Hindistan’ın Piprahwa bölgesinde 1898’de İngiliz yönetici William Claxton Peppé tarafından yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ve Buda’nın kalıntılarıyla ilişkilendirilen 1800 parçalık mücevher koleksiyonu, Hong Kong’daki Sotheby’s müzayede evinde 7 Mayıs’ta açık artırmaya çıkıyor. İnciler, yakutlar, safirler ve altın levhalar içeren bu koleksiyon, Buda’ya ait kemik parçalarıyla birlikte bulunmuş ve yazıtlı bir çömlekle doğruluğu teyit edilmişti.
Bu tarihi buluntu, arkeolojik ve dini açıdan büyük önem taşıyor; ancak satış kararı, sömürgecilik dönemindeki kültürel yağmaları ve kutsal kalıntıların ticarileşmesi tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Sotheby’s Asya Başkanı Nicolas Chow, koleksiyonu “en olağanüstü arkeolojik buluntulardan biri” olarak nitelendirirken, satışın etik boyutu Budist topluluklar ve akademisyenler arasında yoğun bir eleştiri dalgasına yol açtı.
Satış kararı: Bağış yerine müzayede tercih edildi
Koleksiyonun bugünkü sahibi
Chris Peppé, dedesinden miras kalan mücevherlerin tapınaklara veya müzelere bağışlanması fikrinin değerlendirildiğini, ancak çeşitli zorluklar nedeniyle satışın daha şeffaf bir yol olduğuna karar verdiklerini belirtti. Peppé, bu mücevherlerin
“bedensel relik” olmadığını ve Budist manastırlarda da bu şekilde görülmediğini savundu. Sotheby’s, koleksiyonun değerini
10 milyon HKD (Hong Kong Doları) başlangıç fiyatıyla belirledi; ancak bu adım, kutsal nesnelerin ticari bir meta haline getirildiği eleştirilerine neden oldu.
Akademisyenlerden tepki: Kutsal kalıntılar ticarileşiyor
Sanat tarihçisi
Kavita Singh Ahuja, bu tür kutsal kalıntıların özel mülkiyetten çıkarılıp devlet korumasına alınması gerektiğini vurguladı: “Bu kalıntılar, bir ülkenin
kültürel tarihini tanımlar ve özel ilgi, hatta müdahale gerektirir.” Ayrıca, bazı akademisyenler satışın sömürgecilik dönemindeki kültürel yağmaları hatırlattığını ve kutsal kalıntıların manevi bağlarını kopardığını ifade etti. Budist topluluklar ise, özellikle Vesak Bayramı öncesinde gerçekleşecek bu satışın inançlarına saygısızlık olduğunu savunarak duruma tepki gösterdi.
Koleksiyonun önemi ve etik tartışmalar
Piprahwa Gems olarak adlandırılan bu koleksiyon,
Maurya ve erken
Sunga dönemlerinin yüksek işçiliğini yansıtan mücevherlerden oluşuyor ve Buda’nın
Sakya kabilesi tarafından kutsal bir stupaya yerleştirilmişti. Ancak eleştirmenler, Sotheby’s’in bu nesneleri “mücevher” olarak sınıflandırarak manevi değerlerini gölgede bıraktığını düşünüyor. Budist geleneklerinde bu tür kalıntılar, sıradan kremasyon kalıntılarından farklı olarak canlı renklerde ve çeşitli şekillerde görülür; bu da onların kutsal doğasını pekiştirir. Satış, hem etik hem de kültürel miras açısından derin bir tartışma başlatmış durumda.
Yorumlar
Kalan Karakter: