Japonya’da kadın hijyenine yönelik ücretsiz ürün politikası önerisi, genç bir politikacının hedef alınmasına yol açtı. Japon Komünist Partisi’nin 27 yaşındaki üyesi Ayaka Yoshida, halka açık tuvaletlerde ücretsiz ped ve benzeri hijyen ürünlerinin bulundurulması çağrısı yaptıktan sonra, yalnızca dört gün içinde 8.000’den fazla tehdit mesajı aldığını açıkladı.
Tehditler arasında cinsiyetçi ifadeler, fiziksel saldırı imaları ve ölüm tehditleri yer alırken, Yoshida yaşadığı durumu “korkutucu ve dehşet verici” sözleriyle dile getirdi.
Kadın sağlığı hâlâ tabu mu?
Yoshida’nın önerisi, Japonya’da özellikle düşük gelirli kadınların regl dönemlerinde yaşadığı zorluklara dikkat çekmeyi amaçlıyordu. Ancak gelen tepkiler, ülke genelinde hâlâ regl ve kadın sağlığı konularının tabu olarak görüldüğünü ortaya koydu.
Yoshida, “Bu öneri, kimseyi rahatsız etmemeli. Tuvaletlerde sabun ve tuvalet kağıdı bulundurulması ne kadar doğalsa, hijyen ürünleri de aynı şekilde erişilebilir olmalı,” dedi.
Siyasette genç kadınlara karşı caydırıcılık mı?
Uzmanlar, bu tür tehditlerin özellikle genç kadın siyasetçilerin kamuoyunda daha az görünür olmasına neden olabileceğine dikkat çekiyor. Kadınların siyasette aktif rol almasının önünde büyük bir engel olarak görülen bu tür organize tehdit kampanyaları, demokrasi ve ifade özgürlüğü açısından da alarm verici.
Hükümet ve sosyal medya platformları sessiz mi kalıyor?
Ayaka Yoshida’nın avukatları, tehdit mesajlarının büyük kısmının sosyal medya üzerinden geldiğini ve platformların bu mesajlara karşı yeterince hızlı aksiyon almadığını belirtti. Japon hükümetinden ise konuya dair henüz resmi bir açıklama gelmedi.
Toplumsal destek artıyor
Yaşananların ardından sosyal medyada #AyakaYoshida etiketiyle binlerce kişi genç politikacıya destek verdi. “Regl yoksulluğu gerçek, mücadele eden kadınları susturamayacaksınız” şeklinde paylaşılan mesajlar dikkat çekti.
Ayaka Yoshida’nın yaşadığı bu olay, Japonya’da kadın sağlığı, toplumsal cinsiyet eşitliği ve ifade özgürlüğü konularında daha derin bir tartışmayı başlatmış durumda. Bu tehditler yalnızca bir bireye değil, aynı zamanda daha eşitlikçi bir toplum çağrısına karşı yönelmiş gibi görünüyor.