Sındırgı’da yaşanan bu süreç, deprem uzmanları tarafından “deprem fırtınası” olarak tanımlanıyor. Deprem fırtınası terimi, belirli bir bölgede kısa süre içinde çok sayıda küçük veya orta büyüklükte depremin yanı sıra artçıların meydana geldiği, özellikle tek bir ana şokun ardından sürecin uzadığı durumlar için kullanılıyor. Son üç ayda bölgede 17 binden fazla artçı sarsıntı kaydedildi; bu sayı Türkiye’nin genel deprem ortalamasının üzerinde seyrediyor.
Uzmanlar, bölgedeki deprem fırtınasının yeni büyük bir depremin işareti olmadığını belirtiyor. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ve benzer görüşteki bilim insanları, küçük fay hatlarının ardışık olarak kırılmasıyla oluşan bu fırtınada, enerjinin azar azar boşaldığını ifade ediyor. Bu tip sismik hareketlilik, ana bir fayın tamamını yırtan büyük depremler yerine, küçük segmentlerin kısım kısım kırıldığı ve bu sayede riskin düşük seyrettiği bir stres boşalımına işaret ediyor. Bölgede enerji, büyük oranda iki 6,1’lik depremin ardından küçük kırıklarla yayılıyor.
Yaşanan depremler ve artçıların yoğunluğu takip altında tutuluyor. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamalarda, bölgede olumsuz bir durumun bulunmadığı ve saha tarama çalışmalarının devam ettiği belirtildi. Ayrıca uzmanlar, artçı depremlerin bir kısmının 5 büyüklüğüne ulaşabildiğini, fakat daha büyük yıkıcı bir deprem için küçük segmentlerde enerji birikiminin yeterli olmadığını vurguluyor.
Sındırgı’daki sarsıntılar, sismik risk ve bölgedeki fay hatları açısından dikkatle izleniyor. Bölgedeki mevcut senaryo, çok sayıda küçük depremin büyük bir ana şokun öncüsü değil, mevcut enerjinin parça parça boşalması olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, deprem fırtınası sürecinin uzun sürmesinin, büyük bir deprem riskinin belirgin şekilde artmasına neden olmadığı görüşünde birleşiyor.
Deprem Fırtınası Nedir?
Deprem fırtınası, kısa süre içinde belirli bir bölgede art arda birçok küçük veya orta büyüklükte depremin gerçekleşmesi olarak tanımlanıyor. Genellikle büyük bir ana şokun ardından meydana gelen bu sarsıntı dizisi, tek bir fay segmentinin uzunlamasına kırılması yerine çok sayıda küçük segmentin peş peşe kırılmasıyla ortaya çıkıyor. Bu süreç, sismik enerjinin büyük bir depremle değil, küçük artçılarla aşamalı olarak boşalmasına olanak tanıyor.
Deprem fırtınalarında ana risk, yeni ve büyük bir fay kırılmasının gerçekleşmesiyle ilgili olarak değerlendirilse de, uzmanlar Sındırgı özelinde bu olasılığın düşük olduğunu belirtiyor. Bölgede yaşanan tüm küçük depremler, ana şokun ardından kalan gerilimin küçük faylar aracılığıyla boşalmasına neden oluyor ve bu durum yeni bir büyük depremin habercisi olarak değerlendirilmiyor.
Balıkesir Sındırgı’da Deprem Hareketliliği
Sındırgı ilçesinde, Ağustos ayı başından bu yana iki büyük depremin ardından toplamda 17 binden fazla artçı kaydedildi. Artçı sarsıntılar hem bölge halkında hem de uzman çevrelerde dikkatle izleniyor. Uzun süre devam eden artçıların bulunması, enerjinin büyük ölçüde mevcut segmentlerde azalarak boşalmasını sağlıyor. Bu özellik, bölgede yeni bir büyük deprem olasılığını düşük tutuyor.
Bölgenin jeolojik yapısı ve birçok küçük fayın varlığı, sarsıntıların dağılımına da etki ediyor. Yapılan teknik incelemelerde, küçük segment kırılmalarının temel dinamik olduğu ve şu anda büyük bir yüzey kırığının oluşmadığı aktarılıyor. 10 Ağustos ve 27 Ekim’deki büyük depremler, faal segmentler üzerindeki mevcut birikmiş enerjinin boşaldığına işaret ediyor.
Şener Üşümezsoy kimdir?
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Türkiye’de jeoloji ve deprem araştırmaları alanında tanınan bir bilim insanı. Özellikle fay hatlarının yapısı, deprem riski ve sismik hareketlilik konularında televizyon, basın ve akademik camiada uzun yıllardır görüş ve analizleriyle biliniyor. Deprem fırtınası, artçı sarsıntılar ve risk analizleri hakkında yaptığı açıklamalarla kamuoyunun dikkatini üzerinde topluyor. Üşümezsoy, özellikle objektif ve teknik bakış açısıyla jeoloji alanında güncel gelişmeleri değerlendirmeye devam ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: