İsrail’in 13 Haziran’da İran’a yönelik başlattığı “Yükselen Aslan” operasyonuyla alevlenen çatışmalar, beşinci gününde yeni bir boyut kazandı. İran’ın “Gerçek Vaat 3” adını verdiği misilleme saldırıları, hipersonik füzeler ve kamikaze insansız hava araçlarıyla (İHA) Tel Aviv, Kudüs ve Hayfa’yı hedef aldı. İsrail’in İran’ın İsfahan şehrine düzenlediği karşı saldırılar ise gerilimi tırmandırırken, dünya liderleri Kanada’daki G7 zirvesinde çatışmanın bölgesel bir savaşa dönüşme riskini tartışıyor.
İran’ın Tel Aviv’e yönelik yeni füze dalgası, şehirde sirenlerin çalmasına ve halkın sığınaklara yönelmesine neden oldu. İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe’nin bazı füzeleri engelleyememesi, çatışmanın ciddiyetini gözler önüne serdi. İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidi ise küresel enerji piyasalarını alarma geçirdi; uzmanlar, böyle bir hamlenin petrol fiyatlarını 100 doların üzerine taşıyabileceğini belirtiyor. Peki, bu çatışmada son durum nedir ve Hürmüz Boğazı’nın rolü ne?
İran’ın yeni saldırı dalgası ve İsrail’in tepkisi
İran, 17 Haziran’da İsrail’e yönelik yeni bir füze saldırısı başlattığını duyurdu. Tel Aviv, Kudüs ve Hayfa, İran’ın balistik ve hipersonik füzeleriyle hedef alındı. İsrail ordusu, İran’ın 10 füze fırlattığını tespit ettiğini ve halkı sığınaklara çağırdığını açıkladı. İran’ın saldırılarında, Mossad’ın Herzliya’daki karargahı da vurulduğunu iddia eden Tahran, General Haydari’nin “stratejik noktaları hassas İHA’larla yok ettik” açıklamasını yaptı. İsrail ise aynı gün İran’ın İsfahan şehrine füze ve savaş uçaklarıyla karşılık verdi. Al Jazeera’ya göre, İran’ın saldırıları İsrail’de 24 kişinin ölümüne ve 592 kişinin yaralanmasına neden oldu, ancak bu rakamlar resmi kaynaklarca tam doğrulanmadı. İsrail’in Demir Kubbe sistemi, İran’ın hipersonik füzelerine karşı yetersiz kalırken, ABD’nin sağladığı savunma desteği kritik rol oynuyor.
Hürmüz Boğazı’nın stratejik önemi ve petrol krizi riski
İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidi, çatışmanın küresel ekonomiye etkisini artırıyor. ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) verilerine göre, boğazdan günde 17-20 milyon varil petrol geçiyor; bu, küresel petrol arzının yaklaşık %30’u. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), boğazın kısa süreli kapanmasının bile enerji piyasalarında şok etkisi yaratacağını vurguluyor. Goldman Sachs analistleri, boğazın kapanması durumunda petrol fiyatlarının 100-130 dolara ulaşabileceğini öngörüyor. Çatışmanın başında Brent tipi ham petrol 78 dolara yükselmiş, ancak 16 Haziran’da 73,23 dolara gerilemişti. Ancak, Hürmüz’ün kapanması durumunda bu sakinlik yerini sert dalgalanmalara bırakabilir. İran’ın boğazı kapatması, kendi petrol ihracatını da riske atsa da, uzmanlar bu hamlenin diplomatik bir baskı aracı olarak kullanıldığını düşünüyor.
Uluslararası tepkiler ve diplomatik çabalar
Çatışmanın beşinci gününde, uluslararası toplum gerilimi düşürme çabalarını yoğunlaştırıyor. G7 liderleri, Kanada’daki zirvede, İsrail’in kendini savunma hakkını desteklerken, İran’ın nükleer silah geliştirmesine karşı birleşik bir duruş sergiledi. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, İsrail’in “Avrupa için kirli işi yaptığını” söylerken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran lideri Masoud Pezeshkian ile yaptığı görüşmede arabuluculuk önerdi. ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın “koşulsuz teslim” olması gerektiğini belirtirken, Axios’a konuşan ABD’li yetkililer, Trump’ın İran’da rejim değişikliği istemediğini, ancak “ani ve büyük çaplı bir hamle” yapabileceğini ifade etti. Avrupa Birliği, 17 Haziran’da dışişleri bakanlarını acil toplantıya çağırarak diplomasi yolunu savundu. Ancak, İsrail’in İran’ın Fordo nükleer tesisini hedef alma planları, diplomatik çabaları zorlaştırıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: