Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) son verileri, Türkiye’nin haftalık 45,7 saatlik ortalama çalışma süresiyle, Kolombiya’nın ardından dünyanın en uzun mesai yapan ikinci ülkesi olduğunu ortaya koydu. Haftada 60 saatten fazla çalışanların oranı Türkiye’de %15,1 gibi çarpıcı bir seviyeye ulaşırken, OECD ortalaması yalnızca %4,4 olarak kaydedildi. Bu durum, Türkiye’deki işçilerin yoğun mesai koşullarıyla karşı karşıya olduğunu ve çalışma hayatındaki yapısal sorunların devam ettiğini gösteriyor.
Veriler, Türkiye’nin OECD ortalamasından 8 saat daha fazla mesai yaptığını ve Avrupa ülkelerine kıyasla çalışma-özel yaşam dengesinin zayıf olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlar, uzun çalışma saatlerinin verimliliği artırmadığını, aksine çalışanların sağlığını ve yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini vurguluyor. Türkiye’deki yüksek mesai oranları, düşük ücretler, kayıt dışı istihdam ve zayıf işçi hakları gibi faktörlerle ilişkilendiriliyor.
Türkiye’de Uzun Mesai Kültürü ve OECD Karşılaştırması
Haftada 60 saatten fazla çalışanların oranı, Türkiye’yi OECD ülkeleri arasında zirveye taşıyor. Türkiye’de bu oran %15,1 iken, Kolombiya’da %14,2, OECD ortalamasında ise sadece %4,4. Bu durum, Türkiye’deki işçilerin aşırı mesaiye maruz kaldığını ve çalışma koşullarının sürdürülebilir olmadığını ortaya koyuyor. Uzmanlar, uzun mesai saatlerinin yorgunluk, stres ve sağlık sorunlarına yol açtığını, aynı zamanda aile ve sosyal yaşamı olumsuz etkilediğini belirtiyor.
Yasal Çalışma Süreleri ve Uygulamadaki Farklılıklar
Türkiye’de çalışma süreleri, sektöre ve iş koluna göre yasal olarak düzenleniyor. 4857 Sayılı İş Kanunu, haftalık azami çalışma süresini 45 saat olarak belirliyor. Ancak, basın çalışanları (5953 Sayılı Basın İş Kanunu) ve deniz işçileri (854 Sayılı Deniz İş Kanunu) için bu süre 48 saate kadar çıkabiliyor. Devlet memurları ise 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında haftada 40 saat çalışıyor. Yer altı maden işçileri için ise en kısa yasal süre olan 37,5 saat uygulanıyor. Buna rağmen, özellikle özel sektörde yasal sınırların sıkça aşıldığı, denetim eksikliği ve ekonomik baskılar nedeniyle çalışanların 49-54 saate varan mesailer yaptığı biliniyor.Kayıt dışı istihdam ve düşük ücretler, çalışanları uzun saatler çalışmaya zorlayan başlıca nedenler arasında. OECD raporları, Türkiye’de sendikalaşma oranının düşük olması ve işçi haklarının yeterince korunmaması gibi yapısal sorunların, uzun mesai kültürünü pekiştirdiğini gösteriyor. Bu durum, özellikle inşaat, tekstil ve hizmet sektörü gibi emek yoğun alanlarda daha belirgin.
Uzun Çalışma Saatleri Verimliliği Artırmıyor
Uzmanlar, uzun çalışma saatlerinin verimliliği artırmadığını, aksine çalışan sağlığı ve üretkenlik üzerinde olumsuz etkiler yarattığını vurguluyor. OECD verileri, Hollanda, Danimarka ve Almanya gibi ülkelerde 30-35 saatlik çalışma sürelerinin, yüksek verimlilik ve çalışan memnuniyeti ile örtüştüğünü gösteriyor. Bu ülkeler, esnek çalışma modelleri, güçlü işçi hakları ve teknolojik altyapı sayesinde daha az mesaiyle daha yüksek ekonomik çıktı elde ediyor. Türkiye’de ise düşük ücret politikaları ve emek yoğun iş modelleri, çalışanları daha uzun saatler çalışmaya itiyor, ancak bu durum kişi başına düşen verimliliği artırmıyor.OECD raporları, uzun çalışma saatlerinin iş-yaşam dengesini bozduğunu, stres, tükenmişlik ve iş kazaları riskini artırdığını belirtiyor. Türkiye’de haftada 60 saatten fazla çalışanların yüksek oranı, bu risklerin ne kadar yaygın olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlar, Türkiye’nin kısa çalışma süreleri ve esnek çalışma modellerine geçiş yaparak hem çalışan refahını hem de ekonomik verimliliği artırabileceğini savunuyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: