Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Arif Aras’ın yargılandığı dava, Türkiye’nin iş dünyası ve hukuk çevrelerinde geniş yankı uyandırıyor. 13 Şubat’ta gerçekleşen TÜSİAD Genel Kurulu’nda yaptıkları konuşmalar nedeniyle “zincirleme şekilde basın yoluyla yanıltıcı bilgi yaymak” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamalarıyla karşı karşıya kalan iki yönetici, ilk duruşmada önemli bir rahatlama elde etti. İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi, Turan ve Aras hakkındaki yurt dışı çıkış yasağını kaldırarak davayı 23 Eylül’e erteledi.
Davanın seyri, hem TÜSİAD’ın ifade özgürlüğü çerçevesindeki rolünü hem de Türkiye’de iş dünyasının siyasi eleştirilere yönelik karşılaştığı baskıları yeniden gündeme taşıyor. Mahkemenin ara kararı, iş dünyasında ve kamuoyunda bir nebze rahatlama yaratırken, dava sürecinin nasıl ilerleyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.
Konuşmaların Gölgesinde Başlayan Soruşturma
Soruşturma, TÜSİAD’ın 13 Şubat’taki Genel Kurulu’nda Orhan Turan ve Ömer Arif Aras’ın yaptığı konuşmalara dayanıyor. Orhan Turan, konuşmasında, “Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden ne iç ne de dış sorunları çözebiliriz” diyerek, hukukun ekonomik ve toplumsal sorunların çözümündeki kritik rolüne vurgu yaptı. Ömer Arif Aras ise, son dönemde yaşanan siyasi ve toplumsal gelişmelerin toplumda derin endişe yarattığını belirtti. Aras, özellikle kayyum atamaları, gazeteci tutuklamaları ve seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması gibi konuları eleştirerek, bu durumların hukuki güveni zedelediğini savundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu ifadeleri “gerçeğe aykırı” ve “kamu barışını bozmaya elverişli” olarak nitelendirerek soruşturma başlattı. İddianamedeki suçlamalar, iki yöneticinin konuşmalarını ekonomik ve sosyal manipülasyon amacıyla kullandığını öne sürüyor.
İddianame ve Yargı Süreci: Ağır Suçlamalar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Turan ve Aras’ı “zincirleme şekilde basın yoluyla yanıltıcı bilgi yaymak” suçundan 1 yıl 10 aydan 5 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla yargılıyor. Ayrıca, “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçundan da 50 günden az olmamak üzere adli para cezası talep ediliyor. İddianame, yöneticilerin konuşmalarında “içeriğini bilmedikleri siyasi, hukuki ve adli olaylar hakkında değerlendirme yaparak hukuki güvensizlik algısı yarattığını” iddia ediyor. 14 Şubat’ta başlayan soruşturma kapsamında, Turan ve Aras polis eşliğinde ifadeye götürüldü ve nöbetçi hakimlik tarafından yurt dışı çıkış yasağı ile adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bu süreç, özellikle CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından “siyasi baskı” olarak eleştirildi ve kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açtı.
Mahkemenin Ara Kararı ve Savunmalar
20 Mayıs’ta İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada, Orhan Turan ve Ömer Arif Aras savunma yaptı. Turan, aylık gelirinin 1 milyon TL olduğunu, makine mühendisi olarak yalıtım sektöründe faaliyet gösterdiğini ve 80 ülkeye ihracat yaptığını belirtti. Konuşmasının TÜSİAD’ın tüzüğüne uygun olduğunu ve hukukun üstünlüğüne vurgu yaptığını savundu. Aras ise aylık gelirinin 900 bin TL olduğunu, 38 yıldır aynı bankada çalıştığını ve konuşmasının TÜSİAD’ın “Perspektif 2025” raporuna dayandığını ifade etti. Aras, suçlamaların delilsiz ve dayanaksız olduğunu, ifadelerinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Mahkeme, savcının 5 yıl 6 ay hapis talebine rağmen, yurt dışı çıkış yasağını ve adli kontrol şartını kaldırarak davayı 23 Eylül’e erteledi. Bu karar, iş dünyasında olumlu bir gelişme olarak karşılandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: