Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Filistin devletini resmen tanıma kararı alarak uluslararası arenada büyük bir adım attı. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda resmi açıklama yapacağını duyuran Macron, Orta Doğu’da adil ve kalıcı barışa yönelik taahhüdünü vurguladı. Bu karar, Gazze’deki çatışmaların ortasında geldi ve İsrail ile ABD’den sert tepkiler çekti. Almanya ve İngiltere gibi Avrupa ülkeleri ise zor bir pozisyonda kaldı, zira bu hamle Avrupa Birliği’nin ortak dış politikasını etkileyebilir. Filistin devletinin tanınması, iki devletli çözüm tartışmalarını yeniden alevlendirirken, küresel diplomaside yeni bir dönemi işaret ediyor. Macron’un açıklaması, Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze’nin yeniden inşası gibi unsurları da içererek kapsamlı bir yaklaşım sergiliyor.
Macron’un Tarihi Hamlesi ve Barış Çağrısı
Macron, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a gönderdiği mektupta, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararını iletti ve bölgede acil ateşkes ihtiyacını öne çıkardı. Gazze’deki savaşın sona ermesi, esirlerin serbest bırakılması ve insani yardımların artırılması gibi öncelikleri sıralayan Macron, Hamas’ın silahsızlanmasını ve İsrail’i tanımasını şart koştu. Bu karar, Fransa’yı G7 ülkeleri arasında Filistin’i tanıyan ilk ülke konumuna getirerek, Orta Doğu barış sürecine yeni bir ivme kazandırdı. Uluslararası toplum, bu adımı Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı olarak değerlendirirken, kararın Suudi Arabistan’da düzenlenecek konferansta detaylandırılması bekleniyor.
Batı Ülkelerinde Gerilim ve Diplomatik Baskı
Almanya, Macron’un kararı karşısında zor durumda kaldı; zira İsrail’e yönelik geleneksel destek politikası ile Filistin tanınması arasında denge kurmak zorunda. Alman medyası, bu hamlenin AB’nin dış politika birliğini zedeleyebileceğini ve Berlin’in pozisyonunu zayıflatacağını belirtti. İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise acil bir telefon görüşmesi düzenleyerek Macron ve Alman liderlerle konuyu ele alacak. Starmer, ateşkesin Filistin tanınmasını hızlandıracağını ifade ederek, iki devletli çözümü vazgeçilmez bir hak olarak nitelendirdi. Bu gelişmeler, Batı’da Filistin yanlısı grupların sesini yükseltirken, Avrupa’nın Orta Doğu politikasında çatlaklar oluşturdu.
İsrail ve ABD’den Sert Tepkiler
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, kararı şiddetle kınayarak Filistin devletinin İsrail’i yok etmek için bir araç olacağını iddia etti. İsrailli bakanlar da tehditkar açıklamalar yaparak, Batı Şeria’nın ilhakı gibi adımlar atabileceklerini belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise kararı reddederek, Hamas’a hizmet ettiğini savundu ve ABD’nin Filistin konferansına katılmayacağını duyurdu. ABD’nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, kararı alaycı bir şekilde eleştirerek diplomatik gerilimi artırdı. Öte yandan, Suudi Arabistan kararı tarihi olarak övdü ve Fransa’nın Filistin halkına desteğini takdir etti.
Yorumlar
Kalan Karakter: