23 Nisan tarihinde İstanbul’da yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem, şehirde büyük bir paniğe yol açarken, deprem sonrası uçak bileti fiyatlarında yaşanan astronomik artışlar vatandaşların tepkisini topladı. Silivri merkezli depremin ardından birçok İstanbullu, güvenliği için şehir dışına çıkmayı tercih ederken, bilet fiyatlarındaki ani ve yüksek zamlar sosyal medyada geniş yankı buldu.
Bu haber, deprem sonrası yaşanan gelişmeleri, uçak bileti fiyatlarındaki dramatik artışı ve vatandaşların bu duruma tepkilerini detaylı bir şekilde ele alıyor. İstanbul’un yaşadığı sarsıntının etkileri ve fırsatçılık tartışmaları, kamuoyunda önemli bir gündem oluşturmuş durumda.
Depremin Yarattığı Panik ve Şehir Dışına Yönelim
Depremin yarattığı belirsizlik ve olası artçı sarsıntı endişesi, bazı İstanbulluların şehir dışına çıkma kararı almasına neden oldu. Ankara, İzmir ve Antalya gibi destinasyonlara uçak bileti arayışları hızla artarken, vatandaşlar e-bilet platformlarında karşılaştıkları fiyatlarla şok yaşadı. Normal şartlarda uygun fiyatlarla sunulan biletler, deprem sonrası birkaç saat içinde 4-5 kat zamlanarak erişilemez hale geldi.
Uçak Bileti Fiyatlarındaki Astronomik Artış
Deprem öncesinde İstanbul-Ankara arası uçak bileti fiyatları 1000-1500 TL bandında seyrederken, deprem sonrası aynı güzergâhtaki bilet fiyatlarının 4000 TL’yi aşarak bazı durumlarda 9000 TL’ye kadar çıktığı bildirildi. Sosyal medyada paylaşılan ekran görüntüleri ve kullanıcı yorumları, bu artışların özellikle Türk Hava Yolları (THY) ve Pegasus gibi büyük havayolu şirketlerinin seferlerinde gözlemlendiğini ortaya koydu.Örneğin, bir X kullanıcısı, deprem öncesi 1100 TL olan İstanbul-Ankara biletinin birkaç saat içinde 4900 TL’ye yükseldiğini belirtirken, bir başka kullanıcı fiyatların 9000 TL’ye ulaştığını iddia etti. Bu durum, vatandaşlar arasında “fırsatçılık” ve “ahlaksızlık” olarak nitelendirildi. Sosyal medya platformlarında, havayolu şirketlerine yönelik sert eleştiriler ve boykot çağrıları hızla yayıldı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan henüz konuyla ilgili resmi bir açıklama gelmezken, geçmişte benzer durumlarda havayolu şirketlerinin dinamik fiyatlandırma politikalarını savunduğu biliniyor. Ancak, deprem gibi olağanüstü bir durumda bu politikaların uygulanması, kamuoyunda etik tartışmaları beraberinde getirdi.
Vatandaşların Tepkisi ve Fırsatçılık Tartışmaları
Depremin ardından uçak bileti fiyatlarındaki artış, sosyal medyada büyük bir tepki dalgasına yol açtı. X platformunda, vatandaşlar havayolu şirketlerini insanların zor anlarından faydalanmakla suçladı. Bir kullanıcı, “Deprem oldu, insanlar sevdiklerine ulaşmaya çalışıyor. Biletler 1650 TL’den 3015 TL’ye çıktı. Bu ahlaksızlık sistemleşmiş!” diyerek tepkisini dile getirdi. Başka bir paylaşımda ise, “Bunun adı arz-talep değil, düpedüz fırsatçılık” ifadeleri kullanıldı.Bu tepkiler, yalnızca vatandaşlarla sınırlı kalmadı. Daha önce 2020 yılında İzmir depremi sonrası benzer bir durum yaşandığında, Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu, uçak bileti fiyatlarındaki artışı eleştirerek Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’na seslenmişti. Uğuroğlu, o dönemde İzmir için 198 TL olan biletin 327 TL’ye çıktığını belirtmiş ve bu durumu “ticari ahlaksızlık” olarak nitelendirmişti. İstanbul depremi sonrası yaşananlar, bu tür tartışmaların yeniden alevlenmesine neden oldu.
Öte yandan, bazı kullanıcılar, havayolu şirketlerinin yanı sıra e-bilet platformlarının da fiyat artışlarında rol oynayabileceğini öne sürdü. Dinamik fiyatlandırma algoritmalarının, talebin ani yükselişine bağlı olarak fiyatları otomatik olarak artırdığı belirtilirken, bu durumun deprem gibi kriz anlarında kontrol edilmesi gerektiği vurgulandı.
İstanbul’da yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem, yalnızca fiziksel sarsıntılarla değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal etkileriyle de gündemde. Uçak bileti fiyatlarındaki astronomik artışlar, vatandaşların güven arayışını zorlaştırırken, havayolu şirketlerinin kriz yönetim politikaları sorgulanır hale geldi. Kamuoyunun beklentisi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın konuya müdahale ederek fiyatlandırma politikalarını denetlemesi ve vatandaşların mağduriyetini önleyecek adımlar atması yönünde.
Deprem sonrası süreçte, AFAD ve diğer yetkili kurumların artçı sarsıntılarla ilgili uyarıları devam ederken, vatandaşların güvenliği ve temel ihtiyaçlarına erişimi öncelikli olmalı. Havayolu şirketlerinin, sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek kriz anlarında daha duyarlı fiyatlandırma politikaları benimsemesi, toplumsal dayanışmayı güçlendirecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: