Ben bir kadın tanıdım.
Adı Begüm Özdoğularlı.
Ağa kızıymış… Ama bu unvanın arkasına saklanmamış. Boyun eğmesi beklenen yerlere başkaldırmış, susması öğretilen anlarda sesini yükseltmiş. Tek başına mücadele etmiş. Sonra da kalkıp İstanbul’a gelmiş; betonun, hızın ve gürültünün ortasına köy gibi bir okul kurmuş.
Evet, yanlış okumadınız.
Köy gibi bir okul.
Yetmemiş, o okulun içine keçiler, kuzular, inekler getirmiş. Şehirli aklın alaycı bakışları hemen devreye girmiş tabii:
“Bu kadın deli mi?”
Gülümsedim.
Çünkü bana da aynı şeyi söylüyorlar.
Ne yalan söyleyeyim, ben delileri seviyorum.
Hatta galiba en çok onları anlıyorum.
Begüm Özdoğularlı çocukluğundan bu yana sanata, edebiyata, tiyatroya tutunmuş bir kadın. Tutunmuş diyorum çünkü bazı insanlar sanatı bir süs gibi taşır, bazılarıysa hayatta kalma biçimi olarak. O ikinci gruptan. Kendi kendine yarattığı tiplemeler var; efsaneler. Hele bir Charlie Chaplin gösterisi yapıyor ki… Anlatmak yetmez, yaşamak gerekir.
Bir de keçisi var.
Adı Birgül.
Geçenlerde çalıştığım TYT TÜRK kanalına getirdik Birgül’ü. Keçi kanalda gezdi, ben gezdirdim. Yine “deli” oldum. Ama biliyor musunuz? O an ekrandan taşan şey reyting değil, hayattı. Gerçekti. Unuttuğumuz bir şeydi.
Begüm’ün hiç çocuğu olmamış.
Kim bilir… Belki de çocukları bu kadar sevmesi, çocuk gibi kalabilen insanlara bu kadar yakın olması bundandır. Belki de içindeki o eksik bırakılmış yer, yüzlerce çocuğa yer açmıştır. Belki de beni sevmesi, benimle aynı yerden bakabilmesi bundandır.
Ailesinden kaynaklı büyük travmalar yaşamış. Burada yazmak istemiyorum; bazı acılar kelimeye gelmez. Ama şunu biliyorum: O her seferinde ayağa kalkmış. Öğretmen olmuş. Yetmemiş. Doğa için, tarım için, sanat için çocuklara nefes olacak bir dünya kurmuş.
Doğaya, tarıma, sanata verdiği değer bana çok tanıdık.
Ben köyde büyüdüm. Yoklukla. O yüzden onu anlıyorum. Toprağın ne demek olduğunu, bir hayvanın gözlerine bakınca insanın neden yumuşadığını, çocuğun çamura basarken neden mutlu olduğunu biliyorum.
Böyle bir kadınla tanıştığım, onunla arkadaş olduğum için çok mutluyum. Köy gibi okuluna davet etti beni. Gideceğim. Çocuklara mesleğimi anlatacağım. Belki onların hayatına da bir cümle düşer.
Çünkü dünya aklı başında olanlarla olduğu yerde duruyor.
Ama delilerle değişiyor.
Ben delileri seviyorum.
İyi ki Begüm Özdoğularlı gibi deliler var.
Yorumlar
Kalan Karakter: