Yunanistan’ın, Türkiye’yi Avrupa Birliği (AB) savunma projelerinden dışlama girişimleri, Brüksel’de duvara tosladı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, 20 Mayıs’ta düzenlenen AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısı öncesi yaptığı çarpıcı açıklamalarla, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in çabalarını “boş ve gereksiz” olarak nitelendirerek, Türkiye’nin savunma sanayisindeki stratejik önemini vurguladı. Rutte’nin, Türkiye’nin NATO ve AB için vazgeçilmez olduğunu net bir şekilde ifade etmesi, Atina’nın diplomatik hamlelerini boşa çıkardı.
AB’nin yeni savunma politikaları, Türkiye’nin Baykar, TUSAŞ ve Roketsan gibi firmalarının küresel arenadaki yükselişiyle şekillenirken, Yunanistan’ın engelleme girişimleri hem AB içinde hem de NATO nezdinde karşılık bulmadı. SAFE tüzüğündeki değişiklik ve nitelikli çoğunluk oylama sistemi, Atina’nın veto gücünü kırarak Türkiye’nin projelere katılımını kolaylaştırdı. Diplomatik kaynaklar, Rutte’nin kulislerde Miçotakis yönetimine karşı çok daha sert ifadeler kullandığını ve Avrupa’yı “gerçekçi olmaya” çağırdığını aktarıyor. İşte bu tarihi dönüm noktasının detayları.
Rutte’nin mesajı: Türkiye vazgeçilmez, Atina yalnız kaldı
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Brüksel’deki toplantıda, Türkiye’nin savunma sanayisindeki lider konumuna dikkat çekti. “Türkiye’nin zırhlı araç üretim kapasitesi Fransa’nın yaklaşık 30 katı. İnsansız sistemlerde lider, mühimmatta ABD ile kritik ortak” diyerek, Yunanistan’ın dışlama çabalarını açıkça eleştirdi. Rutte, Türkiye’nin AB savunma projelerinde “kapı eşiğinde değil, içeride” olduğunu vurguladı ve “Türkiye’siz bir AB savunma sistemi düşünülemez” mesajını verdi. Diplomatik kaynaklar, Rutte’nin Miçotakis’e yönelik “gerçeklikten kopuk” eleştirisinin, Atina’nın AB başkentlerine gönderdiği “acil kodlu” mesajların etkisiz kaldığını gösterdiğini belirtiyor. Yunanistan, Fransa’nın kısmi desteğiyle önerdiği katılım oranını %35’ten %15’e düşürme teklifinde de yalnız kaldı.
AB’nin SAFE kararı ve Yunanistan’ın veto kaybı
AB Komisyonu’nun SAFE (Avrupa Güvenlik Eylemi) tüzüğünde yaptığı değişiklik, üçüncü ülkelerin savunma projelerine katılımını kolaylaştırdı. Daha önce oybirliği gerektiren karar alma süreci, nitelikli çoğunluk esasına geçirildi. Bu, Yunanistan’ın Türkiye’yi veto etme gücünü ortadan kaldırdı. Turkiyegazetesi.com.tr’ye konuşan diplomatik kaynaklar, “Türkiye artık dışlanamaz, bu gerçek kabul edilmeli” yorumunu yaptı. Türkiye’nin HÜRJET ve Hürkuş gibi projelerle NATO ülkelerine ihracat yapma potansiyeli, Atina’da paniğe yol açtı. Örneğin, TUSAŞ’ın 14 Mayıs’ta Airbus ve İspanya Savunma Bakanlığı ile imzaladığı mutabakat, HÜRJET’in uluslararası pazarlara açılmasını hızlandırdı. Yunan gazetesi Kathimerini, Türkiye’nin 800 milyar avroluk Avrupa savunma pazarında söz sahibi olmaya hazırlandığını yazarak Atina’nın kaygılarını doğruladı.
NATO’nun stratejik vizyonu ve Türkiye’nin rolü
Rutte, konuşmasında, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşına, Çin’in askeri yığınağına ve terörizme karşı Türkiye’nin NATO’nun ön saflarında yer aldığını belirtti. PKK’nın 12 Mayıs’ta fesih kararını değerlendiren Rutte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşmede bu durumun bir “fırsat” olarak görüldüğünü ifade etti. Ayrıca, İstanbul Barış Müzakereleri’nde Erdoğan’ın oynadığı role vurgu yaparak, “Türkiye’siz bir çözüm masası kurulamaz” dedi. Rutte’nin, ABD Başkanı Trump’ın liderliğini desteklerken Türkiye ile iş birliğini ön plana çıkarması, Ankara’nın küresel diplomasideki ağırlığını pekiştirdi. NATO’nun 2026 Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak olan Türkiye, savunma sanayisi ve diplomatik etkisiyle ittifakın kilit aktörlerinden biri olmaya devam ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: