Sahada oynanan futboldan çok, maç sonu tartışılan hakem kararları gündemi belirliyor. Bu da Türk futboluna en büyük zararı veriyor.
Bir maçta kırmızı kartla cezalandırılan bir pozisyon, ertesi gün neredeyse birebir aynısı olmasına rağmen sarı kartla geçiştirilebiliyor. Aynı temas, aynı müdahale, aynı görüntü… Ama farklı karar. İşte sorun tam da burada başlıyor. Futbolun en temel ihtiyacı olan adalet ve standart, hakem yönetimlerinde kaybolup gidiyor.
Hakem dediğiniz kişi bilirkişidir. Arabulucu değildir...
Sahada “idare edeyim, ortam gerilmesin” anlayışıyla maç yönetilmez. Kurallar nettir ve yoruma açık olsa bile bu yorumun bir çerçevesi olmalıdır. Ancak biz ne görüyoruz? Kurala göre değil, duruma göre karar veren bir hakem profili… Bu da futbolun doğasına, ruhuna ve güvenilirliğine doğrudan zarar veriyor.
Hakemlerimizin büyük bir kısmı maalesef pozisyonu okuyamıyor, yorumlayamıyor ve karar verme cesaretini gösteremiyor. Üç doğru karara karşılık iki net hata yapan bir sistem sürdürülebilir değildir. Bu durum sadece kulüpleri değil, futbolseveri de oyundan soğutuyor. Tribündeki taraftarın, ekran başındaki izleyicinin futbol keyfi her hafta biraz daha azalıyor.
Sonra ne oluyor? Büyük kaoslar, “şaibeli maç” tartışmaları, güven kaybı… Türk futbolu kendi ayağına sıkıyor. Oysa çözüm o kadar da zor değil.
Bir hakem sürekli hata yapıyorsa, pozisyonları okuyamıyorsa, karar vermekten kaçıyorsa bunun bir bedeli olmalı. Avrupa’da bu çok net uygulanıyor. Performans düşerse alt lige gönderiliyorsun. Bizde ise hatalar adeta ödüllendiriliyor. Aynı isimleri haftalarca, aylarca aynı maçlarda görmeye devam ediyoruz.
Artık radikal ama adil bir adım atılmalı. Birden fazla ciddi hata yapan, maç yönetme yeterliliğini kaybeden hakemler en alt liglere düşürülmeli. Bu bir ceza değil, bir eğitim sürecidir. Aynı zamanda genç ve yetenekli hakemlere de kapı aralanmış olur. Cesur, dinamik, kurala bağlı yeni hakemlere Türk futbolunun ihtiyacı var.
Unutmayalım: Futbol sadece sahadaki 22 oyuncudan ibaret değildir. Hakem de oyunun bir parçasıdır ama oyunun önüne geçmemelidir. Adaletin olmadığı yerde kalite olmaz, güven olmaz, gelişim hiç olmaz.
Türk futbolu artık mazeret değil, çözüm üretmek zorunda. Hakemlik sistemi baştan aşağı gözden geçirilmediği sürece bu kısır döngü devam eder. Ve en büyük kaybeden yine futbol olur.
Esen kalın sporla kalın .
Yorumlar
Kalan Karakter: