KIZILELMA tam da böyle bir anın adı. O, bizim için inanmışlığın ete kemiğe bürünmüş hâli.
Biri çıkıp dese ki: “Türkiye havacılıkta bir çağ atladı, bunu da artık tüm dünya konuşuyor…”
Belki geçmişte kulağa uzak gelirdi.
Ama bugün, hepimiz gözümüzün önünde gerçekleşeni izliyoruz.
Ve artık hiçbir şey imkânsız değil.
Ben bir vatandaş olarak, bir vatansever olarak, gençliğin emeğine inanan biri olarak KIZILELMA’nın attığı her adımı gururla takip ediyorum. Çünkü bu başarı sadece mühendislik değil; ülkenin özgüvenini yeniden inşa etmenin hikâyesi.
Fakat gelin görün ki… Dünya bu başarıyı konuşurken, içeride bazıları sessiz kalmayı tercih ediyor.

Dünya basını geniş yerdi, bizde bazı gazeteler haberi görmedi
Asya basınından Avrupa’nın savunma dergilerine kadar birçok uluslararası yayın organı ve hatta İsrail bile Türkiye’nin geliştirdiği bu insansız savaş uçağını mercek altına aldı.
“Küresel dengeleri değiştirebilecek bir atılım”,
“Türk savunma sanayisinin sıçraması”,
“Yeni nesil bir hava gücü”…
Benzeri pek çok başlık, dünyanın farklı yerlerinde karşımıza çıktı.
Peki, kendi ülkemizde?
Gözlemlerime göre, bazı gazeteler ve bazı ekranlar bu gelişmeye sınırlı yer ayırdı ya da beklediğim ölçüde gündemlerine taşımadı.
Neden?
Çünkü bu başarı, ideolojilerinin çizdiği çemberle çakışmıyor.
Gözlerinin önünde bir uçak yükseliyor; ama bakmamayı ya da baksalar bile görmemeyi tercih ediyorlar.
Oysa kendi ülkendeki başarıdan korkulmaz.
Bu başarıya alkış tutulur.
Tarihe geçen an: Dünyada bir ilk
KIZILELMA’nın gerçekleştirdiği son test, sadece bizim için değil, havacılık tarihi için de bir dönüm noktası oldu.
Dünyada ilk kez bir insansız savaş uçağı, havadan havaya füzesiyle bir hedef uçağını başarıyla vurdu.
Bu, gökyüzünde atılmış bir imzadır.
Ve Türkiye bu imzayı kendi mühendisleriyle, kendi evlatlarıyla attı.
Vatan başarısını alkışlamak siyasi bir tercih değildir
Sayın Selçuk Bayraktar ve ekibinin ortaya koyduğu bu mühendislik harikası; yılların emeği, planı, disiplinidir.
Bu proje;
— Tek bir kişinin değil,
— Tek bir şirketin değil,
— Tek bir görüşün değil…
bütün Türkiye’nin başarısıdır.
KIZILELMA, Türkiye’nin geleceğe attığı büyük imzadır.
Bugün bu başarıyı sahiplenmek, siyasete taraf olmak demek değildir.
Tam tersine; ülkesinin iyi yapılan işine sahip çıkmak, bu toprakların emeğini alkışlamak, helal bir gururu omuzlamak demektir.
Bu yüzden diyorum ki:
Vatanın başarısı, “benim” ya da “senin” değildir; “bizim”dir.
Vatan, başarıyı paylaşınca güzelleşir.
Görmezden gelmek, en çok kendi ülkemize zarar verir
Bugün gençler teknolojiye ilgi duyuyorsa, mühendislik bölümlerine yöneliyorsa, Ar-Ge deyince gözleri parlıyorsa…
Bunda KIZILELMA’nın, BAYRAKTAR TB2’nin, AKINCI’nın, KAAN’ın etkisi büyüktür.
Bir ülke, ancak gençlerine ilham vererek yükselir.
Gençlerin ufkunu genişleten şey, siyasi polemikler değil; başarı hikâyeleridir.
Basın bu başarıları küçültürse ne olur?
Gençlerin motivasyonu kırılır.
Toplumsal özgüven zedelenir.
Ülke kendi potansiyelini göremez.
Oysa bugün Türkiye, kendi gökyüzüne kendi mührünü basıyor.
Ve bu, tarihî bir dönemeçtir.
Son olarak; KIZILELMA yalnızca bir uçak değildir.
Bir milletin hayal kurma cesaretidir.
Yerlidir. Millidir. Ama en önemlisi; bizimdir.
Kim alkışlarsa, daha yüksek uçar.
Kim görmezden gelirse, kendi ufkunu karartır.
Bugün yapılması gereken çok basittir:
İyi olanı desteklemek, emeği takdir etmek ve bu başarıyı büyütmek.
Çünkü vatan, sadece kanla değil; emekle, akılla, sabırla, bilinçle korunur.
Ve bugün elde edilen bu başarı, vatanın, umudun, geleceğin ta kendisidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: