Özellikle depremler ve idari kararlarla kapanan müzelerle ilgili tartışmalar toplumsal hafızada derin izler bıraktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 217 müzenin 35’i şu an ziyarete kapalı durumda. Bunların bazılarında, on yılı aşan bir süredir restorasyon ya da güçlendirme adı altında bir türlü bitirilemeyen çalışmalar söz konusu. Özellikle Antalya Arkeoloji Müzesi’nin tamamen yıkılarak yeni bir binanın planlanması kararı, mimari ve toplumsal açıdan çok sayıda itiraza neden oldu.
Antalya Arkeoloji Müzesi’nde yaşanan süreç aslında tüm ülkede benzer şekilde işliyor. Depreme dayanıksızlık ve artan eser depolama ihtiyacı gibi gerekçelerle alınan yıkım kararı, mevcut binanın güçlendirilmesiyle ilgili daha uygun bir yolun mümkün olup olamayacağı tartışmasını beraberinde getirdi. Uzmanlar ve sivil toplum kuruluşları, binanın performans analizinin tam yapılmadığını belirterek yıkım kararına itiraz etti. 2,5 milyar TL’lik yeni müze bütçesine karşılık, mevcut müzenin güçlendirilmesinin çok daha düşük bir maliyetle mümkün olacağı gündeme geldi. Buna rağmen, yıkım uygulandı ve koleksiyonun büyük kısmı geçici depolara taşındı. Yıkımla birlikte, binlerce eserin nerelerde ve hangi koşullarda saklanacağına dair ise kamuya ayrıntılı bilgi verilmedi.
Müzelerin Kapanma Sorunu ve Kamusal Etki
Türkiye’de sadece Antalya örneğiyle sınırlı kalmayan benzer sıkıntılar, Anamur, Isparta, Elazığ gibi çeşitli illere yayıldı. Anamur Müzesi, 2012’den bu yana kapalı. İdari, mali ve proje revizyonları gecikmeleri temel nedenler arasında başı çekiyor. Yıllara yayılan bu kapanma süreçleri, eserlerin depolanmasında güvenlik sorunları, kamusal erişim kaybı ve yerel kültür turizminin ciddi biçimde zedelenmesiyle sonuçlanıyor. Uzmanlar, deprem güvenliği gerekçesiyle günü kurtaran tadilatların elbette zorunlu olduğunu vurgularken; yıllar süren “geçici” kapanışların müze ve ören yerlerinin asıl varlık nedenine zarar verdiğine dikkat çekiyor.
Antalya Arkeoloji Müzesi’nin Yıkımında Son Durum
Antalya Arkeoloji Müzesi, Temmuz 2025’te resmi olarak ziyarete kapatıldıktan sonra, binası tamamen yıkıldı. Bakanlık, süreci depreme dayanıksızlık ve artan depolama ihtiyacıyla açıklarken, müzenin mevcut binasının güçlendirilmesi için 180 milyon TL’lik bir maliyetin yeterli olacağı ama yeni bina için 2,5 milyar TL’lik bir bütçenin ayrıldığı ortaya çıktı. Bu gelişmelere kamuoyunun ve uzmanların yoğun tepkisi oluştu. Ayrıca, müze içerisindeki 100 bine yakın eser geçici depolara aktarıldı. Şu anda bu eserlerin büyük kısmı müze bahçesinde ve taşınan konteynerlerde saklanıyor. Henüz yeni müzenin tamamlanacağı 2026 yılı Kasım ayına kadar bu koleksiyonun ne olacağı ise açıklığa kavuşmuş değil.
Kapanan Müzeler ve Toplumsal Hafıza
Türkiye genelinde kapalı kalan ve yıllardır açılamayan müzeler; halkın kamusal belleği, kent kimliği ve kültür politikaları açısından büyük bir soru işareti haline geldi. Kapalı müze sayısı artarken, daha yeni yatırımların önceliği sorgulanıyor. Uzun yıllar kapalı kalan müzelerdeki kültürel varlıklar ya depolarda ya da başka müzelere gönderilerek koruma altına alınmaya çalışılıyor. Ancak kamuoyunda en çok tartışılan başlık, bu eserlerin bütünlüğüne, güvenliğine ve sergilenebilirliğine dair belirsizlikler olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, özellikle güvenlik açığının çalınan, kaybolan eserler üzerinden de yaşandığını belirtiyor. Sonuç olarak; müze kapanmaları, sadece bir yapı ve koleksiyon meselesi değil; toplumsal hafıza, tarih ve mirasın sürekliliği açısından ciddi bir mesele olarak gündemdeki yerini koruyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: