“Bizim neden bir dünya starımız yok?”
Bu soru yıllardır tartışılır durur.
Peki gerçekten sesleri bizden daha mı güzel?
Yorumculukları mı daha mükemmel?
Şarkıları mı bizim eserlerimizden üstün?
Yooo!
Kesinlikle hayır.
Bu ülkede öyle muazzam solistler yetişti ki her biri adeta bir elmas değerinde. Öyle yorumcular çıktı ki tüyleri diken diken eden performanslarıyla dakikalarca ayakta alkışlandılar. İşte onların hepsi bizim gizli dünya starlarımızdı. Kiminin adını bile duymadık, kimi zamanla unutuldu, kimi ülkeyi salladı ama ünü sınırlarımızı aşamadı.
Bir Hamiyet Yüceses vardı mesela… “Makber”iyle dünyada eşi benzeri olmayan bir yorum. Bir Hafız Burhan, bir Müzeyyen Senar, “Benzemez Kimse Sana”… Bir Zeki Müren, bir Bülent Ersoy, Gönül Akkor, Behiye Aksoy…
Türk halk müziğinde ise Nuri Sesigüzel’den Kazancı Bedih’e, Yıldıray Çınar’dan Nida Tüfekçi’ye, İbrahim Tatlıses’e kadar olağanüstü sesler, unutulmaz eserler bıraktı. Saymakla bitmez; müzik tarihimize adını altın harflerle yazdırmış ustaların listesi çok uzun.
Bir de Sevinç Tevs gibi bir caz ustası geçti bu ülkeden. Kaçımız hatırlar? Ayten Alpmanlar, Esin Afşarlar, Tülay Germanlar… Özel ilgi alanı olmayan genç neslin büyük çoğunluğu bu isimleri bilmez bile.
Popta, arabeskte, cazda, halk müziğinde… Uluslararası donanıma, yeteneğe ve sahne gücüne sahip o kadar çok sanatçımız var ki. Bazıları ise hak ettiği kadar öne çıkmadı. Örneğin Ayla Algan… Sesindeki güç, yorumundaki incelik, sahne hakimiyeti, kostümünden repertuvarına kadar olağanüstü bir performans sanatçısıdır. İngilizce söylediği “I Love You” yorumu ders niteliğindedir.
Bir dönem Hollanda’daki Sopot Uluslararası Şarkı Yarışması’nda çıplak ayakla, Kızılderili kıyafetiyle sahneye çıkıp Kızılderililerin sorunlarını anlatan bir şarkıyla Türkiye’ye birincilik getirdiğini kaç kişi bilir? O gün orada, aslında bir dünya starı olduğunu tüm dünyaya göstermişti.
Velhasıl, dünyaya gururla sunabileceğimiz sanatçılarımızın sayısı anlatmakla bitmez. Yeni nesilde de büyük sesler var; her türlü zorluğa rağmen sanattan ödün vermeden yürüyen, kalıcı eserler üretmeye çalışan, gerçek orkestralarla sahneye çıkıp müzikseverlere muhteşem anlar yaşatan sanatçılar…
Pop alanında Aşkın Nur Yengi’den Sertab Erener’e, Funda Arar’dan Zerrin Özer’e, Nükhet Duru’dan Nilüfer’e, Göksel’den Cem Adrian’a kadar pek çok isim bu listenin içindedir.
Ve elbette bir isim var ki güçlü sesi, kendine has yorum tarzı, sahne hakimiyeti, disiplinli çalışması ve titizliğiyle parlayan bir yıldızdır: Işın Karaca.
Eurovision’da Türkiye’ye ikinci birinciliği getirebilecek en kuvvetli isimlerden biridir. “Tutunamadım” diyerek selamladı müzik dünyasını; daha ilk şarkıda farkını ortaya koydu. Üretmeye hiç ara vermedi. Sesiyle geldiği haklı yeri koruyor ve gelecekte “İyi ki okumuşum” diyeceği özenli eserler vermeye devam ediyor.
Kıssadan hisse:
Bizde tüm dünyayı kendine hayran bırakacak sesler de var, sözler de var, besteler de var.
Tek eksiğimiz, bu sesleri uluslararası vitrinlerle buluşturacak imkanlar, şartlar ve yollar.
Hani derler ya; un var, şeker var, yağ var… Ama helva yok. Çünkü bunları helvaya dönüştürecek bir şef yok.
Zoru seven, yılmayan, sanatından ödün vermeyen tüm büyük seslerimize sevgi ve saygıyla…
Yorumlar
Kalan Karakter: