ABD’nin 22 Haziran sabahı İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerine düzenlediği hava saldırıları, İsrail-İran çatışmasının 10. gününde bölgeyi yeni bir krizin eşiğine getirdi. ABD Başkanı Donald Trump’ın “Fordo artık yok, şimdi barış zamanı” açıklamasına karşın, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ve İran Atom Enerjisi Kurumu, saldırıları “vahşi” ve “uluslararası hukuka aykırı” olarak kınadı. İran’ın misilleme seçenekleri, Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki girişimleri ve uluslararası toplumun olası adımları, küresel gerilimi artırıyor. İşte İran’ın tepkileri ve önümüzdeki süreçte neler beklendiği.
İran’ın tepkileri ve olası misilleme seçenekleri
İran, ABD’nin saldırısını BM Sözleşmesi’nin 2/4 ve 51. maddelerine dayandırarak “egemenlik ihlali” olarak niteliyor ve misilleme hakkını saklı tuttuğunu vurguluyor. Erakçi, “ABD, barışçıl nükleer tesislerimize saldırarak uluslararası hukuku ağır şekilde ihlal etti” derken, İran’ın “tüm seçenekleri değerlendirdiğini” belirtti. İran’ın olası adımları şunlar olabilir:
- Askeri Misilleme: İran, 13 Haziran’dan beri İsrail’e 100’den fazla balistik füze ve İHA ile saldırılar düzenledi. ABD’nin müdahalesi sonrası, İran’ın Kızıldeniz’deki ABD savaş gemilerini veya bölgedeki üslerini hedef alabileceği konuşuluyor. Husi Sözcüsü Yahya Seri, böyle bir senaryoda ABD gemilerini vuracaklarını ima etti. Ancak İran’ın askeri kapasitesi, ABD ve İsrail’in hava savunma sistemleri karşısında sınırlı kalabilir.
- Nükleer Programı Hızlandırma: İran, Fordo’da %60’a kadar uranyum zenginleştirdi ve %90 silah seviyesine ulaşma kapasitesine yakın. Saldırılar, İran’ı Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’ndan (NPT) çekilmeye ve nükleer silah geliştirmeye itebilir. Uzmanlar, bu adımın İran’ı Kuzey Kore modeline yaklaştırabileceğini söylüyor.
- Diplomatik Hamleler: İran, BM Güvenlik Konseyi’nden acil oturum talep ederek ABD’yi kınamayı ve yaptırımlar uygulanmasını istiyor. Ancak Rusya ve Çin’in vetosu, bu girişimi sınırlayabilir. İran, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi platformlarda da destek arayışında.
İran, tesislerde nükleer sızıntı olmadığını ve kritik malzemelerin tahliye edildiğini iddia ediyor. Ancak Fordo’nun kısmen hasar gördüğü, Natanz’daki elektrik altyapısının tahrip olduğu belirtiliyor. İran’ın iç politikasında, şahin kanadın nükleer silah yanlısı söylemleri güçlenebilir, bu da rejimin sert bir duruş sergilemesine yol açabilir.
Uluslararası toplumun olası adımları
ABD’nin saldırısı, uluslararası toplumda farklı tepkilere yol açtı ve BM, Avrupa Birliği (AB), Rusya ve Çin gibi aktörlerin pozisyonları, sürecin seyrini belirleyecek. Olası adımlar şöyle:
- BM Güvenlik Konseyi: BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, saldırıyı “uluslararası barışa tehdit” olarak niteledi ve diplomasi çağrısı yaptı. İran’ın talep ettiği acil oturum, BMGK’da tartışılacak, ancak ABD’nin veto hakkı nedeniyle bağlayıcı bir karar çıkması zor. Guterres’in “askeri seçenek çözüm değil” vurgusu, BM’nin arabuluculuk çabalarını artırabilir.
- Avrupa Birliği: AB Dışişleri Temsilcisi Kaja Kallas, İran’la nükleer görüşmeleri sürdürme yanlısı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, İran’ın nükleer programını “varoluşsal tehdit” görse de diplomasiyi savundu. Almanya’dan Wadephul, İran’ın nükleer silahlardan vazgeçmesi şartıyla müzakereye hazır olduklarını belirtti. AB, gerilimi düşürmek için Türkiye ve Umman gibi arabulucularla çalışabilir.
- Rusya ve Çin: Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, çatışmanın küresel bir savaşa dönüşebileceği uyarısında bulundu. Çin, İsrail ve ABD’nin saldırılarını kınadı ve nükleer müzakerelerin yeniden başlamasını istedi. Her iki ülke, İran’la ekonomik bağları nedeniyle Tahran’ı destekleyebilir, ancak açık bir askeri angajmandan kaçınmaları bekleniyor.
- Bölgesel aktörler: Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, saldırıları kınadı ve müzakere çağrısı yaptı. Türkiye, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan aracılığıyla, Gazze’deki soykırıma dikkat çekerek diplomasiyi tek çözüm olarak görüyor ve arabuluculuk öneriyor. Katar ve Umman, geçmişte olduğu gibi taraflar arasında mesaj taşıyabilir.
Uluslararası toplum, petrol fiyatlarındaki %10’luk artış ve enerji arzı endişeleri nedeniyle ekonomik etkilerden kaygılı. UAEA, tesislerde radyasyon sızıntısı olmadığını doğruladı, ancak denetimlerin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Diplomasiye dönüş için 2015 JCPOA benzeri bir anlaşma önerilse de, İran’ın mevcut öfkesi bu ihtimali zorlaştırıyor.
Şimdi ne olacak?
ABD’nin saldırısı, İsrail-İran çatışmasını bölgesel bir savaşa dönüştürme riskini artırdı. Kısa vadede, İran’ın sınırlı bir misilleme yapması ve BM nezdinde diplomatik baskıyı artırması bekleniyor. Ancak nükleer programını hızlandırma kararı alırsa, bu, İsrail ve ABD’yi daha sert önlemlere itebilir. Uzun vadede, diplomasinin başarısı, İran’ın yaptırımların kaldırılması talebiyle ABD ve AB’nin güvenlik garantileri arasında bir uzlaşıya bağlı. Türkiye’nin arabuluculuk önerisi, gerilimi düşürme çabalarında kilit bir rol oynayabilir. Petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar ve Hürmüz Boğazı’ndaki olası tehditler, küresel ekonomiyi etkileyebilir. Bölgedeki tansiyon, tüm tarafların itidalli davranmasına bağlı, aksi takdirde çatışma genişleyebilir.
Yorumlar
Kalan Karakter: