Türkiye’de banka hesabında 1 milyon TL ve üzeri mevduat bulunanların sayısı, son bir yılda %49 artışla 2,3 milyonu geçti. Bu çarpıcı yükseliş, toplam mevduatın 17 trilyon TL’ye yaklaşmasıyla eşzamanlı olarak gerçekleşti. Ancak, servet birikimindeki bu artış, gelir eşitsizliğinin giderek derinleştiğini gözler önüne seriyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri, milyonerlerin toplam mevduatın %78’ini elinde tuttuğunu, buna karşın 163 milyon hesabın sadece 10 bin TL altında mevduatla sınırlı kaldığını ortaya koyuyor.
Bu tablo, zenginlerin daha zengin, yoksulların ise daha yoksul hale geldiği bir Türkiye gerçeğini yansıtıyor. 2020’de milyonerlerin mevduat payı %55,37 iken, 2025’te bu oran %78’e fırladı. Aynı dönemde, düşük gelirli mudilerin payı %2,69’dan %0,7’ye geriledi. Yüksek enflasyon, kur dalgalanmaları ve ekonomik politikalar, servet uçurumunu büyütürken, milyonlarca vatandaşın tasarrufu birkaç bin lirayla sınırlı kaldı.
Milyoner Sayısındaki Artış ve Mevduat Dağılımı
Nisan 2025 itibarıyla, 2 milyon 377 bin 32 kişi, banka hesabında 1 milyon TL ve üzeri mevduata sahip. Bu sayı, bir önceki yıl 1 milyon 591 bin 682 idi; yani 12 ayda 785 bin yeni milyoner eklendi. Toplam mevduat, 2024 Nisan’da 11,8 trilyon TL iken, 2025’te 16,99 trilyon TL’ye yükseldi, bu da %44’lük bir artış anlamına geliyor. Yurt içi yerleşik milyonerler, 2 milyon 176 bin 939 kişiyle bu grubun büyük kısmını oluşturuyor ve 15,7 trilyon TL’lik mevduatları var. Mevduat dağılımı şöyle:
- 10,05 trilyon TL: Türk Lirası cinsinden
- 4,47 trilyon TL: Döviz tevdiat hesapları
- 1,21 trilyon TL: Kıymetli maden depo hesapları
Yurt içi milyoner başına düşen ortalama mevduat, 7 milyon 230 bin TL olarak hesaplandı. Yurt dışı yerleşik milyonerler ise 200 bin 93 kişiye ulaştı ve 391 milyar TL’lik varlığa sahip; bu, geçen yıla göre 40 bin 802 kişilik bir artış demek.
Servet Yoğunlaşması ve Eşitsizlik
BDDK verileri, servet yoğunlaşmasının vahim boyutlarını ortaya koyuyor. Toplam mevduatın %78’i, yalnızca 2,1 milyon kişinin elinde; bu kişiler 15,3 trilyon TL’lik varlığa sahip. Buna karşın, 163 milyondan fazla hesapta 10 bin TL’nin altında mevduat bulunuyor, bu da toplamın sadece %0,7’sini oluşturuyor. 2020’de milyonerlerin payı %55,37 iken, düşük gelirli mudilerin payı %2,69’du; 2025’te bu oranlar sırasıyla %78 ve %0,7’ye dönüştü. Bu, son beş yılda yüksek servet sahiplerinin payının istikrarlı bir şekilde arttığını, düşük gelirli vatandaşların ise tasarruf kapasitesinin eridiğini gösteriyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verileri de bu trendi destekliyor: TL mevduatları %4,12 artarak 11,75 trilyon TL, yabancı para mevduatları %1,19 artarak 6,42 trilyon TL oldu. Döviz mevduatları, 192,8 milyar dolar seviyesinde, bunun 164,1 milyar doları yurt içi yerleşiklere ait.
Eşitsizliğin Derinleşmesinin Nedenleri ve Etkileri
Servet eşitsizliğinin bu denli büyümesi, yüksek enflasyon, TL’nin değer kaybı, kur korumalı mevduat gibi politikalar ve sermaye kesiminin yüksek kâr marjlarından kaynaklanıyor. 2023’te %64,77 olan yıllık enflasyon, 2025’te %72 civarına yükseldi. Dolar/TL kuru, 33 TL seviyesinde seyrederken, asgari ücret gibi düşük gelir kaynakları reel olarak eridi. Örneğin, 2025’te asgari ücret 22 bin 104 TL’ye yükselse de, yoksulluk sınırı 72 bin 88 TL’ye fırladı. Kur korumalı mevduat, yüksek gelir gruplarına ciddi gelir transferi sağlarken, düşük gelirli vatandaşların tasarrufları enflasyon karşısında küçüldü. 1 milyon TL, 2020’de orta seviye bir ev almaya yeterken, 2025’te bu miktarla gayrimenkul almak neredeyse imkânsız hale geldi. Bu durum, servet birikiminin küçük bir kesimde yoğunlaşmasına ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleşmesine yol açıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: