20 Mart 2026’da sinemaseverlerle buluşacak olan “Çatlı” filminin ilk basın toplantısı, Eyüpsultan’daki Kemer Film Platoları’nda gerçekleştirildi. Oyuncuların ilk kez basın karşısına çıktığı bu toplantıya; Abdullah Çatlı’nın eşi Meral Çatlı, kızları Selcen Çatlı ve Doç. Dr. Gökçen Çatlı, filmin ana oyuncu kadrosu, davetliler ve basın mensupları olarak bizler katıldık.
Proje sorumluluğunu Onur Tan’ın üstlendiği, yönetmen koltuğunda Deniz Enyüksek’in oturduğu filmde, Abdullah Çatlı karakterini eski Galatasaraylı futbolcu Vedat İnceefe canlandırıyor. İnceefe için bu film aynı zamanda ilk sinema deneyimi. Kadroda ayrıca Eren Vurdem, Ömer Kurt, Engin Benli, Erdal Küçükkömürcü, Şiva Behrouzfar, Nizam Namidar ve Turgay Tanülkü gibi güçlü isimler yer alırken, Yunus Emre Yıldırımer konuk oyuncu olarak karşımıza çıkıyor. Senaryosu Onur Tan ve Nevzat Erkul imzası taşıyan film, 20 Mart'ta izleyiciyle buluşuyor.

Çatlı 2026 Cuma günü vizyona girecek.
Toplantıda beni en çok etkileyen anlardan biri, Abdullah Çatlı’nın kızları Selcen ve Gökçen Hanım’ın başrol oyuncusu Vedat İnceefe için söyledikleriydi. Bana özellikle şunu söylediler:
“Babamı inanılmaz derecede andırıyor… Yemek yiyişinden, çatal tutuşuna kadar.”
Bu cümle bile başlı başına filmin ne kadar titizlikle hazırlandığını anlatmaya yetiyordu.
Hem filmin konsept danışmanı hem de Abdullah Çatlı’nın kızı olan Gökçen Çatlı, basın mensuplarına yaptığı konuşmada şu sözleri kullandı:
“Babam, kuşkusuz bir dönemin çok önemli bir figürüydü. O dönemde aldığı kararlarla, hem yakın çevresine hem de ülkesine farklı bir gelecek çizdi. Biz de bu filmde onu anlatmaya gayret ettik.”
Salonda sessizlik vardı. Çünkü bu sözler sadece bir film tanıtımı değil, bir evladın babasına dair içten bir yüzleşmesiydi.

Basın toplantısında Abdullah Çatlı’nın eşi Meral Çatlı da vardı. İnanın bana, son derece zarif, içten ve vakur bir hanımefendi. Kendisine samimiyetle “Meral teyze” diyebildim… Şöyle dedi:
“Bunca yapılan spekülasyona, merak edilenlere bu filmimizle cevap veriyoruz.”
Ve sonra… Benim için günün en unutulmaz anı geldi.
Söz alıp Abdullah Çatlı’nın kızlarına merak ettiğim bir soruyu sordum:
“Bu filmle birlikte, babanızın hiç bilmediğiniz bir yönünü keşfettiniz mi?”
Gökçen Hanım ki ; ben ona artık rahatlıkla Gökçen abla diyorum çünkü yıllara dayanan bir tanışıklığımız var , o an çok duygulandı. Ben de çok duygulandım… Tüylerim diken diken oldu.
Cevabı şuydu:
“Babamı, kardeşimle birlikte çok fazla paylaşamazdım. Ve bu hissin aslında ne kadar doğru bir his olduğunu bir kez daha anımsadım. Babam çok yönlü bir karakterdi, sorumlulukları çoktu. Bazen kendimizi onu beklerken bulurduk. Bilirdik ki bunun sebebi milli hususlardı. Mücadele ederken bazen kendime ve kardeşime sorardım: ‘Acaba babamın aklında ne kadar varız?’ Çünkü onu çok severdik… Hâlâ da öyle. Bu filmde şunu keşfettim: Biz onun yanında yokken bile, o mücadele ederken bile, babamın yüreğinde, zihninde, avuçlarının ucunda, dilinin ucunda ne kadar çok olduğumuzu bilmiyordum.”
Bu sözler salona ağır bir sessizlik bıraktı. O an anladım ki, bu film sadece bir biyografi değil… Bir evlat hikâyesi, bir özlem, bir sevgi itirafı.
Bir sevgi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Toplantının sonunda galaya da davet edildim. O duyguyu sinema salonunda da yaşamak için sabırsızlanıyorum. Şimdiden bol gişeli, bol izleyicili olmasını diliyorum.
20 Mart 2026’da herkesi sinemalara davet ediyorum.
Bu, sadece bir film değil; yürekle anlatılmış bir dönem hikâyesi.
Yorumlar
Kalan Karakter: