Ekonomik krizler gelir geçer, ancak sosyolojik çöküşlerin telafisi yoktur. Bugün Türkiye’de yaşananlar sadece bir "pahalılık" meselesi değil; Türk milletinin omurgası olan Orta Sınıfın tasfiye edilmesi ve toplumun "Mülksüz-İtaatkar Yığınlara" dönüştürülmesi projesidir. Bu bir muhalefet eleştirisi değil, vatansever bir durum tespitidir.
GÖRÜLMEYEN TEHLİKE: MANEVİ VE SOSYAL TAHRİBAT
Hükümet yetkilileri, rakamların ötesindeki şu tabloyu görmelidir: Yoksulluk sadece mideleri değil, inançları ve aile yapısını da vurmaktadır. Gelecek kaygısı ve geçim derdi, gençleri "Deizm/Ateizm" ve "Milli Kimlikten Kopuş" girdabına sürüklemektedir. "Evlenemeyen, yuva kuramayan" bir nesil, küreselcilerin "Cinsiyetsiz ve Ailesiz Toplum" projesine karşı savunmasızdır. Mülksüzleşen insan, vatan toprağına aidiyetini kaybeder.
BARINMA SEFERBERLİĞİ
Hükümetimizin 500 bin sosyal konut projesi kıymetlidir ancak barınma krizi serbest piyasanın insafına bırakılamayacak kadar stratejiktir. Bu projelerin bürokratik engellere takılmadan hızla yürürlüğe girmesi elzemdir. Artık sadece merkezi hükümet değil, belediyeler de bu Milli Seferberliğe dahil olmak zorundadır. Yerel yönetimler rant projelerini bir kenara bırakmalı, kaynaklarını ve imar önceliklerini orta ve dar gelirli için erişilebilir konuta yönlendirmelidir.
HÜKÜMETE "DOST ACI SÖYLER" UYARILARI
Devletimizi yöneten iradeye, küresel tuzakları bozması için şu hayati çağrıları yapıyoruz:
- Sosyal Yardım Tuzağına Düşmeyin. Vatandaşa "sosyal yardım" dağıtmakla övünmeyin. Küresel sistemin istediği zaten budur: "Devlete bağımlı, üretmeyen, sadakayla yaşayan bir kitle". Sosyal yardım bütçesini "İstihdam ve Üretim Teşviki"ne dönüştürün; Türk insanı yardım istemiyor, alın terinin karşılığını istiyor.
- Orta Sınıfı Vergi ve Faizle Cezalandırmayın. Bütçe açığını kapatmak için bordrolu çalışana, esnafa, memura yüklenmek; bindiğiniz dalı kesmektir. Yeni bütçedeki devasa faiz ödemeleri ve "gizli vergiler" emeğiyle geçinenin sırtına yüklenmemeli; vergi reformu tabana değil, "tavana" yani rantiyeye ve faize yayılmalıdır.
- Liyakat En Büyük Teşviktir. Gençlerimiz yurt dışına sadece "daha çok para" için gitmiyor; "adalet duygusu" zedelendiği için de gidiyor. Kamuda liyakati tek kriter haline getirin; bir gencin "Dayım yoksa işim olmaz" dediği gün, o ülkenin geleceği bitmiş demektir.
- Üretim ve Yatırım Yetersizliği. Faizli sistemin devamı ve üretime yönelmeyen sermaye, Türkiye'yi dışa bağımlı kılar. Kaynaklar inşaat ve faiz döngüsünden çekilip, gerçek üretime ve sanayiye kanalize edilmelidir.
- Dijital ve Nakitsiz Toplum Tehlikesi. Küresel finans sisteminin dayattığı bu süreçlere karşı milli bir direnç geliştirilmelidir. Vatandaşın nakit kullanım hakkı ve finansal mahremiyeti korunmalı; özgürlüklerin kısıtlandığı bir model, milli bütünlüğümüze aykırıdır.
SON SÖZ: DEVLET-İ EBED MÜDDET İÇİN
Orta sınıf çökerse; geriye sadece "Küresel Seçkinler" ve "Yönetilen Yığınlar" kalır. Bu da devletimizin felsefesine aykırıdır. Hükümetimizden beklentimiz; günü kurtaran pansumanlar değil, orta sınıfı yeniden "Mülk Sahibi ve Üretken" yapacak cerrahi müdahalelerdir.
Vakit, Türk milletinin refahını ve hürriyetini koruma vaktidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: