyeceğiz,” diye ekledi. İran’ın bu sert söylemi, olası bir çatışmada caydırıcılık oluşturma amacı taşıyor.
Bölgedeki Gerilim ve Diplomasi Çabaları
İsrail-İran gerilimi, son aylarda artan karşılıklı eylemlerle tırmanıyor. İran, İsrail’in Ekim 2024’te düzenlediği hava saldırılarının hava savunma sistemlerini büyük ölçüde imha ettiğini, ancak nükleer tesislerine yönelik bir saldırıya misilleme yapacağını duyurdu. İsrail ise İran’ın nükleer programını tamamen durdurmayı hedefliyor ve herhangi bir anlaşmanın uranyum zenginleştirmeyi sıfıra indirmesini talep ediyor. Trump, Nisan ve Mayıs aylarında İsrail’in İran’a yönelik saldırı planlarını engellediğini belirtmiş, nükleer müzakerelere şans tanımak istediğini söylemişti. Ancak 12 Haziran’daki açıklamaları, bu engellemenin geçici olabileceğini gösteriyor. ABD ile İran arasında Umman ve Roma’da yürütülen nükleer görüşmeler, uranyum zenginleştirme seviyeleri ve denetim mekanizmaları konusunda tıkanmış durumda. İran’ın zenginleştirme hakkını koruma ısrarı, İsrail’in ise sıfır zenginleştirme talebi, diplomasinin önündeki en büyük engeller. Bölgedeki bu gerginlik, küresel enerji piyasalarını ve jeopolitik dengeleri etkilemeye devam ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: