Sosyal medyada hızla yayılan bir video, İzmir Marşı’nı zikir halkası oluşturarak söyleyen kadınları gösteriyor ve Türkiye’nin kültürel-siyasi fay hatlarını bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor. Görüntüler, bir grup kadının evde bir araya gelerek marşı coşkuyla seslendirdiğini yansıtıyor; ancak bu sıradan bir icra değil. Zikir halkası, geleneksel olarak dini ritüellerle ilişkilendirilen bir pratikle İzmir Marşı gibi ulusalcı ve seküler bir sembolün birleşimi, hem şaşkınlık hem de tartışma yaratıyor.
Bu olay, Türkiye’de kimlik siyasetinin ne denli karmaşık ve çelişkili bir zeminde ilerlediğini gözler önüne seriyor. Bir yanda Atatürkçülerin kutsal saydığı bir marş, diğer yanda dini bir form olan zikir halkası; bu iki unsurun buluşması, kimilerine göre yaratıcı bir ifade, kimilerine göreyse bir saygısızlık. Peki, bu neyi gösteriyor? İşte eleştiriler…
Kültürel Bir Çarpışma mı?
İzmir Marşı, Cumhuriyetin kuruluş ruhunu ve ulusal birliği simgeleyen bir eser. Vapurlarda, stadyumlarda, sokaklarda yankılanarak halkın kolektif hafızasında yer edindi. Ancak zikir halkası, tasavvuf geleneğinden gelen, Allah’ı anma ve manevi bir coşku yaratma amacıyla kullanılan bir ritüel. Bu iki unsurun birleşimi, marşın seküler karakterini zedelediği iddiasıyla eleştiriliyor. Sosyal medyada bazıları, “Atatürkçülükle dini ritüellerin ne alakası var?” diye sorarken, bu durumun marşın tarihsel bağlamını sulandırdığı görüşü öne çıkıyor. Kadınların coşkusu samimi olsa da, bu biçimsel tercih, marşın ruhuna ters düşüyor mu?
Coşku mu, Mizansen mi?
Görüntülerdeki kadınların “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” sözlerini büyük bir coşkuyla söylediği açık. Ancak bu coşku, bazılarınca yapay bir şov ya da dikkat çekme çabası olarak algılanıyor. Zikir halkasının dönme hareketi, marşın askeri ve devrimci havasıyla uyuşmuyor gibi görünüyor; bu da “Acaba bir mesaj mı verilmek isteniyor?” sorusunu akıllara getiriyor. Eleştirmenler, bu tarz bir icranın, marşın ciddiyetini ve ağırlığını gölgeleyerek bir tür popüler kültür malzemesine dönüştürdüğünü savunuyor. Coşku gerçek mi, yoksa sosyal medya için kurgulanmış bir performans mı?
Toplumsal Ayrışmayı Derinleştiren Bir Görüntü
Olayın sosyal medyada gündem olması, Türkiye’deki kutuplaşmayı bir kez daha su yüzüne çıkarıyor. Atatürkçü kesimlerden “Bu bir saygısızlık” tepkileri yükselirken, başka bir grup “Herkes duygularını istediği gibi ifade edebilir” diyor. Ancak bu özgürlük savunusu, marşın ulusal bir sembol olarak taşıdığı ortak anlamı ne ölçüde koruyor? Zikir halkasıyla marşın birleşimi, kimlikler arası bir uzlaşma mı yoksa yeni bir çatışma alanı mı yaratıyor? Tartışma, “Atatürkçülük ve Kemalizm” kavramlarını sorgulatırken, aynı zamanda toplumun bu sembollere yüklediği anlamların ne kadar farklılaştığını ortaya koyuyor. Bu görüntüler, birleşmekten çok ayrışmayı mı körüklüyor?
Kadınların İzmir Marşı’nı zikir halkasıyla söylemesi, ne sadece bir coşku anı ne de masum bir ifade biçimi olarak kalıyor. Türkiye’nin hassas dengeleri içinde, bu olay hem kültürel bir çarpışmayı hem de toplumsal gerilimleri tetikliyor. Marşın ruhunu mu yansıtıyor, yoksa o ruhtan mı uzaklaşıyor? Cevap, kimin baktığına göre değişiyor; ama belki de asıl mesele, bu kadar basit bir görüntünün bile böylesine büyük bir tartışmaya dönüşebilmesi.
Yorumlar
Kalan Karakter: