ABD ve İran, yeniden canlandırılması planlanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) çerçevesinde diplomatik temaslara hazırlanırken, tarafların temel meselelerdeki uzlaşmazlığı görüşmelerin geleceğini belirsizleştiriyor.
Washington yönetimi, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini ciddi şekilde sınırlandırmasını isterken; Tahran ise yaptırımların tamamen kaldırılmasında ısrarcı.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, "Diplomasiye kapımız açık ancak İran'ın ciddiyet göstermesi gerekiyor," ifadelerini kullandı.
İran: Önce güven inşa edilmeli
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, Batı'nın geçmişte verdiği sözleri tutmadığını öne sürerek, "Yeni bir anlaşmadan önce güvenin yeniden inşa edilmesi gerekiyor," dedi.
Tahran, özellikle 2018 yılında eski ABD Başkanı Donald Trump’ın KOEP'ten tek taraflı çekilmesini, mevcut güvensizlik ortamının temel nedeni olarak gösteriyor.
İran ayrıca, nükleer programının tamamen barışçıl amaçlarla yürütüldüğünü savunuyor.
Nükleer faaliyetler ve denetim krizi
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’ın uranyum zenginleştirme seviyesinin %60’a kadar çıktığını ve bu durumun nükleer silah üretimine çok yakın olduğunu raporladı.
Bu oran, anlaşmada izin verilen %3.67 seviyesinin oldukça üzerinde.
Ajans ayrıca, bazı denetim kameralarının devre dışı bırakıldığını ve erişim izinlerinin kısıtlandığını da doğruladı.
UAEA Başkanı Rafael Grossi, “İran’ın şeffaflığa dönmesi şart. Aksi takdirde diplomatik çabalar boşa gider,” uyarısında bulundu.
İsrail ve Körfez ülkeleri endişeli
İran’ın nükleer faaliyetleri, yalnızca Batı’nın değil, Orta Doğu’daki bölgesel aktörlerin de dikkatini çekiyor. İsrail, İran’ın nükleer silaha sahip olmasının “kabul edilemez” olduğunu belirterek, gerekirse askeri müdahale sinyali veriyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ise İran’la yapılacak herhangi bir anlaşmanın “kapsayıcı ve denetlenebilir” olması gerektiğini savunuyor.
Uzmanlar: Anlaşma umudu, ancak kısa vadede düşük
Dış politika analistleri, görüşmelerin tamamen kesilme ihtimalinin düşük olduğunu ancak hızlı bir sonuç çıkmasının da gerçekçi olmadığını belirtiyor.
Brookings Enstitüsü’nden nükleer uzmanı Suzanne Maloney, “Her iki taraf da doğrudan çatışmadan kaçınmak istiyor ama birbirlerine karşı güven sıfır seviyesinde,” diyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: