Sosyolojinin kurucusu olarak da kabul edilen 14 yy. yaşamış Tunuslu Müslüman düşünür. İbn-i Haldun toplumların bedevilikten (göçebelikten) hadariliğe (şehirliliğe) doğru bir değişim geçirdiğini ifade eder. İbn-i Haldun’a göre bedevilik çölde oturan çadırda yaşayan yerleşik hayata geçmemiş hayat tarzını anlatır. Hadarilik ise yerleşik hayata geçerek köy, kasaba ve şehirde yaşayanların hayat tarzını anlatmaktadır. Bu tanımdan yola çıkacak olursak Türkiye de 1950li yıllarda Sanayileşme ile birlikte insanların daha refah bir iş ortamına kavuşmak ümidiyle köylerden düzensiz bir şekilde şehirlere yaptığı göç dalgaları beraberinde bir sürü sorunu da getirmiştir.
Bu sorunları örneklendirecek olursak en başında çarpık kentleşme sorununa dikkat çekebiliriz. Çarpık kentleşme sorunu trafik problemini doğurmuş. Nüfus artışı ile birlikte su kaynaklarında azalma ve şehirlerde çöp sorunu ortaya çıkmıştır. Düzensiz ve çirkin görüntüye neden olan betonlaşmayı beraberinde getirmiştir. Nüfus artışı ile birlikte yeni istihdam ortamları artmış köylerde tarımsal faaliyetler azalmıştır. Bu yaşanan sosyal dönüşüm hareketleri ile birlikte çarpık kentleşme ve doğal afetlere karşı güvenli olmayan binalar nedeni ile kentsel dönüşüm kaçınılmaz hale gelmiştir.
Bu sosyal dönüşüm hareketlerinin bir başka sonucu da
büyükşehirlere yapılan göçlerle birlikte azalan su miktarı son zamanlarda gündemi sıkça meşgul etmektedir.
Türkiye de ve Dünya da bildiğiniz üzere birçok deprem meydana gelmiştir. Yakın zamanda Pazarcık merkezli olup 11 ilimizi etkileyen depremden de yola çıkacak olursak.
Yaşanan depremlerin sonucu olarak insanların ikamet ettikleri bölgeleri terk etmesi sonrasında doğup büyüdükleri yerlere tekrar döndüklerini görmekteyiz. Bu bölgelerde yapılacak yeni yaşam alanlarında hem tüketimi azaltacak hem de üretime teşvik edecek alan bazlı projelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Sosyal Dönüşüm hareketlerine bağlı olarak teşkil eden diğer bir konu hava kirliliğidir.
İnsanların zamanlarının ortalama %90’ından fazlasını binalarda geçirdikleri bilinmektedir.
Konuyu özetlemek gerekirse İnsanlık var olduğu sürece sosyal dönüşüm hareketleri var olacaktır. Bu hareketliliği doğru bir planlama ve gerekli yatırımlarla doğacak krizleri minimum seviyeye indirmek için gerekli çalışmaların geç kalınmadan başlatılması gerekir.
Son zamanlarda beklenen İstanbul depremi ve kentsel dönüşüm konusu da siyaset üstü olarak değerlendirilmelidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: